Rum tarafında düzenlenen 19. Dış Rumlar Kongresi çerçevesinde Kıbrıs sorunu, Güney Kıbrıs’ın bölge ülkeleriyle ikili ve üçlü ilişkileri ve enerji konularının ele alındığı bir de yuvarlak masa toplantısı yapıldı.

Yuvarlak masa toplantısında İngiliz Yüksek Komiseri Mathew Kidd, ABD Büyükelçisi Kathleen Ann Doherty ve İsrail Büyükelçisi Yael Ravia-Zadok ve Yunan Maslahatgüzarı kısa birer konuşma yaptı.

Fileleftheros’un “Londra’dan Crans Montana Görüşmeleri Konusunda Bahaneler” başlıklı haberine göre, İngiliz Yüksek Komiseri Mathew Kidd, “Güvenlik ve Garantiler” başlığına değindiği konuşmasında, “Crans Montana’daki müzakerelerin hedefi, 1960 sisteminin, her iki toplumun da endişelerinin giderilmesi için nasıl modernize edileceğinin görülmesiydi” dedi.

KİDD: “CRANS MONTANA’DAKİ HEDEF...”

Londra’nın o müzakerelerdeki tavrının, iki toplumun ifade ettiği endişelere askeri cevabın doğru yöntem olmadığı şeklinde olduğuna işaret eden Kidd “Oradaki hedef, iki toplumun endişelerine cevap verecek bir mekanizmayı ortaklaşa planlanma çabasıydı” ifadesini kullandı.

“GÜVENLİK VE GARANTİLERİN GELECEĞİ İÇİN İLK KEZ BİRLİKTE”

Crans Montana’nın iki toplumun ve üç garantör ülkenin yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’ta “Güvenlik ve Garantilerin” geleceğinin ne olacağı konusuna ilk kez birlikte zaman harcadığına işaret eden Kidd sadece bunun, gelecekteki eylemlerin yapılacağı ortam ve ilişkiler ağını önemli ölçüde değiştirdiğine dikkat çekti.

SERBEST DOLAŞIM BASKISI YAPILMADI

Kidd, bir soruya karşılık, İngiltere hükümetinin, Crans Montana görüşmeleri sırasında Türk vatandaşlarının Kıbrıs’ta serbest dolaşımını kabul etmesi için Rum Yönetimi’ne baskı yapmaya çalıştığının doğru olmadığını söyledi.

DOHERTY: “TOPRAKLA İLGİLİ HARİTA TEATİSİ...”

ABD Büyükelçisi Kathleen Ann Doherty ise müzakerelerde birçok ve farklı noktada çok anlaşmazlık bulunduğunu ancak geçen yıl ilk kez “Toprak”la ilgili harita teatisi yapıldığına ve ilk kez garantör güçlerin de katılım gösterdiğine dikkat çekti.

“ABD İKİ TOPLUMLU, İKİ BÖLGELİ FEDERASYONA İNANIYOR”

Çözüm olması halinde Kıbrıs’ın önemine dikkat çekerek, ABD’nin Kıbrıs sorununu AB, Londra, Atina ve Ankara ile görüşmeye devam ettiğini söyleyen Doherty ABD’nin iki bölgeli, iki toplumlu federasyona inandığını ve müzakerelerin bir şekilde yeniden yörüngeye oturmasının başarılacağına inandığını kaydetti. Doherty, bundan sonra atılacak adımların Kıbrıslıların kararına bağlı olduğuna da işaret etti.

“GÜNEY KIBRIS’IN MEB’İNİ GELİŞTİRME HAKKI VAR”

Doherty, enerji konusuna değinirken, Exxon Mobil’in sözde Rum MEB’inde araştırma ruhsatı almasını kutladı. Exxon Mobil’in Mısır’ın Zor yatağına çok yakın bir parselden ruhsat aldığını hatırlatarak, önemli bir keşif yapması dileğinde bulundu. Güney Kıbrıs’ın “MEB”ini geliştirme ve yararlanma hakkı olduğunu da söyleyen Doherty ABD’nin, bölgede üçlü işbirlikleri geliştirilmesinden memnun olduğunu da sözlerine ekledi.

“ÜÇLÜ İŞBİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ”

İsrail Sefiresi Yael Ravia-Zadok da ülkesinin Rum yönetimiyle ikili ilişkilerinin iyi bir noktada bulunduğunu, ülkesi için Güney Kıbrıs ve Yunanistan’la üçlü işbirliğinin çok önemli bir çerçeve olduğunu söyledi.