ENI-KOGAS konsorsiyumunun Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisindeki ruhsatlarına sahip olduğu  2, 3 ve 9’uncu parsellere ilişkin sözleşmesinin iki yıl uzatıldığı haber verildi.

Simerini gazetesi, Rum Bakanlar Kurulu’nun dünkü toplantısında ENI-KOGAS konsorsiyumunun sözde “MEB”deki varlığının 2018 yılına kadar uzatılmasına “yeşil ışık yaktığını” yazdı.

Gazete ENI-KOGAS’ın  2, 3 ve 9’ncu parsellerde sondajlar yapma yönünde taahhütlerde bulunduğunu da kaydetti.

Total şirketinin de 11’inci parselle ilgili sözleşmesinin uzatıldığını hatırlatarak, şimdi dikkatlerin iki şirketin önümüzdeki süre içerisinde ortaya koyacağı deneme sondaj programlarına çevrildiğini belirten gazete, edindiği bilgilere göre, Mısır MEB’inde devasa Zohr yatağının keşfedilmesini sağlayan jeolojik model temelinde ENI’nin 2, 3 ve 9’uncu parsellerde saptadığı yeni hedeflerde araştırma sondajları yapmayı planladığını aktardı.

Total’in ise Zohr tarağının keşfinin ardından ortaya çıkan jeolojik verilere ilişkin yeni yorumlamalara dayanarak, 11’inci parselde olası bir yatağın bulunma ihtimalinin olduğu bir alanda sondaj yapmayı planladığına dair Rum Yönetimi’ne bilgi verdiğini yazan gazete, sondajın 2016 yazında yapılmasının planlandığını; kesin tarihinse şirketteki teknik ve ekonomik sürecin ve Güney Kıbrıs’ta yapılması gereken ayarlamaların tamamlanmasının ardından belli olacağını kaydetti.

Habere göre B akanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin karşısına geçen Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, ENI-KOGAS’ın sondajlarıyla ilgili bir soruya karşılık verdiği yanıtta, önlerinde bir ön plan bulunduğunu ve yaklaşık bir ay önce Bakanlıktan bir heyetin Milano’ya gittiğini belirtti.

Burada bugüne kadar yapılan çalışmanın sunumunun yapıldığını söyleyen Lakkotripis, ENI’de büyük bir gurubun 2,3 ve 9’uncu parsellerin jeolojik modeli üzerinde çalıştığını ve Ocak ayı içerisinde bu yeniden değerlendirmenin ilk sonuçlarını öğrenmeyi umduklarını ifade etti.

Yeni sondajın ne zaman olacağı sorusu üzerine ise Lakkotripis, birkaç ay önce teslim aldıkları ön plana göre sondajın 2017 yılı ortaları olarak tarihlendirildiğini söyledi.

Lakkotripis, bu açıklamayı ihtiyatla yaptığını da vurguladı.

Fileleftheros gazetesi ise manşetten verdiği haberinde, ENI şirketinin geçen Cumartesi günü Güney Kıbrıs-Mısır MEB sınırları yakınında Zohr yatağında ilk teyit sondajına başladığını yazdı.

Teyit sondajının söz konusu yatakta ilk sondajın yapıldığı yerin çok yakınında gerçekleştirilmekte olduğunu kaydeden gazete, bu noktanın Güney Kıbrıs’ın 11’inci parsel sınırına dört deniz mili uzaklıkta olduğuna da dikkat çekti.

HÜKÜMETİN ENERJİ ALANINDAKİ İCRAATLARINA PARTİLERDEN ELEŞTİRİ

Habere göre AKEL’in Avrupa Parlamentosu’ndaki Milletvekili Neoklis Silikiotis, bir yandan ENI-KOGAS’ın sözleşmesinin yenilenmesini selamlarken, diğer yandan Rum Hükümetine eleştirilerde bulundu.

Rum Hükümetinin sözleşmelerin yenilenmesini yeni bir şey ve başarı olarak gösterdiğini ancak sözleşmelerin yenilenmesinin, şirketlerin yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde ilk yapılan sözleşmelerde öngörüldüğünü belirten Silikiotis, bugün sözleşmelerin, şirketler yükümlülüklerini yerine getirmeden yenilendiğine dikkat çekerek, siyasi partilere de bu konuda bilgi verilmediğini söyledi.

Silikiotis, Hükümetin yükümlülükler konusunda daha talepkar olması gerektiğini de vurguladı.

EDEK’in Avrupa Parlamentosu’ndaki Milletvekili Dimitris Papadakis, Hükümetin enerji planlarının kesintisiz bir şekilde sürmesi gerektiği üzerinde durdu.

Türkiye’nin maksatlarının esiri olma mantığının yıkıcı olduğunu ve hidrokarbon alanında yeni keşifler yapma dinamiğini etkisiz hale getirdiğini savunan Papadakis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Barbaros gemisinin bölgeden ayrılması ve görüşmelerin başlanmasına karşılık ENI’nin sondaj cihazının sözde bakımının yapılması için gitmesini kabul ettiğini savundu.

Vatandaşlar İttifakı, Rum Yönetiminin sözde “MEB” içerisinde yeni ruhsatlar verilmesi için üçüncü tur ihaleye çıkılması çağrısında bulunurken, Çevreciler ve Ekologlar Hareketi ise sözde “MEB” içerisindeki doğal zenginliklerin Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorunundaki “uzlaşmaz” tutumunu terk etmeleri için bir teşvik olması gerektiğini öne sürdü.