BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin enerji konusunda Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan ve Türkiye’den tehdit görmediğini; ifade ettiklerinin, birçok kişi tarafından paylaşılan dayanaklı endişeler olduğunu söylediği haber verildi.

Simerini ve Sigma TV müzakerelerin yeniden başlaması vesilesiyle Eide ile yaptığı geniş kapsamlı özel söyleşiyi, “Espen Barth Eide’yle Özel Söyleşi… Özgürlükler  Eşdeğer Muameleyle İlgili…  Hem Avukat Hem Tedirgin”  başlığıyla aktardı.

“TAKVİM YOK”

Habere göre, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının enerji konularındaki açıklamaları hatırlatılarak, enerjideki gelişmelerle bağlantılı doğal bir takvim olduğuna inanıp inanmadığı sorulduğunda, Eide, “takvim yok. Olsaydı daha çok başkanlık seçimleriyle bağlantılı olurdu” dedi.

Gazetenin “enerji projelerini ileri götürmek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkı değil mi? Kıbrıslı Türk lider bizi nasıl, Kıbrıs sorunu çözülmezse gerginlik olacak diye uyarabilir?” sorusuna karşılık Eide, her tanınmış devletin hakları bulunduğunu, bunun tartışma konusu olmadığını belirterek özetle şunları söyledi:

“Sayın Akıncı’nın tehdit ettiğini zannetmiyorum. Sanırım uluslararası ve iç gelişmelerin, prosedürün devamına olanak tanımayacağına inandığı bir senaryodan endişe duyuyor.  Bunu, ondan gelen bir tehdit değil bir endişe olarak görüyorum çünkü endişe ettiğini biliyorum.  Fazla zaman olmadığı ve çok düşünürsek fırsatın kaçabileceği endişesini, açıkça söylemese bile çoğu kişinin de aynı endişeyi paylaştığını sanıyorum.”

“SÜREÇ İÇERİSİNDE KAYBOLAN BİR ŞEY OLDUĞUNU KABUL ETMEM GEREK”

Müzakerelerin yeniden başlamasını nasıl değerlendirdiği sorulduğunda, “liderlerin yeniden görüşmelerinin çok iyi, uzlaşılarını ve anlaşmazlıklarını buluşup masada görüşmelerinin daha faydalı olduğunu” söyleyen Eide, “Buna rağmen süreç içerisinde kaybolan bir şey olduğunu kabul etmem gerek. Gerek liderler gerek iki toplum düzeyinde yeniden geri gelmesi gereken güven kayboldu” dedi.

Kararlılık ve irade eksikliği gözlemlediği yolundaki bilgilerin doğru olup olmadığı sorulduğunda “kararlılık eksikliği demem, bu çok sert” diyen Eide, prosedürde, başta var olan güvenin istenen düzeyde olmadığını gözlemlediğini belirterek, “ancak henüz erken, göreceğiz”  diye konuştu.

“LİDERLER ÇÖZÜMÜN NASIL OLACAĞINI NEREDEYSE TAM OLARAK BİLİYOR”

Gazete, Eide’nin Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in “açık konuların az ama önemli olduğu” söylemini, “iyi tanımlama” diye niteleyerek, “Liderler çözümün nasıl olacağını neredeyse tam olarak biliyor. Mesele, nihai al-veri, o noktaya varacak şekilde adapte edebilecek miyiz” dediğini yazdı, özetle şu sözlerini de ekledi:

 “Kelimenin tam manasıyla, bu prosedürde tekrar tekrar görüşülmeyen başlık yok. Dolayısıyla sürpriz  yok. Bu da her iki tarafın da istediğini azami ölçüde alabilmesi için bu meseleleri paketleştirmeniz gerektiği anlamına gelir. Bu mümkündür ancak imkanlı hale getirecek liderlik ve güven düzeyi olursa. Bu meselelerin pratikte nasıl gruplandırılacağını görüştüğümüz iyi bir müzakereciler görüşmesi yaptık, çünkü  başlık başlık devam etmemiz bizi hiçbir yere götürmeyecek.”

Gazetenin “önemli konuların paketleştirilmesine mi gidiyoruz?” sorusuna karşılık Eide, “daha doğru ifade etmek için, gruplandırmaya doğru gidiyoruz desek daha iyi” dedi ve bunun kendisinin değil müzakerecilerin fikri olduğuna işaret etti.

“EŞİT DEĞİL EŞDEĞER MUAMELE”

Türk vatandaşlarına dört özgürlük konusunu AB içerisinde ileri götürdüğü yolundaki söylemler hatırlatılarak, bunun müzakerelerin bir parçası mı olduğu sorulduğunda, “hayır, 4 özgürlük müzakerelerin parçası değil. Müzakerelerde görüştüğümüz eşdeğer muameledir ve bir alt başlıktır”  diyen Eide, bu meselenin Annan planında da, Talat-Hristofyas  görüşmelerinde de olduğuna işaret etti.

Eide özetle şunları ekledi: “Kıbrıs’ta görüştüğümüz Avrupa müktesebatıyla da ilgisi vardır, bu nedenle bunda AB’nin de rolü vardır. Ancak Türk vatandaşları için dört özgürlük konusu değildir, buna dair öneri yoktur. Bu konu her zaman konular listesindeydi ve eşit değil eşdeğer muamele olarak adlandırılıyor. Ve Türkiye ile de ekonomik ve ticari bağların nasıl idame ettirileceğine dair bir görüşmedir. Birleşik Kıbrıs  AB ortak pazarı üyesi olacak ve bütün üye devletlerle bağları olacak. Soru, Türkiye ile ekonomik, ticari ve kültürel bağlarının nasıl olacağıdır. Yeni bir şey değildir, müzakere masasına şimdi geldiği doğru değildir.”

“GARANTİLERE ALTERNATİF ÇERÇEVE OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Gazete Eide’nin “Garantiler ve müdahale hakları varken çözüm olabilir mi?” sorusuna karşılık, “Hayır, bugünkü garantiler sistemiyle çözüm olabileceğine inanmıyorum” dediğini ve özetle şunları eklediğini yazdı:

“Bu nedenle  alternatif bir çerçeve oluşturmaya çalışıyoruz. Kıbrıs Türk, Kıbrıs Rum taraflarıyla, Yunanistan’la, Türkiye’yle,  Birleşik Krallıkla ve AB ile defalarca görüştük. İki tarafın ihtiyaçlarını karşılayacağına samimiyetle inandığım bir çerçeve ileri götürüyoruz.  Bir tarafın  herhangi başka bir ülkenin müdahale hakkı olmadan kendi evinin efendisi olma ve aynı zamanda  Kıbrıs Türklerin yalnız hayatını değil toplumunu da güvenceye alma ihtiyacını karşılayacağına gerçekten inanıyorum.  

Bugünkünden tamamen farklı olduğuna inandığım bu sistemi  iki toplumla ve garantör güçlerle görüştük ve her bir tarafın, birbirinden farklı asgari taleplerine cevap veriyor. Mümkündür ancak bu münferit başarabileceğimiz bir şey değildir. Kapsamlı çözümün bir parçası olarak mümkündür.  Yönetim, Mülkiyet, Ekonomi, Toprak görüşürken bunu dikkate almalıyız. Muhtemel nihai çözüme varıldığında güvenlik-garantiler meselesinde hoş bir sürprizle karşılaşabileceğinize inanıyorum. Ancak diğer konularda ilerleme olmadan bunda da ilerleme olmayacak.”