Kathimerini gazetesi, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le Kıbrıs sorunu, Türkiye’nin AB’ye katılım süreci ve doğal gaz konularında yaptığı açıklamaları içeren bir röportajına yer verdi.

Mart ayında referandumların gerçekleştirilmesi olasılığının sorulması üzerine Anastasiadis, “üzerinde anlaşmaya varılması ve kayda geçirilmesi gereken çok sayıda ayrıntı bulunduğunu, merkezi devletin ve eyaletlerin anayasalarının yazılması gerektiğini” belirtti.

Anastasiadis, “aceleci davranan ve farklı bir görüntü çizen bazı unsurların bulunduğunu” iddia ederek “en kısa sürede çözüm olmasını istediklerini, zamanın geçmesinin çözümün yarına değil zararına olduğunu” vurguladı.

“Karşı taraf mantıklı olursa ve kaybedenler ya da kazananlar olmasına imkan vermeyecek gerekli tavizler yapılırsa Kıbrıs sorununun yarın bile çözülebileceği” iddiasında bulunan Anastasiadis, “engelin her zaman, federasyon yerine konfederasyonda ısrar eden Türkiye’nin uzlaşmaz tutumu olduğunu, şimdi ise doğru zeminde bulunulduğunu düşündüğünü” savundu.

“Birçok kez fırsat pencerelerinden söz edildiği, bu sefer gerçek bir ilerleme olup olmadığı” şeklindeki bir soruya karşılık Anastasiadis “karşılaştırmalar ya da fırsat pencereleri diye bir şeyin olmadığını” belirterek Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçilmesinden söz etti.

Anastasiadis: “Her zaman birlikte yaşama ve kalıcı bir çözüm bulunmasından yana olan Akıncı’nın seçilmesi bir ivme kazandırdı ancak bu tek başına yeterli değildir. Ankara’nın etkisi vardır. Çözüm sürecine geri dönülmez biçimde girdiğimizi söyleyebilmek için Türkiye’den elle tutulur örnekler görmeliyiz. Cesaretlendirmeli, yardımcı olmalı ve desteklemeli” şeklinde konuştu.

İnsan haklarının korunmasıyla bağdaşmayan değerlerin veya yersiz korkuların kabul edilemeyeceğini söyleyen Anastasiadis: “Nüfus yada mülkiyet çoğunluğundan söz ederken insan haklarında bahsetmek anlaşılır değildir” şeklinde konuştu.

Anastasiadis, “insan haklarına üst sınır konulamayacağını yada kimlerin hakları olduğuna karar verilemeyeceğini” belirerek “buna karşın sadece olumsuz izlenim yaratmamak için, bazı ilerlemelerin de olduğunu da söylemesi gerektiğini” vurguladı.

Anastasiadis: “Ancak dikenli konular mevcudiyetini koruyor. Mülkiyette ilerleme vardı ancak ilerlemeyi engelleyen sorunlar da var olmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.

Söyleşisinde garantiler konusuna da değinen Anastasiadis, “Kıbrıslı Türkleri bir kısım endişelerinin ve Kıbrıslı Rumların Türkiye’nin 1974’teki eyleminden kaynaklanan en büyük endişelerinin giderilmesi gerektiğini” belirtti.

Anastasiadis“Velhasıl, müzakere masasına görüşülmek üzere giren bir konudur. İyi bir aşamada olduğumuza inandığım, askerlerin geri çekilme takvimleri gibi. Yani geri çekilme zamanları bir yerde kısaltılmalıdır” şeklinde konuştu.

Yunanistan’ın garantör ülke olmayacağını belirtmesinin kendilerine büyük katkısı olduğunu ve konuyu İngiltere’nin gündemine getirmelerini sağladığını belirten Anastasiadis, İngiltere’nin ise “siz ikiniz istemiyorsanız biz karışmayız” demesinin ardından geriye sadece Türkiye’nin kaldığını öne sürdü.

Anastasidis: “Bugün ülkenin bir kısmını işgali altında bulunduran Türkiye’yi, AB üyesi bir ülkenin garantörü olarak hangi mantıklı insan önerir ki? Sonuç olarak, konunun alternatif şekillerde çözülmesi dinamizmi oluşmuştur” şeklinde konuştu.

Mülkiyet sorununun çözülmesi için bir fon oluşturulmasının istendiğini ve konuyu AB, ABD ve tüm muhataplarının gündemine getirdiklerini ifade eden Anastasiadis, oluşturulacak fonun mülkiyet konusunda uzlaşılan çözüm şekillerden bir tanesine katkı koyacağını vurguladı.

