Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 18 Eylül’de İngiltere Başbakanı David Cameron’la yaptığı görüşmenin ardından Sözcü Nikos Hristodulidis’in İngiltere’nin garantörlükle ilgili tutumuyla ilgili açıklaması ile İngiltere Başbakanlığı’nın görüşmeyle ilgili yazılı açıklaması ve daha sonra İngiliz Dışişleri Bakanlığı’ndan verilen cevapla uyuşmadığı bildirildi.

Simerini, gazeteci Fanulas Argiru’nun, İngiltere Başbakanlığı’nın yazılı açıklaması ve Dışişleri Bakanlığı’nın cevap yazısının fotokopileriyle de desteklenen özel haberini, “Garanti Anlaşması Karışık” başlığıyla aktardı.

Hristodulidis, Cameroın-Anastasiadis görüşmesinin hemen ardından “Birleşik Krallık garantörlük rolünün devamını istemiyor, bu konuda karar Kıbrıslılara kalmış” demiş ve bu sözü Rum Haber Ajansı tarafından servis edilmişti. Ancak aynı gün İngiltere Başbakanlık Konutu’ndan yapılan açıklamada, garantörlük meselesine yer verilmemişti. 19 Eylül’de İngiltere Başbakanlığı’ndan konuyla ilgili bilgi isteyen gazeteci Argiru’ya İngiltere Dışişleri ve Commonwealth Bakanlığı’ndan şu cevap gönderildi:

“Bugün Kıbrıs’taki taraflar için adil ve sürekli bir çözüm için gerçek bir fırsat var. Başbakan’ın 18 Eylül’de Başkan Anastasiadis’e ve Dışişleri Bakanı’nın Haziran’daki Kıbrıs ziyareti sırasında söylediği gibi Birleşik Krallık BM’nin çabalarından başarılı bir sonuç çıkmasını desteklemek için elinden geleni yapmaya devam edecek. Bu çerçevede Dışişleri Bakanı Birleşik Krallığın, gelecekte garantör olarak özel bir rolü olup olmayacağına dair herhangi bir öngörüsü olmadığını ancak rol oynaması istenirse, çözüme de yardımcı olacak şekilde yapacağını açıkça ortaya koydu. Umarım mektup, Birleşik Krallığın Garanti Anlaşmasıyla ve adil ve sürekli bir çözüm çabasıyla ilgili tutumu konusunda sizi temin eder.”

Gazete, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın, kimseyi ortada bırakmamak çabasıyla “yapıcı belirsizlik” içeren diplomatik bir cevap verme çabasına karşın Hristodulidis’in “Birleşik Krallık garantörlük rolünü sürdürmek istemiyor” açıklamasını teyit etmediğine işaret etti.

Haberde, Hristodulidis’in “Kıbrıslılara kalmış” ifadesinin ve özellikle İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın “istenmesi halinde, çözümü destekleyecek ve yardımcı olacak şekilde rol oynayacağı ifadesinin iki toplumu kast ettiğine, bunun da mevcut Garanti Anlaşması ile hiçbir ilgisi olmadığına dikkat çekildi.

Gazete, “Birleşik Krallık da, Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye de, Garanti Anlaşması’nın üç devlet ve iki toplum değil 4 egemen devlet tarafından imzalandığını unutmamalıdır” vurgusunu yaparak, Cameron-Anastasiadis görüşmesinde “kapalı kapılar arkasında ne konuşulduğu veya ne konuşulmadığı konusunda ciddi bir şeffaflık eksikliği olduğuna” dikkat çekti, özetle şöyle devam etti:

“a) Garanti Anlaşmasının terk veya iptal edilmesi o kadar basit bir konu değil -İngiltere Dışişleri Bakanlığı bunu herkesten daha iyi biliyor- çünkü kendi çıkarlarını düşünen, planlayan ve 16 Ağustos 1960’ta Lefkoşa’da imzaya hazırlayan ‘Kıbrıslılar’ değildi. Garanti Anlaşması doğrudan Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki İngiliz Askeri Üsleri ile ilgilidir.

b) Bu Anlaşma’da imzası bulunan egemen ülkelerden (Birleşik Krallık, Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti) anlaşmanın terk/iptal edilmesini isteyenler bunu, orada-burada açıklama yaparak değil, Garanti Anlaşmaları’nı bütün yönleriyle görüşmek üzere toplantı çağırarak, resmi şekilde yapmalıdır.  III. Maddede Kıbrıs Cumhuriyeti, Birleşik Krallığın üslerin işleyişiyle ilgili haklarını kullanmasını onaylar deniliyor.

c) Bağımsız egemen bir devletin garantörleri olması, toprağında –1959-60’ın diğer kabul edilemez hal çareleriyle birlikte- toprağının tamamını ‘garanti eden’ yabancı devletin ‘egemen’ üsleri olması ve dahası o devletin iki bölgeli iki toplumlu federasyon için kendi anayasal (1960) düzenini! değiştirmeyi görüşüyor olması hali hazırda modası geçmiştir. Dahası, son zamanlardaki Garanti Anlaşmasına dair tartışma, İttifak Anlaşması’nın da iptal edilmesi gereğine dair ciddi ve gerekli tartışmayı gölgelemiştir.”