Fileleftheros “Türk Mühürlü Doğal Gaz… ABD Ankara’yı Kesinlikle Kadroda İstiyor, Kara Boru Hattı İçin de Senaryo” başlıklı manşet haberinde, Ukrayna meselesi yüzünden Rusya’ya uygulanan yaptırımlar çerçevesinde oluşan enerji açığı nedeniyle Doğu Akdeniz doğal gazının acilen değerlendirilmesi senaryolarının Kıbrıs sorununu da denkleme koyan yeni olgular yarattığına işaret etti.

Türkiye’nin Rum yönetimini tanımadığı hatırlatılarak, ABD’nin istediği gibi, Doğu Akdeniz doğal gazının değerlendirilmesi kadrosuna nasıl dâhil olabileceğini sorgulayan gazete, tam da bu noktada Kıbrıs sorununda, -zaman alacağından- nihai çözüm için değil ama hidrokarbonların da dâhil edileceği Güven Yaratıcı Önlemlere (GYÖ) veya stratejik anlaşmaya dönük bir hareketlilik olacağını yazdı. Bilgi sahibi bir kaynağının “nihai çözüm olmayacak bir çözüm için anlaşma başarılabilir” dediğini ekledi.

Gazete iç sayfasında detaylandırdığı haberinde, ABD’nin, tepki göstermemesi için doğal gazın değerlendirilmesine Ankara’nın da dâhil edilmesi isteğinin, dikkatleri ve engel çıkarmaması için baskıları Rum yönetimine yönelttiğine işaret etti.

Rum yönetiminin engel çıkarmasının, illa Kıbrıs sorununu çözülerek değil çözüm yönünde bir çaba başlatılarak engellenmesi senaryolarına işaret eden gazete, bilgi sahibi kaynaklarını adres göstererek özetle şunları aktardı:

“Muhtemelen Güven Yaratıcı Önlemler veya stratejik anlaşma uygulayarak. Çözümün ön şart olmadığı ve doğal gazın değerlendirilmesi yöntemlerinin bulunması için zamanın çok dar olduğu ortadadır. Çözüm için anlaşma yapılabilir. Bu, teoride kapsamlı çözüm yolunu açan ancak nihai sonuca varacağı anlamına gelmeyen bir yaklaşımdır”.

Gazete göre, İngiltere ve ABD’nin devreye girişlerinde, Rum yönetiminin sunduğu GYÖ’lerin hidrokarbonlarla ilgili paketin eklenmesiyle zenginleştirilmesi fikri ortaya konuldu. Bu fikrin genel olarak Türk tarafının KKTC aracılığıyla ortaya koyduğu; doğal gazın Kıbrıs sorununda anlaşmaya varılmadan önce müştereken değerlendirilmesi fikrine göndermede bulunduğuna dikkat çekildi.

Haberde, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun günler önce İsrail doğal gazının deniz altından Kıbrıs’ta kara boru hattı ile ilerleyip yeniden deniz altı boru hattıyla Türkiye’ye ulaşmasıyla ilgili açıklamasından geniş detaylar aktarıldı. Bunun çok daha ekonomik bir yöntem olarak lanse edildiğini, teknik sorunlar gündeme getirildiğinde ise Türkiye’den KKTC’ye su aktarım projesinin emsal gösterildiğine işaret edildi.

Bunun gerçekleşebilmesi için Rum yönetiminin rıza göstermesi gerektiğini ancak Çavuşoğlu’nun, Kıbrıs sorununun ne zaman çözüleceği net olmadığından doğal gaz konusunun ilerlemesi gerektiği görüşüne yer veren gazete, bunun nasıl olabileceğini şu ifadelerle sorguladı:

“Kapsamlı çözüm olmadan, uzlaşılarla. Bir uzlaşı da GYÖ’ler aracılığıyla olabilir ve konu teknik komite çerçevesinde tartışılabilir. Ancak bu, Türk tarafının talep ettiği egemen eşitliğin çözümden önce başarılacağı anlamına geliyor. Boru hattının Kıbrıs’tan geçmesi ihtimali , Ankara’nın malum nedenlerle istemediği Kıbrıs-Türkiye MEB sınırlandırması gereğini de bypass eder.

Bunun dışında başka senaryolar da var. Örneğin İsrail’in, doğal gazı Mısır üzerinden AB’ye ihraç etme senaryosu var. İsrail Enerji Bakanı Karin Elharar İsrail’in, yaz sonu itibarıyla üretime başlayacak Karish (Energean’ın yönetimindeki) yatağından büyük miktarda doğal gazı eylülden itibaren Avrupa’ya ihraç edebileceğini söylemişti. Böyle bir senaryonun Kıbrıs’ı dışta bırakacağı açıktır.

Günler önce Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail Enerji bakanları Kudüs’te gerçekleştirdikleri üçlü görüşmede Doğu Akdeniz doğal gazının değerlendirilmesi için Kıbrıs’ta LNG terminali inşa edilmesinde anlaşmaya varmıştı.

İyi bilgili kaynaklara göre, hidrokarbon konularında Doğu Akdeniz ülkeleri konferansı yapılması (Türk) fikri yeniden perde önüne geliyor. Bu, bizzat Erdoğan’ın AB’ye götürdüğü ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Mischel’in olumlu bulduğu bir öneridir. Türk tarafı bu öneriyi diğer bölge ülkelerine de iletti. Türk fikrine göre konferansa Kıbrıs Türk tarafı da davet edilmelidir.”