Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, “hiçbir liderin kamuoyunun bir diğer ifadeyle toplumun hassasiyetlerini göz ardı edemeyeceğini, ancak bir liderse, bazı kararları da alma cesaretine sahip olması gerektiğini” söyledi.Anastasiadis, KIbrıs sorununun çözümü konusunda tazelenmiş bir umut bulunduğunu da ifade etti.

Fileleftheros gazetesinde “Kamuoyunu Göz Ardı Etmeyeceğim” başlığıyla yer alan habere göre Anastasiadis, “Dimosiografia” isimli bir dergiye verdiği söyleşide, “bir liderin, makbul olmasalar bile doğru kararları alacak cesarete sahip olması için, bir sorunu kuşatan değişik parametrelerle ilgili fikir sahibi olma konusunda sade bir vatandaştan daha iyi bir pozisyonda olduğunu” ifade etti.

“Dolayısıyla bir liderin, toplumu iyi niyetle dinleme eğiliminde olması ve aynı zamanda kararlar alması gerektiğini” yineleyen Anastasiadis, sözlerini “Bir liderin yararlı, ancak hoş olmayabilecek kararları da alacak cesarete sahip olması gerektiği” şeklinde sürdürdü.

“TAZELENMİŞ BİR UMUT VAR”

Söyleşisinde, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak “tazelenmiş bir umut var olduğunu” dile getiren Anastasiadis, bu yüzden hem Kıbrıslı Türk, hem de Rum liderin sorumluluklarının haddinden fazla olduğunu belirtti.

Yeni bir hayal kırıklığının, Kıbrıs sorununun gelecekteki gidişatı için travmatik olacağını da ifade eden Anastasiadis, bu yüzden yeni bir başarısızlığı önlemeleri için büyük bir çaba, yaratıcılık, kararlılık ve cesaret gerektiğini söylediğini, çünkü bu yeni başarısızlığın bazı ilkelere dayalı gelecekteki bir çözüm için, olumsuz koşullar ve perspektif yaratabileceğini kaydetti.

Anastasiadis, 10 yıl önce daha kolay uygulanabilecek bu ilkelerin şimdi de uygulanabileceğini belirterek ancak bazı ilkelerin, belli bir süre sonra uygulanmalarının daha zor, hatta imkansız bile olabileceğini dile getirdi.

“Geçen zamanın, ne yazık ki çözümün ana bileşenlerini dahi değiştirdi, üstelik bunları iyi yönde değil, kötü yönde değiştirdi” diyen Anastasiadis, özetle şöyle konuştu:

“Bir zamanlar yerleşikler (TC kökenliler) yoktu. Bir zamanlar sadece örneğin şu an karşı karşıya bulunduğumuz yerleşikler sorunu değil, işgal altındaki bölgelerin Türkleşmesi, kültürel mirasın tahribatı ve bizzat Kıbrıs Türk toplumu içerisinde yeni koşullar ve algılar meydana gelmesi sorunu da yoktu.”

Anastasiadis, Rum toplumunda ise son 41 yıldır göçmenlerin neredeyse yarısının yaş faktörü yüzünden hayatlarını kaybettiğini, gençlerin de duygusal veya başka sebepler yüzünden, atalarının topraklarını ziyaret etmediklerini ve tanımadıklarını söyledi.

“TÜRKİYE’NİN EGEMENLİĞİ TEHLİKESİ”

Dergiye demecinde, “Türkiye’nin kuzeyde mutlak egemen, güneye de ortak olması tehlikesinden” de söz eden Anastasiadis, özetle şunları dile getirdi:

114 BİN KIBRISLI TÜRK KIBRIS CUMHURİYETİ VATANDAŞI

“Atalarının topraklarına, köylerine geri dönmeyi tercih eden ve mahkeme kararlarıyla kendilerine mülklerini iade etmeye mecbur kaldığımız ne kadar Kıbrıslı Türk varsa, onların da benzer bir korumaya sahip olması gerekecek. Şu an Kıbrıs (Cumhuriyeti) vatandaşlığına sahip olan 114 bin Kıbrıslı Türk vardır. Dolayısıyla eğer yarın, yani gelecekte (yarın derken belli bir sürenin geçmesinden bahsediyoruz) böyle bir aşırı nüfus ortaya çıkar veya işgal altındaki bölgelerde demografi bozulursa, umutsuzluk, zayıflık, toplumsal kargaşa ve/veya ekonomik yoksulluk ortaya çıkarsa, (Ankara hükümetinin politikaları aracılığıyla) Kıbrıslı Türklerin, ata topraklarına geri dönmeye teşvik edilmeleri ihtimal dışında değildir. Hiç kimsenin onları reddetmesi mümkün olmayacak. Kıbrıslı Rum göçmenler ikinci veya üçüncü kez göçmen olacak ve Türkiye Kuzey’de mutlak egemen, Güney’e de ortak olacak. Bunlar var olan tehlikelerdir. Ki bir liderin bunları ölçüp tartması, göz önüne alması gerekir. İzleyeceği yolun da buna uygun olması gerekir.”