Haravgi’ye göre Kiprianu ile Çelebis, katıldıkları bir internet yayınında Anastasiadis’in uyarılara kulak asmayıp kendi yolundan giderek Kıbrıs sorununu iki devlet çözümü ile karşı karşıya gelinen zor bir duruma soktuğunu vurguladı.

Kiprianu “öne çıkardığı tezlerle yakınlaşmaları, özellikle de Bakanlar Kurulu’nda bir olumlu Kıbrıs Türk oyu ile ilgili yakınlaşmayı zedeledi. Başkan, Kıbrıslı Türklerin sadece kendilerini ilgilendiren konularda söz hakları olmalı, doğal gaz konusunda söz hakları olmamalı sözü ile bütün olguları alt üst etti” vurgusunu yaptı.

“BİR OLUMLU OY VETO HAKKINI ETKİSİZ HALE GETİRİR”

Kiprianu ve Çelebis Bakanlar Kurulu’nda bir olumlu Kıbrıs Türk oyunun, Zürih antlaşmasında yer alan Bakanlar Kurulu’nda, Meclis’te ve yönetimin diğer bir dizi başlığındaki veto’yu etkisiz hale getirdiği görüşünü ortaya koyarak “anlaşmazlıkların çözüm mekanizması yakınlaşması da var ki veto varken bu mekanizma olamaz” izahında bulundu.

“BİR OLUMLU OY DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIKLA DA İLGİLİ”

Çelebis, “Federal Bakanlar Kurulu’nda bir olumlu Kıbrıs Türk oyu olmadan, Kıbrıslı Rumlar çoğunlukta olduğu için, kararlar toplumlardan sadece biri tarafından alınır. Bu şekilde devlet işleyemez” dedi. Anastasiadis’in “Kıbrıslı Türklerin sadece kendilerini ilgilendiren konularda söz hakkı olmalı” yaklaşımını “Merkezî hükümetin meşgul olacağı bütün konular vatandaşların tümünü; yani Kıbrıslı Rumları ve Kıbrıslı Türkleri ilgilendirmeyecek mi?” sorusunu yönelterek eleştiren Çelebis şunları ekledi:

“Mesele, dönüşümlü başkanlıkla da ilgilidir: Öteki toplum tarafından da seçilmesi gereken dönüşümlü başkanlardan birinin atayacağı bakanın olumlu oya sahip olması gerekir. Bu sistem ile uzlaşmaz ve radikal bakanlar olmaz.”

AĞIRLIKLI OY YÜRÜRLÜKTE OLSAYDI…

Kiprianu ile Çelebis Annan planına giren, Talat-Hristofyas yakınlaşmasıyla iyileştirilen dönüşümlü başkanlık konusuna parça parça değil bütünlüklü bakılması gerektiğine dikkat çekti, Çelebiz özetle şu izahta bulundu:

“Başkan ve Başkan yardımcısı ağırlıklı oy ile doğrudan halk tarafından seçilir, ayrı ayrı toplumlar tarafından değil. Ağırlıklı oy, Kıbrıslı Türklerin Rum Başkan’ın seçilmesinde ne kadar ağırlığı (yüzde 20) varsa, Kıbrıslı Türk Başkan yardımcısının seçiminde de Kıbrıslı Rumların o kadar ağırlığı olur. Bu önerinin önemi, seçim olabilmesi için iki tarafın siyasi güçleri arasında işbirliği olması gereğidir. Bu madde geçerli olsaydı Ersin Tatar bugün Kıbrıslı Türklerin lideri olmayacak, (Kıbrıs sorunu çözülmüş olsaydı) federal hükümette yer almayacaktı, çünkü Kıbrıslı Türklerden aldığı yüzde 52 desteğin dışında –ağırlıklı oy geçerli olsaydı- Kıbrıslı Rum seçmenin yüzde 60’ından da oy alması gerekecekti ki bu mümkün değil.  Çünkü hiçbir Kıbrıslı Rum radikal bir Kıbrıslı Türkü başkan yardımcılığına, hiçbir Kıbrıslı Türk de radikal bir Rum’u Başkanlığa seçmez.”

BİR ADAM BİR OY MANTIĞI

“Ağırlıklı oyun anayasaya aykırı olduğu ve bir adam bir oy kuralını etkisiz hale getirdiği” yaklaşımına karşılık Çelebis “bir vatandaş bir oy yaklaşımında ısrar etmek, Kıbrıslı Rumlar çoğunluk olacağı için, Kırbıslı Türklerin her yerden dışlanacağı anlayışına dayanır. Bu da devlette ciddi bir işleyiş sorunu yaratır.”

3 TEMEL ÖZGÜRLÜK

Tumazos Çelebis üç temel özgürlük: çözümden sonra Kıbrıs’ın tamamında serbest yerleşim,  serbest dolaşım ve mülk edinme özgürlüğü konusuna da değindi. Türk tarafının önceleri üç özgürlüğü reddettiğini ancak daha sonra Hristofyas’ın Mehmet Ali Talat’ı ikna ettiğini belirterek şunları ekledi:

“Türk tarafı bu üç özgürlük uygulanırsa, zaman içerisinde Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Türk idaresi altındaki bölgelerde çoğunluğa ulaşacak olmaları nedeniyle iki bölgeliliğin yıkılacağından korkuyordu. Bu, Kıbrıs Türk idaresi altındaki Kıbrıslı Rumların sayısı mantıklı bir oranı aşarsa, aşan orandaki Rumların siyasi haklarını bölgesel değil toplumsal zeminde kullanacakları anlaşması ile çözüldü.”