BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin fırsatın, yıllardan sonra daha iyi olduğunu belirtti.

Fileleftheros gazetesi, BM Genel Sekreteri Ban’ın Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile “Dayanışma Evi”nde yapmış olduğu röportaja yer verdi.

Gazete Eide ile 20 dakika süren röportajın, liderler görüşmesinin ardından yapıldığına da dikkat çekti.

Eide’nin, ihtiyatlı ancak iyimser olduğunu yazan gazete Eide’nin müzakereler sürecinde gerginlik ve sinirlenmenin doğal olduğunu ifade ettiğini de belirtti.

“YILDIZLAR AYNI HİZADA”

Habere göre Eide, röportajında zaman takvimlerinin olmadığı konusu üzerinde de durdu.

Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin yıldızların aynı hizaya geldiği şeklindeki görüşüne hala daha inanıp inanmadığı sorusuna karşılık Eide “elbette evet” yanıtını verdi.

Eide sözlerinin devamında, yıldızların aynı hizaya geldiği olgusunu, liderlerin sorunu çözmeyi seçmesi durumunda Kıbrıs sorununa ilişkin uluslararası konjonktür, Kıbrıs sorununa ilişkin fırsatlar ve zorlukların  aynı hizada olduğu anlamında söylediğini ifade etti.

Kıbrıs sorununun, çözüme ilişkin gerekli uzlaşmaların yapılması iradesinin bulunması durumunda çözümlenebileceğini ifade eden Eide, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin fırsatın yıllardan sonra daha iyi olduğunu kast ederek yıldızların aynı hizaya geldiğini, bunun, çözüme ilişkin toplu uluslararası destek, dünya ve bölgesel koşullarla alakalı da olduğunu söyledi.

Güney Kıbrıs’ta Mayıs ayında yapılacak genel seçimlerden önce referandumun mümkün olduğu konusunda uluslararası unsur ve AB’yi bilgilendirmesinin ve bu görüşte ısrarlı olup olmadığı sorusu üzerine Eide, böyle açıklamalar yapmadığını, bunları medyadan öğrendiğini ancak zaman takvimlerinin olmadığını herkese söylediğini belirtti.

İki liderin, kendisine, kaybedilecek zamanın olmadığını söylediğini belirten Eide, iki liderin bu fikrine katıldığını zira bu dinamiğin sonsuza dek sürmeyeceğini ifade etti.

İyi bir çözümün, çabuk bir çözümden daha iyi olduğunu, ancak hem iyi hem de aynı anda hızlı olmasının ise  daha çok iyi olduğunu söyleyen Eide, (çözüm) ne kadar erken olursa o kadar iyi olacağını, dinamiğin ve şu anda mevcut olan momentumun yakalanması gerektiğini ifade etti.

“KASIM AYINDA MÜZAKERELER YOĞUNLAŞACAK”

Kasım ayında yapılacak müzakerelere de değinen Eide, gelecek için gerekli olan stratejik uzlaşmaları inşa etmekten başlayarak liderler arasındaki müzakerelerin Kasım ayında yoğunlaşacağını, bunun, liderlerin bir taahhüdü olduğunu söyledi.

Müzakerelerin Kasım ayında yoğunlaşmasıyla nelerin olmasını beklediği şeklindeki soru üzerine Eide, son beş ay içerisinde, bazı ayrıntılarla birlikte, daha çok konulara baktıklarını, böylelikle nerelerde görüş birliği nerelerde yeni görüş birlikleri ve ayrılıklarının  bulunduğunu gördüklerini ifade etti.

Eide, müzakerecilerin, kendilerinin yardımıyla, şu anda yaptıkları şeyin, yüksek düzeyde siyasi uzlaşmaya ihtiyaç duyulacak açık sorularla birlikte bir liste olduğunu belirtti.

Bu fikrin, örneğin mülkiyet gibi ve diğer konularda liste sunmak ve bunları çözmek yönünde olduğunu belirten Eide, bunun başarılması durumunda anayasanın hazırlanmasının ileriye götürülmesi gerektiğini söyledi.

“MÜLKİYET KONUSU”

Eide bir soru üzerine, bazı başlıklarda, diğerlerinden daha çok yakın olunduğunu, sadece Kıbrıs’ta değil, başka yerlerde de müzakerelerin, her şey üzerinde anlaşmaya varılmasına kadar hiçbir şey anlaşılmış değildir ilkesine dayalı olduğunu ifade etti. Eide sözlerinin devamında ayrıca büyük konulardan çoğunun birbirine bağlı olduğunu da belirtti.

“Mülkiyet’in Toprak konusuyla (birbirine bağlı olduğu gibi)” şeklindeki soru üzerine Eide evet, AB ilkeleriyle de uyumluluğun olduğunu, bunların sadece AB başlığına konulmasının ise mümkün olmadığını, toprak konularını anlamadan, vatandaş konularını anlamanın mümkün olmadığını söyledi.

Önceden görüş birliklerinin olduğu yerlerde durumların daha çabuk ilerlediği zaman büyük bir iyimserliğin olduğunu söyleyen Eide, yaptıkları ilk şeyin, önceden var olan (mevcut) anlaşmaların teyit edilmesi olduğunu belirtti.

