AB Yüksek Temsilcisi Federica Mongerini’nin uhdesi altındaki Avrupa Dış Eylem Dairesi’nin Türkiye birimini yükselterek çok üyeli müdürlük haline getirmeye karar verdiğini, İngiltere’nin baskısıyla alınan bu kararın, Rum Yönetiminin başını ağrıtacağı bildirildi.

Fileleftheros “AB: Türkiye’nin Üyelik Süreci İçin Yeni Kurtarma-Yapısı... Flaş: İngiliz Müdahalesi İle Türkiye’ye Avrupa Dış Eylem Dairesi’nde Çok Üyeli Müdürlük”  başlıklı Brüksel çıkışlı haberinde Avrupa Dış Eylem Dairesi’nin yeni Türkiye Müdürlüğü (ADED) çerçevesinde meşgul olacağı 4 ekseni şöyle sıraladı:

“1-Gümrük Birliği’nin genişletilmesi ve çağdaşlaştırılması: ADED yeni Türkiye Müdürlüğü, Türkiye’nin 10 yıldan beridir Protokolü uygulamayı (limanlarını Kıbrıs’tan kalkan gemilere açması) reddetmesine karşın bu aday ülke ile gümrük birliğini güçlendirmeye yoğunlaşacak.

2-Türkiye-AB enerji ilişkilerinin güçlendirilmesi: bu konuda da soru işaretleri ortaya çıkıyor. Ankara AB’ye gönderdiği yazıda Kıbrıs’ın deniz bölgesindeki talebini ortaya koydu. bilindiği gibi bunun paralelinde Navtex de yayımladı ve AB üyesi bir ülkenin MEB’inde araştırma yaptı. teyit edilmiş bilgilere göre AB, ‘güvenlik’ ve Rusya’ya ‘bağımlılığı sınırlandırma’ gerekçelerini öne sürerek Ankara ile enerji ilişkilerini güçlendirmekte kararlıdır, bu konuda Londra ve Washington ağır baskı yapıyor.

3-Vizelerin Serbest Bırakılması: bu konu, AB’ye seyahat etmek isteyen Türk vatandaşlarına vize uygulamasının serbest bırakılmasını gündeme getirecek prosedürün güçlendirilmesiyle ilgilidir. bu da Türkiye-AB Kaçak Mültecilerin Geri İadesi Anlaşması’nın bütün üyelere karşı uygulanmasını gerektirir. Ancak Ankara Komisyon’a mektup göndererek, iade anlaşmasını Kıbrıs Cumhuriyeti ile uygulamak niyetinde olmadığını resmen bildirdi. Dolayısıyla bu eksende de AB-Türkiye arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hayati çıkarlarını etkiliyor.

4-Ekonomi: Türkiye-AB ilişkilerinin derinleştirilmesi konusu aylar önce Londra’nın talebiyle yoluna konuldu ki bu 16 Aralık 2014 zirve sonuçlarına da yansıdı. Avrupa Konseyi bu kararı ile Türkiye-AB arasında güçlü ekonomik bağlara atıfta bulunarak üst düzey bir diyalog kurulması çağrısında bulundu. Bu eksenin, ekonomik niteliği dışında siyasi etkileri de vardır çünkü Türkiye’nin açılmasını istediği bir sonraki müzakere başlığı, Fransa eski Cumhurbaşkanı Nikola Sarkozy tarafından 2007’te tek taraflı engellenen ‘Ekonomi ve Para Politikası’ başlığıdır.”