Anastasiadis, mülkiyet sorununun çözümünde mülklerin kategorilere ayrılması ve vatandaşların mahkemeden talep edebileceklerinin: “tam iade, kısmi, alternatif mülk takası ve tazminat” olduğunu ifade ederek “örneğin, yıkılan ve yerine hastane yapılan bir evin iadesinin, hastane yıkılıp yerine evin yeniden inşa edilemeyecek olması sebebiyle iadesinin mümkün olmayacağını, bu durumda, başka bir taşınmazla takas veya tazminat ödenmesi gibi alternatif çözümlerin bulunduğunu” vurguladı.

ABD, Almanya ve diğerlerinin çözüm sürecine katkı koyma konusunda olumlu görüş belirttiklerini ancak müdahil olmalarının ne kadar faydalı olacağını bilmediğini belirten Anastasiadis, “sonradan, sunacakları öneriler temelinde uygulayacakları baskılardan nasıl kaçınılabileceği” sorusunu dile getirdi.

Anastasiadis, çözümün ekonomik boyutu açısından ise, uluslar arası toplumun katkı koymaya hazır olduğunu ancak tüm maliyeti onların yüklenmesinin beklenmemesi gerektiğini vurguladı.

“MAYIS SEÇİMLERİ YAPILACAK”

Anastasiadis söyleşisinde, ilgili soru üzerine, Güney Kıbrıs’ta Mayıs ayındaki milletvekilliği seçimlerinin “anayasanın maddesi uyarınca yapılacağını” söyledi.

Anastasiadis, “Ulusal Konseyi bilgilendirirken, bir ilerlemenin kaydedildiği ve bu şekilde devam edilmesi durumunda Mart ayında, müzakerelere devam etme ya da seçimleri erteleme ikilemiyle karşı karşıya kalabileceklerini söylediğini” aktardı.

Anastasiadis, “bu konuya hükümetin değil Rum meclisinin karar vereceğini” vurguladı.

“ANNAN PLANI MÜZAKERE EDİLMEDİ”

Anastasiadis söyleşisinde Annan Planı’na da değinerek, müzakerelerde aklında olan şeyin kendisi gibi Annan Planı’na evet diyenler değil hayır diyenlerin olduğunu ve hayır yanıtının sebeplerini kayda geçirdiklerini belirterek ,Annan Planı’nın müzakere edilmemiş, empoze bir plan olduğunu ve referanduma sunulmasının yanlış olduğunu ifade etti.

Kabul edilemeyecek bir planı halkın önüne koymayacağını, planı kabul veya reddetmenin sorumluluğunu üsteleneceğini belirten Anastasiadis, “Şu an için yapmaya çalıştığımız şey olumsuz şeyleri görmeye çalışmaktır” dedi.

Bu olumsuz unsurların sorulması üzerine ise Anastasiadis şunları söyledi:

 “Örneğin çözümün Türkiye tarafından uygulanmasını sağlamak. BM Tüzüğünün 7nci Maddesi. Güvenlik Konseyi’nin gözetimi. Gerek askerlerin geri çekilmesi gerekse mülklerin idaresine ilişkin takvimler konusu. İnsan haklarının yada dört özgürlüğün kısıtlamalar olmadan sağlanması. İki toplumlu, iki kesimli çözüm olacağı için Kıbrıslı Rumların çoğunluğunun Kıbrıs Türk eyaletine taşınması durumunda ne olacağı görüşüldü. Oylarını başla yerde kullananlar olarak varsayılacaklarını söyledik. Önemli olan Girne’de kalabilmem, orada mülk edinebilmemdir. Özgürce dolaşabilmem, diğer eyalette de çalışabilmemdir. Seçme hakkının şeklinin düzenlenmesi en önemli nimet değildir. Genel hisleri analiz edersek, insanlar ülkede özgürce yaşamak istiyorlar. Seçme hakkını nerede kullanacağının daha az önemi var. Ülkenin büyüklüğü de göz önüne alındığında, çok büyük bir konu da değil. Ayrıca Temsilciler Meclisinde herkes, halkın tümü temsil edilecek. Uzlaşıldığı üzere, bir eyalet 12 diğer eyalet 36”.

“ÇÖZÜM OLURSA KIBRIS’TAN TÜRKİYE’YE DOĞAL GAZ”

Anastasadis söyleşisinde ayrıca, enerji kaynakları unsurunun Kıbrıs sorununun çözümü konusunda önemli bir teşvik olduğunu iddia etti.

Anastasiadis, çözüm olması ve Türkiye’nin özellikle İsrail ve Mısır’la ilişkilerini düzeltmesi durumunda Türkiye enerji koridorunun açılacağını iddia ederken çözüm durumunda boru hattının Kıbrıs ve oradan da Türkiye’ye geçmesine bir itirazlarının olmayacağını, enerji hatlarının teknik çalışmalar sonucunda belirlendiğini vurguladı.