Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı ile 14 görüşmesinden sonra, ümidini bırakmadığını belirterek, “Önümüzde Kıbrıs sorununa sürdürülebilir ve işleyebilir çözüm bulmak için tarihi bir fırsat var” dedi.

Alithia “EOKAcı Siyasi Mahkumlar Derneği” tarafından dün Koççinotrimithia’da düzenlenen etkinliğe katılan Anastasiadis’in burada yaptığı konuşmaya yer verdi.

Habere göre, Anastasiadis, müzakere sürecinde kaydedilen ilerlemeden veya halen önlerinde bulunan zorluklardan bahsedemeyeceğini söyleyerek, “Ancak Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’yla yaptığım 14 görüşmeden sonra, ümidi bırakmıyorum” dedi. Anastasiadis, şöyle devam etti:

“Çünkü önümüzde, Kıbrıs sorununa sürdürülebilir, işleyebilir ve her halükarda Kıbrıslı Rumların beklentilerine de cevap verecek bir çözüm bulmak için tarihi bir fırsat var.  Beklentilerimizi,  iki bölgeli iki toplumlu federasyon ilkesi çerçevesinde işleyebilir bir sisteme dönüştürecek bir çözüm istiyoruz.”

Müzakerelerdeki olumsuzluklardan söz etmemesinin, kaydedilen ilerleme veya zorluklarla ilgili detay vermemesinin Rum halkının karanlıkta kalacağı ve gelişmelerden uzak tutulacağı anlamına gelmediğini de söyleyen Anastasiadis “Açıklama, her şeyde anlaşıldığı zaman yapılan şeydir. Önünde somut bir şey olmadan gerek beklenti, gerekse kötümserlik işlemenin ne kadar tehlikeli olduğu kolayca anlaşılabilir” ifadesini kullandı.

“EN SONUNDA ANLAŞMAYA İMZA ATACAK OLAN LİDER DEĞİL. HALK KARAR VERECEK”

Anastasiadis “En sonunda anlaşmaya imza atacak olan lider değildir. Kabul edip etmeyeceğine halk karar verecek” dedi ve Rum siyasiler başta olmak üzere herkese hitaben “sanki müzakere masasındaymış gibi, gelecek olanın ne olduğu, çözümün neler öngöreceğiyle ilgili peşin hüküm vermekte acele edilmesin. Bazı sonuçlar veya bazı çalışmalar olduğunda siyasi güçler bilgilendiriliyor, bilgilendirilecek” dedi.

Rum müzakere heyetinin, kendisi tarafından seçilmiş değil Rum siyasi partilerinin öneriliyle oluşturulduğunu hatırlatan Anastasiadis, “Sunduğumuz tezleri hazırlayan teknik komiteler de gerek siyasi partilerce önerilmiş kişiler, gerek saygın akademisyenlerden oluşuyor. Dolayısıyla tezlerimiz tek adam ilkesiyle hazırlanmıyor. Bir başarı olacaksa, ancak bu birlikten olacak” ifadesini kullandı.

Anastaiadis, yaklaşmakta olan genel seçimler nedeniyle hükümetine iç yönetimle ilgili eleştiriler yapılacağını belirterek “Başkanın, Ulusal Konsey’in Eylül 2009 tarihli oy birliğiyle aldığı kararlardan caydığı ispatı varsa, en sert eleştirileri yapmak haklarıdır” dedi.

“Güçlerimizi birleştirmez, parçalanmaktan kaçmazsak;  kesin taksimden başka bir kazancımız olmayacak. Helenizm’in tamamını ve geriye kalan Kıbrıs Cumhuriyeti toprağını da tehlikeye sokarız” uyarısında bulunan Anastasiadis şunları da söyledi:

“ÖZELLİKLE RUMLARIN, DAHA DOĞRUSU 2004’TE ‘HAYIR’ DİYENLERİN HASSASİYET VE ENDİŞELERİ DİKKATE ALINIYOR”

“Kıbrıs sorununu çözme çabasında halkın tamamının ama özellikle Kıbrıslı Rumların, daha doğrusu 2004’teki referandumda ‘hayır’ diyenlerin hassasiyet ve endişeleri göz ardı edilmiyor. Çaba, Kıbrıslı Rumların kaygılarına, adalet taleplerine ve beklentilerine cevap verecek ve onların da kabul edeceği bir çözüm olması içindir.

Kazananlar ve kaybedenlerin olacağı bir çözüm istenmiyor. Kendini kârlı veya ötekini yenmiş görecek olan, aynı zamanda, kaygan zemin üzerine bina yaptığının farkında olmalıdır. Herkesin insan haklarına tam saygıyla kabul edilir bir çözüm olmazsa işlemesi mümkün değildir.

Bizi işgal askerlerinden kurtaracak, vatanımızı özgürleştirecek, yeniden birleştirecek ve her Kıbrıs vatandaşının serbest dolaşım, serbest meslek icra etme, serbest yerleşim ve serbest ikamet haklarını güvence altına alacak bir çözümü başarmaya çalışıyoruz.”

“KIBRISLI TÜRKLERLE BİRLİKTE YAŞAMAMIZ GEREKTİĞİNİ ANLAMAK ZORUNDAYIZ”

Konuşmasında, 16 Kasım’da Rum öğrenciler tarafından Kıbrıslı Türklere yapılan saldırı ve yaralama olaylarına da değinen Anastasiadis “Kıbrıs Helenizm’i her türlü holiganlıktan veya son dönemde Kıbrıslı Türklere karşı yapılan davranışlardan kaçınmalıdır” dedi. Anastasiadis, bu tür davranışların sadece güvenlik nedenleriyle garantilerin şart olduğunu savunanların işine yaradığını savundu.

Anastasiadis “İstenilen, insan haklarının ötesinde işgal ordusundan ve garantiler denilen kabul edilemez sözleşmelerden kurtulmaktır. Bu yüzden her türlü holiganlıktan veya son zamanlarda Kıbrıslı Türklere yapılanlara benzer davranışlardan kaçınılmalıdır” diyerek uyardı.

“EOKA’CILAR KURTULUŞ MÜCADELESİNDE HİÇBİR ZAMAN TÜRK VATANDAŞLARIMIZA YÖNELMEDİ”

Etkinliğe katılan EOKA’cıları örnek göstererek “kurtuluş mücadelesi sırasında hiçbir zaman Kıbrıslı Türk vatandaşlarımıza yönelmediler” iddiasında bulunan Anastasiadis şunları da söyledi:

“Hepimiz, Avrupa’nın geriye kalan halklarıyla birlikte yaşadığımız gibi (Kıbrıslı Türk) vatandaşlarımızla da aynı şekilde yaşamamız gerektiğini anlamak zorundayız. Onlar da, Kıbrıslı Rumların haklarına saygı göstermeleri gerektiğini anlarlarsa elbette yaşayabiliriz.” 

Simerini, Anastasiadis’in konuşmasını “Kazananları ve Kaybedenleri Olmayan Çözüm... Başkan, Çözümü Kabul Edip Etmeyeceğine Karar Vermek Halkın Takdirine Kalmış Diyor... Kıbrıslı Türklere Karşı Holiganlık Sadece, Güvenlik Gerekçesiyle Garanti Rejimini Korumak İçin Kullanan Türkiye’nin İşine Yarar” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Politis, “Başkan İyimserlikte Israrlı... ‘Ümidi Bırakmıyorum... Başkan: Önümüzde, Sürdürülebilir Çözüm İçin Tarihi Fırsat” başlığıyla aktardı.