Anastasiadis, Kathimerini gazetesinde yer alan söyleşisinde ayrıca çözüm olmadan Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıs’ın doğal zenginliği konusunun ele alınmayacağını belirtti.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, söyleşisinde, Kıbrıs sorunu ve doğal gaz konusunun yanı sıra iç konulara da değindi.

Anastasiadis, “Türkiye’nin yayımladığı NAVTEX’in Aralık ayı sonunda biteceğinin hatırlatılması ve ileriki adımların ne olacağı, müzakerelerin yeniden başlayıp başlamayacağı” yönündeki soruyu yanıtında, Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerin haklarının görmezden gelinmesi gerektiği anlamına gelmeksizin, kabul edilecek  bir çözümün en kısa zamanda bulunması yönünde ne kadar kararlı olduğunun ve bunun için çalıştığının bilinmekte olduğunu ifade etti.

Anastasiadis, sözlerinin devamında, müzakerelerde Ortak Açıklama krizi ve DİKO’nun hükümetten çekilmesi ikilemi ortaya çıktığı zaman kendisinin Kıbrıs sorununa ilişkin diyaloğu tercih ettiğini anımsattı.

Ortak açıklamanın yıllardır arzu ettiklerine yanıt verdiğini ifade eden Anastasiadis, kendisinin diyalogdan çekilmesinin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının korunması” nedenlerine dayandığını söyşedi. Anastasiadis, Türkiye’nin dişine göre olacak bir çözümü kabul etmeleri için sunulan öneriler içerisinde, şantaja dönüştürülen diyalogdan kaçınmalarının da önemli olduğunu savundu. 

Anastasiadis, sözlerinin devamında, bazı kişilerin, doğal zenginliğin, Kıbrıslı Türk vatandaşların da doğal gazdan faydalanması ve de karar almalara müdahil olabilmesi amacıyla, Kıbrıs sorununun çözümünün hızlandırılması için bir teşvik olması görüşü yerine; çözüm öncesinde şimdiden birlikte karar verilmesi yönünde görüş ortaya koyduğunu söyledi.

Rum lider, Türkiye’nin son faaliyetlerini, yeni oldu bittilerin empoze edilmesi ve Kıbrıs Rumlar aleyhine Kıbrıs Türk toplumunun müzakere üstünlüğünün güçlendirilmesi için önkoşulların yaratılması çabası içerisinde yaptığını savunan Anastasiadis, bu nedenden dolayı, her iki toplum tarafından kabul edilebilecek bir çözüm isteniyorsa, bunun, bir şantajın değil özgür iradenin bir ürünü olması gerekliliğinde ısrarlı olduğunu belirtti.   

Anastasiadis, bir başka soru üzerine, doğal zenginliği kimlerin idare edeceği ve doğal gazdan elde edilecek devlet gelirlerinin dağıtımı konularında II.Cumhurbaşkanı Talat ile Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas arasındaki sağlanmış görüş birliği bulunduğuna işaret etti ve bunun da, doğal gazın idaresinin, merkezi hükümetin yetkisinde olduğuna ilişkin bir görüş birliği olduğunu ifade etti.

Kıbrıslı Türklerin, doğal gaza ilişkin kararlara müdahil olmasının, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasıyla garanti altına alınacağını ileri süren Anastasiadis, taraflar arasında varılan ikinci görüş birliğine ise, Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Hristofyas arasında varıldığını ve doğal gazın değerlendirilmesiyle faydalanılmasından olan gelirler de dahil olmak üzere devletin gelirlerinin paylaşılmasına ilişkin olduğunu savundu.

Anastasiadis, sonuç olarak bu konunun herhangi bir şekilde ortaya konulması ve özellikle hidrokarbon konusunun Kıbrıs sorununun çözümünün bir bölümü olarak ele alınmasının istenmesinin mazur gösterilemeyeceğini ileri sürdü.

Anastasiadis, sözlerinin devamında TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Kıbrıs sorununun derhal çözümlenmesi ve bir karma komite kurulması gerektiği” şeklindeki açıklamalarının tek başına konuştuğunu söyledi.

Rum lider, 1976’dan beri Türkiye ve Yunanistan arasında geçerli olan Ege Denizi’yle ilgili statünün Kıbrıs’ta da  yaratılmasını arzuladığını da iddia etti.

