AKEL Milletvekili, eski Meclis Grup Sözcüsü Nikos Katsuridis, Güney Kıbrıs’ın jeostratejik yükselişinin, Türkiye de yükseldiği için,  güçler dengesinde büyük bir değişiklik getirmediğini vurgulayarak “sonuç vermese dahi çözüm çabalarını zaman kaybı olarak görmemek gerektiği” uyarısında bulundu.

Katsuridis ile yaptığı söyleşiyi “Alternatif Yok... Katsuridis: Kıbrıs Sorununda Olgular Hiç De İyi Değil” başlığıyla aktaran Simerini, Katsuridis’in “Bugüne kadar bütün strateji ve taktikler denendi ancak arzu edilen sonuç alınamadı. Çünkü çözümün anahtarı bölgede çıkarı bulunan güçlü dünya devletlerinin elindedir” vurgusunu öne çıkardı.

“USLU ÇOCUK, SERT ÇOCUK, ŞARTLI-ŞARTSIZ MÜZAKERELER, HEPSİNİ DENEDİK”

Simerini, Kıbrıs sorunuyla ilgili sorularına Katsuridis’in verdiği cevapların satır başlarını özetle şöyle aktardı:

“Çeşitli politikalar ve taktikler denendi. Uslu çocuk, sert çocuk, öne çıkma-çıkmama, şartlı müzakereler, şartsız müzakereler, hepsi... Hiçbir sonuç elde edemedik. Bu kesindir. Ancak burada bir nokta koyuyorum. Sonuca varmamamız, ‘yeter, vazgeçiyoruz’ sonucunu gündeme getirmemeli. Kıbrıs’ın yarısını bırakıyorum, beni ilgilendirmez deme hakkınız yoktur. Çünkü her şeyden önce yarım olmayacaktır. İlk adımı atarsanız, devamının ne olacağını bilemezsiniz.

Her şeyi coğrafik konumumuz belirliyor. Şimdi buna enerji de eklendi. Ancak aynı sebeple birinci derecede bölgesel güç olan bir de Türkiye var. Yani yalnız büyük bir ekonomiye, büyük bir piyasaya, büyük alana ve doğal zenginliklere sahip olmasından değil. Büyük bir pazar olmadığı zamanlarda da büyük ülkelerin ona karşı tavırlarını belirleyen şey coğrafik konumuydu. Sovyetler Birliği, bugünkü Rusya’yla yaklaşık 300 kilometre sınırı var.

Kıbrıs, bazı başarılar kazanıp yükselebilir ancak aynı zamanda, devam eden gelişmelerden dolayı, Türkiye de yükseliyor. Güçler dengesinde büyük bir değişiklik olmadığı kanaatindeyim. Bu dönemde yardımcı olarak görülebilecek bir şey, büyük devletlerin Erdoğan’a ve izlediği politikaya olan güvenlerinin sarsılmış olmasıdır. Ancak aynı zamanda Ankara, coğrafik konumundan başka vasıtalar, başka ekonomik ve stratejik anlaşmalar da kullanabilir.

“KIBRIS SORUNUNU ÇÖZME ÇABASI ZAMAN KAYBI MI?”

Bizim bir soruya cevap vermemiz gerekiyor. Kıbrıs sorununu çözme çabası zaman kaybı mı?  Bana göre değil. Çünkü zaman kaybı olduğunu düşünürsek, çözüm sadece bugünkü durumun, yani taksimin geri dönüşsüz olarak meşrulaşması anlamına gelir ve meşrulaşır.

Samimiyetle cevaplamamız gereken bir soru daha vardır. Alternatif çözüm istiyor muyuz veya alternatif çözüm var mı? Yani çözümsüzlük de çözüm mü? AKEL’in, çözümsüzlüğün çözüm olmadığı tutumu biliniyor. Yeniden gündeme getirilerek, bütün siyasi güçler tarafından yeniden cevaplandırılması gerekiyor. Cevap aynı olduğuna göre yani çözümsüzlük çözüm olmadığına göre, bütün alternatifleri kullanmak zorundasın. İster enternasyonalize etmek, ister müzakere, ister çeşitli mercilere başvuru v.b. Her zaman bütün vasıtalar kullanılabilir olmalıdır. Anahtar da,  başarabilirsek üçüncü tarafların şu andaki ilgisini Kıbrıs sorunu için kullanmamızdır. Üçüncü taraflar da şu anda Kıbrıs MEB’indeki hidrokarbonlarla ilgileniyor. İlaveten, bir anlaşma olmasını veya Kıbrıs sorununun hallini istiyorlar. Biz çözüm istiyoruz. İlgilenen birileri bunu bir çözüm olarak görebilir.

“KIBRIS DIŞINDAKİLERİN ÇOĞU, BAZI KONULARDA ORTAK ÇATILI DUBLEKS EV GÖRÜŞÜNDE”

Bana göre şu anda Kıbrıs dışındakilerin çoğu, ortak bir arsada, bazı konularda (hepsi değil) ortak çatısı olacak bir çifte aile evi (dubleks) olması gerektiği görüşüne sahiptir. Bu da özerklikle ve federal oluşturucuların ne derece haklara sahip olacaklarıyla alakalı değildir. Gerçek yetkiler. Biz, her biri için tekil alanları da olacak ancak ortak arsada, ortak çatı altında bir ortak ev istiyoruz. Bana göre bazı güçlerin, bazı devletlerin on yıllardır görüşü farklıydı. 74’ten önce, sadece şekli gelişmelere göre biraz değişti. Hem birlikte, hem ayrı anlayışı on yıllardan beri vardır; Kıbrıs dışında ve içindeki bazı güçler tarafından işleniyor.”