Avrupa Konseyi’nin, insan haklarını izlemekle yükümlü Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI) isimli bağımsız organının raporunda Rum Ulusal Halk Cephesi ELAM, Başpiskopos Hrisostomos ve Andreas Themistokleus’un eşcinsellikle ilgili söylemlerine de yer verildiği haber verildi.

Politis’te yer alan haberde, komisyonun Güney Kıbrıs ile ilgili 5. tur raporunda, ırkçılık konusunda ilerleme yaşanmasına rağmen ırkçılıkla ilgili söylemlerle mücadele edilmesi ve Ombudsman kurumunun güçlendirilmesinde gecikme yaşandığına işaret ettiği kaydedildi.

ECRI’nin, sıradan bir fenomen olmayı sürdüren ırkçılıkla ilgili yapılan açıklamalara vurgu yaptığını yazan gazete, ECRI’nin bu hususta, bazı politikacılarla kamuya mal olmuş kişilerin, göçmenler aleyhinde 2013 yılındaki başkanlık seçimlerinden önceki bazı söylemlerini gerekçe gösterdiğini belirtti.

ECRI’nin “kıskacından”, LGBT bireyler aleyhindeki tavrıyla bilinen Kilise’nin de kaçamadığını yazan gazete, buna örnek olarak ise, 2014’te İstanbul’da gerçekleştirilen Ortodoks Hıristiyan Kiliseleri Başkanları Konseyi toplantısı sırasında, Başpiskopos Hrisostomos’un, bütün Ortodoks kiliselerini, eşcinselliği kınamaya teşvik eden açıklamalarını anımsattı.

ECRI’nin, Başipiskopos Hrisostomos’un “sağ görüşlü Neo-Nazi partisi” ELAM’ın hedeflerini desteklediğini açıkça kabul ettiğini not ettiği de belirtildi.

Gazete, ECRI’nin, ELAM’ı “Yahudi düşmanı, Kıbrıs Türk karşıtı, ırkçı ve yabancı düşmanı bir program ileriye götüren, aynı zamanda Kıbrıslı Türkler ile göçmenlere yapılan saldırılarla ilgili sorumluluğu olduğu düşünülen aşırılık yanlısı” gruplar arasına koyduğunu vurguladı.

ECRI’nin, 2010 yılında Kıbrıslı Türkler ve göçmenler aleyhinde düzenlediği yürüyüşün akabinde, söylemlerini azaltması ve düşük bir profil muhafaza etmesine rağmen, şu an Meclis’e giren ELAM’ın varlığı ve faaliyetleri konusunda kaygı ifade ettiği kaydedildi.

Gazete, ECRI’nin raporunda, özellikle Güney Kıbrıs’ta yaşanan ekonomik krizle birlikte, kitle iletişim araçlarındaki hoşgörüsüz ve yabancı karşıtı söylemin arttığına da vurgu yapıldı.

Raporun, genel olarak 2011 yılında yayımlanan bir önceki rapora göre iyileşme kayda geçirse dahi, Rum Ombudsman’ın, kendi personelini atayamaması ve yetersiz kaynaklara sahip olması, aynı zamanda mahkeme prosedürleri başlatma ve bunlara katılma hakkına sahip olmaması konusunda da endişe ortaya koyduğuna dikkat çekildi.

Gazete ECRI’nin, buna paralel olarak, gerek kilise, gerek basın gerek de politikacılar tarafından yapılan kamusal alandaki ırkçı söylemlerin sıradan bir fenomen olmayı sürdürdüğünü, öte yandan göçmenler karşısındaki ırkçı şiddette de artış gözlemlendiği konusunda eleştirilerde bulunduğunu da yazdı.

Gazeteye göre raporda, Güney Kıbrıs’ın Roman kökenli nüfusun, hayatın bütün alanlarına entegre edilmesiyle ilgili uygun bir strateji geliştirmediğine de dikkat çekildi.