Doğal zenginliğin devlete ait olduğunu ve anlaşmaya varılacak oranlarda iki kurucu devletin de bundan faydalanacağını  hiçbir zaman ret etmediklerini ifade eden Anastasiadis, memorandum yükümlülükleri gereği yeni nesillerin garanti altına alınması amacıyla hidrokarbon konusunda bir fon oluşturmak zorunda olduklarını anımsattı.

Anastasiadis, Kıbrıs sorunu çözümlenmedikçe Kıbrıslı Türklerin, doğal gazın değerlendirilmesinden ele edilecek gelirlerin Rum devleti tarafından israf edebileceği konusunda endişe duymaması gerektiğini de ifade etti.

Yabancı muhatapların Anastasiadis’in argümanına ilişkin reaksiyonuna ilişkin soruyu yanıtında, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde herhangi bir faaliyette bulunmasının egemenlik hakkı olduğu” şeklinde düşünceler olmasıyla birlikte konunun müzakere masasında çözümleneceğinin de söylenilmekte olduğunu belirtti.

“NAVTEX’in 30 Aralık’ta sona ermesinin ardından yılın birinci günü diyaloga dönmeye hazır olup olmadığı” şeklindeki bir soru üzerine Anastasiadis, “hukuki düzenin yeniden sağlanmasının garanti altına alınması durumunda diyalogdan başka bir seçeneğin bulunmadığını” ifade etti.

Anastasiadis, “Türkiye’nin bu konuda taahhütte bulunması gerekip gerekmediği” yönündeki bir soruya “şüphesiz evet” yanıtını verdi ve sürecin, şantaj ve tehdit olmadan sürmesine saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.

ENI’DEN İKİNCİ SONDAJ

ENI sondajının nasıl gittiğine dair bir soru üzerine Anastasiadis,  gelecek iki hafta içerisinde, bulgularla ilgili açıklamaların yapılacağına inandığını söyledi.

Anastasiadis, bir başka soruyu yanıtında, 5 Ocak’a kadar başka bir noktada sondaja başlama yükümlülüğü bulunan ENI’nin dört noktada araştırma sondajı yapacağını anımsattı.

Anastasiadis, sondaj platformunun varlığının günlük maliyetinin bir milyon olduğunu söyledi.

Bir başka soru üzerine niyetlerinin, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması halinde) Türk şirketlerle işbirliği yapmak olduğunu söyleyen Anastasiadis, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması durumunda doğal gazda, Kıbrıslı Türklerin de söze sahip olacağını bu nedenden dolayı Türkiye’nin doğal gazın tedarik edilmesinden mahrum kalmamak istiyorsa, Kıbrıs sorununun çözümüne katkı koyması gerektiğini anlaması gerektiğini savundu.

Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumların, Türkiye’nin ve herkesin bundan faydalanması için tek yol olduğunu ifade eden Anastasiadis, Avrupa’ya borularla doğal gaz taşınmasından söz edildiğini, bunun, hangi çözümün daha avantajlı olduğuna dair teknik ekonomik incelemeler konusu olduğunu söyledi.

TÜRK LİMANLARININ AÇILMASI

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, bir soru üzerine, Türk limanlarının açılmasının ve Rum bandıralı gemilerin kabul edilmesinin, Türkiye’nin niyetlerine yönelik güvenin yeniden ağlanması, hatta diyalogun ivme kazanması açısından önemli bir katkı olabileceğini ifade etti.

Anastasiadis, iyi niyet tedbirleri yerine, planları bertaraf eden ve Türkiye’nin gerçek niyetleri konusunda büyük endişelere neden olan NAVTEX’e sahip olunduğuna işaret etti.

RUM DOKTORLARA GÜVENİYORUM

Sağlık durumuna ilişkin yurt dışında ameliyat olacak olması ve buna bağlı olarak Rum doktorlara güvenip güvenmediği şeklindeki bir soru üzerine Anastasiadis, ülkedeki doktorlara güvendiğini, şimdiye kadar sağlığı ile herhangi bir soru olduğu zaman yurt dışında tedaviyi tercih etmediğini söyledi.

Anastasiadis, kalp kapak “replasman” ameliyatının uzmanlık gerektirdiğini bu nedenle yurt dışındaki bir merkezin tercih edildiğini ifade etti.

Nikos Anastasiadis, geçireceği operasyonun ardından üç veya dört hafta sonra görevinin başına da dönebileceğini söyledi.

Anastasiadis söyleşisinde iç konulara da değindi.