BM ve İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın Güney’deki genel seçimlerin hemen ardından Kıbrıs sorununda yeni bir toplantı olması için çalıştığı, İngilizlerin desantralize federasyon ile toplumların egemenliği arasında ortak zemin bulmak istediği bildirildi.

Fileleftheros’un “BM ve İngiltere Dışişleri Bakanlığı Başı Çekiyor… İngilizler Desantralize Federasyon ve Toplumların Egemenliği Arasında Ortak Zemin İstiyor” başlıklı haberine göre BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs geçici özel danışmanı Jane Holl Lute ile İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın Kıbrıs sorunu yetkilisi Ajay Sharma bölgede, bu sefer somut bir sonucu olacak yeni bir gayriresmî konferans için ön hazırlık yapıyor.

Kıbrıs sorununda bundan sonra olacaklara dair birçok şeyi belirleyecek olan yeni gayriresmî konferans için potansiyel arabulucuların günlüklerinde 2023 tarihi var ancak söz konusu yıl hem Güney Kıbrıs’ta hem de Türkiye’de seçimler olacağı için her ne olacaksa 2023’ten önce olması gerektiğini değerlendiriyorlar.

Atina ve Ankara’dan sonra bu hafta Ada’ya gelmesi beklenen Jane Holl Lute, önceki günlerde Ada’yı ziyaret eden Ajay Sharma ile Atina’da görüşecek. Edinilen bilgilere göre bu aşamada Sharma yeni bir görüşme yapılmasına olanak tanıyacak ortamı yaratmak istiyor.

Bugünkü düşük tansiyonlu ortamın, müdahiller arasındaki anlaşmazlıkların görüşülmesine fırsat penceresi açtığını değerlendiren Londra’nın, bir yandan da “kinayeli bir şekilde” Türkiye’nin yeniden arama ve sondaj gemileri ile Doğu Akdeniz’e inebileceği ve kapalı Maraş’ta yeni adımlar atabileceği, bu nedenle de hızlı hareket edilmesi gerektiği “uyarısında bulunduğuna” dikkat çekildi.

Londra’nın, bundan sonra atılacak adımlara dair yaklaşımının, konfederasyon mantığında hareket eden malum formülüyle kaydedildiğine işaret edilen haberde, İngilizlerin, taraflar arasındaki görüş ayrılıkları büyük olmasına rağmen ortak zemin bulunabileceği mantığında hareket ettiği belirtildi. Bunun nasıl olacağı sorusuna ise şu cevap verildi:

“İngiltere Dışişleri Bakanlığı Lefkoşa’nın, desantralize federasyon önerisini teferruatıyla izah ederse ve Kıbrıslı Türklerin ve Türk tarafının endişelerine cevap verilirse ortak zemin bulunabileceğini savunuyor. Bu, Rum tarafından Türk taleplerini tatmin etmesi istendiği anlamına geliyor. Çoğu kişi, Türkiye de Kıbrıs Türk halkının tanınmasını istediği için ortak zemin bulunmasını zor görüyor ancak İngiltere Dışişleri Bakanlığı diğerlerinden fazlasını biliyor olabilir.”

Haberde, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği mektupla ilgili açıklamasında, BM’nin ‘bottom up approach’ yaklaşımının egemen toplumları da kapsadığına ve hikayenin egemen halklar noktasına kadar geldiğine dikkat çektiği hatırlatılarak  şu ifadelere yer verildi:

“Açıktır ki Türklerle de istişare içerisinde olan İngilizler, formülleri, özellikle de egemenlik meselesinin ne olduğu konusunda BM’yi ikna etti. Genel seçimlerin ertesi günü baş döndürücü hızda olması muhtemel ve Haziran’daki Avrupa Konseyi toplantısı ile de bağlantılı gelişmeler yoluna konulacak.”

Gazete aynı haberinde, Kapalı Maraş’ta yapılmakta olan ve yapılacağı açıklanan çalışmalar nedeniyle Rum Yönetimi’nin BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkelerin Güney Kıbrıs’taki büyükelçileri nezdinde girişimde bulunduğunu haber verdi.

Gazeteye göre, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in talimatı üzerine Bakanlık Genel Müdürü Kornilios Korniliu 5 daimi üye ülke büyükelçilerini ayrı ayrı bakanlığa çağırarak önlerine, kapalı Maraş’ta yapılanlarla ilgili verileri koydu ve bu çalışmaların durdurulması için Türk tarafına müdahale etmelerini istedi.

Haravgi “Kıbrıs Sorunu Tünelinin Ucunda Işık Yok” başlıklı haberinde tarafların, yeni gayriresmî konferansın yapılma zamanında bile birbirinden farklı düşündüğü için Kıbrıs sorununda tünelin ucunda ışık görünmediğini yazdı,  güvenilir kaynaklarının “zemin kaygan, görüntü puslu” değerlendirmesine yer verdi.

Habere göre, aynı kaynaklar Rum tarafının bir yandan çözüm zeminiyle ilgili karar ve parametreleri şaibeye sokabilecek herhangi bir şeye çok temkinli yaklaşırken bir yandan da konferansın mümkün olduğunca çabuk, hatta Türkiye’nin tavrının değerlendirileceği Avrupa Konseyi’nden önce yapılmasını istediğine dikkat çekti.