Politis gazetesine göre AKEL Basın Sözcüsü Yorgos Lukaidis, konu ile ilgili açıklamasında, Mustafa Akıncı’nın seçilmesini selamlarken, müzakerelerde Kıbrıs Rum tarafının tezlerini ifade etmesini beklemediğini söyledi.

Lukaidis, partilerin zaman zaman Kıbrıs Türk tarafının tezleriyle olan görüş ayrılıklarını ifade etmekte haklı olduğunu ancak merkez partilerin, Akıncı’nın açıklamalarıyla alakalı tepkilerinin haklı olarak addedilmeyeceğini, Akıncı’nın doğal gaz konusunda tehditte bulunmadığını belirtti.

Lukaidis, çarpıtmalar ve yalanlar içerisinde var olamayan bir konunun yaratılması konusundaki endişesini de dile getirdi.

DİSİ Basın Sözcüsü Prodromos Prodromu ise yaptığı açıklamada, eleştirilerin gerçek olaylara dayandığı zaman yararlı olduğuna dikkati çekerek, bazı kişilerin, imaj yaratmak için Kıbrıs sorunundaki müzakerelere ilişkin asılsız bilgiler ürettiğini belirtti.

Prodromu, Akıncı’nın açıklamalarını yorumlamanın DİSİ’nin işi olmadığını ancak büyük bir çarpıtma ve yanlış yorumlama olduğunu tespit ettiği sürece buna müdahale etmekten başka bir şansının olmadığını ifade etti.

Prodromu, açıklamasında ayrıca bir kimsenin görüşlerini eleştirmenin başka, hiçbir zaman söylenmeyen çarptırılan görüşlerin yayılmasının ise başka olduğunu belirtti.

DİKO ise açıklamasında, Akıncı’nın Kıbrıs Rum tarafını, savaş ile tehdit ettiği görüşünü yinelerken, AKEL ve DİSİ’ye, Kıbrıslı Türklerle mi yoksa Kıbrıslı Rumlarla mı müzakere ettikleri sorusunu sordu.

HRİSTODULİDİS

Simerini gazetesine göre Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Anastasiadis’in Türk şirketleri ile doğal gaz konusunda görüşme yaptığı şeklindeki açıklamalarını yorumladı.

Hristodulidis, bunun, bilinen bir konu olduğunu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki Enerji konuları yetkilisinin, bir tanesi devlet şirketi olan (Turcas) Türk şirketlerinin talebi üzerine, bu şirketlerle görüşmeler yaptığını zaten kendisinin bir söyleşi sırasında söylediğini ifade etti.

Tüm durumlara yönelik yanıtın basit olduğunu belirten Hristodulidis, böylesi bir olasılığın Kıbrıs sorunun çözümünden sonra araştırılmasının mümkün olabileceğini söyledi.

Hristodulidis, açıklaması çerçevesinde Türk şirketlerin ilgisinin, Türkiye’nin çözüm için çalışması açısından teşvik olabileceğini de belirtirken, çözüm olmadan bu ihtimalin incelenmesinin mümkün olmadığından bahseden  Akıncı’nın açıklamaları içerisinde de bunun ortaya çıktığını ifade etti.

Gelişim halindeki diyaloğu olumsuz etkileyecek açıklamalardan kaçınılması gerektiğini de dile getiren Hristodulidis, Akıncı’nın açıklamasının yeni olmadığını, bunun bilinen bir yaklaşım olduğunu ayrıca yakın geçmişte birçok yetkiliden, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon bulunmasının bir nimet olduğu açıklamalarını duyduklarını belirtti.

Hristodulidis, bunun, Kıbrıs, Mısır ve İsrail ile de alakalı olduğunu, önemli olan noktanın ise açıklamaların değil işin özü olduğunu ifade etti. 
Hristodulidis, tüm bölge ülkelerinin, Güney Kıbrıs, Mısır, İsrail ve Lübnan’ın enerji konularında diyalog halinde olduğundan hiç kimsenin şüphe duymaması gerektiğini söyledi.

Bu diyalog içerisinde sadece tek ülkenin, Türkiye’nin eksik olduğunu söyleyen Hristodulidis, Türkiye’nin Kıbrıs sorunu çözümlenmeden bu görüşmelere katılmasının da mümkün olmadığını belirtti.  

HRİSTODULİDİS DİĞER KONULARA DA DEĞİNDİ

Açıklamaları içerisinde nüfus çoğunluğuna da değinen Hristodulidis, bunun, Avrupa normlarının çekirdeğine, dört temel özgürlüğe dayandığını, herhangi bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını, ne de böyle bir görüşmenin yapıldığını ifade etti.

Hristodulidis, “bu bizim tarafın, AB’nin, Kıbrıs sorununa ilgi duyan herkesin görüşüdür” ifadesini kullandı.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in siyasi çoğunluktan bahsettiğini, bunun, siyasi eşitlik ve kabul edilen iki bölgelilikle ilgili olduğunu söyleyen Hristodulidis, herhangi bir durumda, siyasi hakların kaldırılmasından değil, siyasi eşitliğin teminat altına alınması için federal düzeye ilişkin yetkililerinin seçilmesi yönteminden, bunların farklı şekilde uygulanmasından bahsettiklerini ifade etti.

Kıbrıs sorununun ekonomik boyutuna ilişkin olarak ise Hristodulidis, bunun, Anastasiadis’in girişimiyle görüşüldüğünü, bununla birlikte çözümün ekonomik olgularına ilişkin olarak, halkın önüne bir plan konulmadan önce  yanıtların olması gerektiği yönünde Akıncı’nın da olur görüşünün bulunduğunu belirtti.