Eide, şu anda ise toprak ve vatandaşlıkla alakalı mülkiyetin zor konusunda olduklarına, bunun çok zor olduğunu zira hemen herkesi doğrudan etkileyeceğine, aynı zamanda geçmişte de çok az anlaşmanın bulunduğuna dikkati çekti.

Eide sözlerinin devamında ayrıca müzakerelerde sinir ve gerilimin olmasının doğal olduğunu zira iki tarafın klasik tezlerinden bazılarından önemli sapmalar yapması gerektiğini ifade etti.

Bunun mümkün olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Eide, bunun mümkün olduğunu ancak yapılıp yapılmayacağını bilmediğini zira referandum sonrasında anlaşmanın var olması için üç şeye gereksinim olduğunu, bir anlaşmaya ulaşmak için sürekli güven, sürekli istek ve sürekli odak, bir başka deyişle liderlerin, çözümün büyük resmine ve çözümün büyük ödülüne odaklanmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.

“DEROGASYONLAR”

Kıbrıs Türk liderinin talep ettiği derogasyonların sorulması üzerine Eide, bu konuda son hafta söylenilenlere dikkati çekerek bir AB üyesi ülkeyi yeniden birleştirdiği zaman bunun, AB’yi teşkil eden temel değerler, ilkelere anlayışı, insan haklarına saygıyı gerektiren Avrupai bir çözüm olması gerektiğini ifade etti.

İnsan haklarının çoğunluklar için değil azınlıklar için de olduğunu, azınlıkların, toplumun, kültür ve medeniyetin korunmasının önemli olduğunu söyleyen Eide, insan haklarının bütün insanlar için olduğunu belirtti.

Çözümün, AB normlarının uygulanması mı olması gerekir şeklindeki soruya ise Eide, büyük başarılardan birinin, AB’nin, AB normlarının Kuzey’de de uygulanması için zaten çalışması olduğunu, AB normlarının uygulanması için AB, Kuzey Kıbrıs ve Rum Yönetimi arasında işbirliğinin bulunduğunu söyledi.

Euro’nun getirilmesi konusunda çalışılmasının çok iyi giden konulardan biri olduğunu söyleyen Eide, AB’nin temel ilke ve değerleriyle mutlak uyumlu olacak bir çözümü bulmayı istediklerini ifade etti.

“NÜFUS ÇOĞUNLUĞU”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın istediği nüfus çoğunluğunun Avrupai bir devlette geçerli olup olmayacağı sorusu üzerine Eide, İskoçyalıların çoğunun İskoçya’da yaşadığını, Gallerlilerin çoğunluğunun Galler’de, tüm Avrupa’daki herkesin sorunsuz bir şekilde her yere gitmesinin mümkün olduğuna bakılması durumunda, geleneklerin sürekliliğinin bulunduğunu belirtti.

Eide, sözlerinin devamında, iki toplumun, toplum olarak mevcut olmaya devam etmesinin garanti altına alınması için yasal limitlerin aranması gerektiğini sanmadığını, yapılması mümkün olan başka araçların bulunduğuna inandığını söyledi.

BM’nin, görüşmelere yardımcı olacak mülkiyet ve toprak konusunda incelemeler yapıp yapmadığı sorusuna karşılık Eide, mülkiyetin çok zor olduğunu belirterek “doğru çözümü bulursanız iyi bir süreçte olacaksınız” ifadesini kullandı.

Toprak konusunun, dönüş oranıyla ilişkilendirilmesi için çaba sarf edilip edilmediği yönündeki bir soru üzerine ise Eide, bu başlıkların ilişkili olduğunu söylemesinin mümkün olduğunu, grubun, günlük olarak toprak ve mülkiyet konusunda çalıştığını, bu sürecin liderler ve müzakereciler tarafından da yapıldığını, kendilerinin ise sorun çıktığı zaman yardımcı olduklarını ifade etti.

Eide, liderlerin kendi önerilerini sunması için şu anda diyaloğa yardımcı olmaya çalıştıklarını söyledi.

Bazı konularda liderlerin yaratıcılığından şaşırdığını, a veya b’de ısrarlı olmak yerine bazı başka boyutlarda  c’yi tercih etiklerini ifade eden Eide, liderlerin alışılmış şeylerin dışında düşünmesinden de etkilendiğini söyledi.

Çözümün finanse edilmesi konusunda ise paranın bulunup bulunulmadığı sorusuna Eide, bağışçıları bulduğunu ancak paranın alınmasından önce ne kadara gereksinim olduğunun bilinmesi, ne kadara gereksinim olduğunun bilinmesi için de kriterler ve çözümün olması gerektiğini ifade etti.

Güvenlik Konseyi’nin daimi beş temsilcisi ile New York’ta görüştüğünü, herksin aynı tarafta olduğunu ve hepsinin yardım etme isteğinin bulunduğunu söyleyen Eide, bu nedenden dolayı yıldızların aynı hizada olduğunu söylediğini belirtti.

Röportaj sırasında, Eide’ye en büyük korkusu da sorulurken Eide, buna “korkan bir insan değilim” şeklinde yanıt verdi.