Raporda, ortak açıklamayla bir çözüm için fırsat penceresinin yeniden açıldığı yönünde bulanık bir umut oluştuğu ancak ardından gelen müzakerelerin tam tersini ortaya koyduğu kaydedildi.

Fileleftheros gazetesinin haberine göre, Amerikan Kongresi Araştırma Servisi (CRS) tarafından hazırlanan “Kıbrıs: Yeniden Birleşme Hayal Görünüyor” başlıklı raporda, 2008’den günümüze devam eden Kıbrıs müzakere süreci değerlendiriliyor.

Habere göre, raporda, ortak açıklamada uzlaşı sağlanmasıyla, üzerinde uzlaşmaya varılmış bir çözüm için fırsat penceresinin yeniden açıldığı ancak müzakerelerde tam tersi gelişmeler yaşandığı kaydedildi. Raporda, Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay’ın 21 Eylül tarihli Eroğlu-Anastasiadis görüşmesinin ardından “Gerçek müzakereler şimdi başlıyor” açıklamasına işaret edilerek, bu açıklamanın  “önceki 8 yılda ne oldu” sorusunu gündeme getirdiği belirtildi.

Raporda “iki toplumu bölen ve 40 yıldır çözümü engelleyen meseleler açıkça belirlendi, her iki tarafın bu konular üzerinde aldığı pozisyon ve önerdiği çözümler bütünüyle tartışıldı ve her iki tarafça tekrar tekrar reddedildi” ifadelerine yer aldı.

Müzakerelere yeninden başlanmasına, BM Genel Sekreteri’nin yeni bir danışman atamasına ve ABD Dışişleri Bakanı’nın görüşmelere güçlü bir destek vermesine rağmen her iki tarafın da çözüme ulaşmak için arzulanan uzlaşıları mümkün kılacak yaklaşımı ortaya koymadığı iddia edilen raporda, iki tarafın çözüm hayaline ulaşmayı başarmalarının kolay olmadığının açık olduğu kaydedildi.

Recep Tayip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması ve birçok kişinin Kıbrıs sorunuyla ilgili bazı işaretler beklediği KKTC’ye yaptığı ziyaretten de söz edilen raporda, Erdoğan’ın, “iki devlet ve siyasi eşitliğin olmadığı bir çözümün kabul edilmeyeceğini” ortaya koyarak polemik yarattığı savunuldu.

Raporda, mevcut çıkmazın KKTC’de Nisan 2015’te gerçekleştirilecek seçimlere kadar devam edebileceği yönündeki değerlendirme de aktarıldı.

Görüşmelerle ilgili konuların analiz edildiği kısımda, her bir tarafın “görüş birlikleri” terimiyle ne ima ettiğinin kesin olarak tanımlanmasının zor olduğunu belirtilirken; iki tarafın tezleri arasındaki uçurumun geçmişte olduğu gibi aynı büyüklükte olduğu da kaydedildi.