Kıbrıs sorununda önümüzdeki haziran ayında çözüme varılacağına dair bir izlenim yaratılmaya çalışıldığı, başrolde de BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin olduğu ileri sürüldü.

Fileleftheros gazetesi “Senaryolar Şimdi de Haziran’a Taşınıyor” başlığıyla ilk sayfadan yayımladığı ve iç sayfadan geniş şekilde yer verdiği haberinde, Rum tarafında önümüzdeki mayıs ayında gerçekleştirilecek olan milletvekilliği seçimlerinin ardından, sürece yönelik güçlü bir teşvik olacağından söz edildiğini öne sürdü.

Gazete, müzakere sürecindeki belirtiler böyle bir senaryoyu hiç teyit etmese bile, bu gidişata doğru bir yönelim olduğunu ve baskılar için koşullar hazırlanmakta olduğunu iddia etti.

Gazete bu izlenimin, birçok yabancı hükümet ile AB gibi yabancı kurumlarda zemin kazandığını da ekledi.

Gazete iç sayfadan “Anlaşmayla İlgili Senaryoları Erteliyorlar… Espen Barth Eide Muhataplarına Haziran Ayında Bir Sonuca Varılabileceğini İletiyor” başlığıyla yer verdiği haberinde ise, Kıbrıs sorunuyla ilgili bir anlaşma ve ayrı referandumlara gidilmesi konusunda ilk önce aralık ayından söz edildiğini, sonra bunun 26 Mart olduğunu, şimdi de önümüzdeki haziran ayından bahsedilmekte olduğunu öne sürdü.

Gazete, “Kıbrıs dışındaki çeşitli taraflardan gelen güvenilir bilgilere dayanarak”, Kıbrıs sorununda bir anlaşmaya varılması için, önümüzdeki mayıs ayında Rum tarafında gerçekleştirilecek milletvekilliği seçimlerinin ardından, sürece yönelik güçlü bir teşvik olacağından söz edildiğini yineledi.

Gazete, müzakere sürecindeki senaryoların, böyle bir senaryoyu hiç teyit etmemesine rağmen, büyük ihtimalle BM ve BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide tarafından, bu gidişata doğru bir yönelim olduğunu kaydetti.

Eide’nin yaptığı bütün temaslarda, Kıbrıs sorunundaki anlaşmanın yakın olduğu izlenimi vererek, iyimser bir görüntü ortaya koyduğundan söz edildiğini yazan gazete, bu görüntünün Brüksel’de çok güçlü olduğunu ve Brüksel’in, tedbir amaçlı olarak değil, fakat Kıbrıs sorununda bir anlaşmaya varılmasına bir adım kaldığını düşündüğünden, çözümün ertesi gününe hazırlandığını ileri sürdü.

Gazete, aynı kaynaklara dayanarak, “böyle bir hareketlilik idame ettirilmesinin, (kendilerine) sorumluluk yüklenmesinin bedelini düşünmeleri için, müdahil taraflara yönelik sürekli bir baskı unsuru olarak kullanılması amacıyla, kasten yapıldığını” da öne sürdü.

Türk tarafının hali hazırda çeşitli hareketlerle, gecikmenin sorumluluğuna Rum tarafının sahip olduğunu göstermeye çalıştığını iddia eden gazete, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, kısa zaman önce KKTC’deki siyasi partileri bilgilendirmesi sırasında “şu an özlü müzakere olamayacağını çünkü Güney Kıbrıs’ta seçimleri düşündüklerini söylemesinin tesadüf olmadığı” yorumunu yaptı.

Gazete, Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirilecek olan milletvekilliği seçimlerine bağlı gecikme konusuna Eide’nin de değindiğini ve Eide’nin “şu an sürecin ilerlemesi için çok fazla görüşme yapılamayacağını, çünkü Rumların seçim öncesi propaganda dönemine girdiklerini söylediğini” iletti.

Öte yandan, görüşmelerin gerek müzakereciler, gerek liderler tarafından sürdürüldüğünü de yazan gazete, yine “bilgi edinmiş kaynaklara” dayanarak, perde gerisinden hareket eden çevrelerin, bölgedeki gelişmelerin 2016 yılı içerisinde çözüm bulunmasından yana olduğu konusunda ısrarcı olduklarını, öte yandan bu çevrelerin “son fırsat” senaryosuna vurgu yapılarak, baskı çemberinin daraltılması gerektiğini düşündüklerini kaydetti.

Gazete, yine “elindeki bilgilere” dayanarak, BM, AB ve diğer unsurlara, henüz ele alınmamış birçok önemli konu olduğu belirtildiğinde, bunların ise, bu konuların bir-iki hareketle halledileceğini söyleyerek, mülkiyeti anahtar konu olarak nitelendirdiklerine dikkati çekti.

Gazete, uluslararası örgütün, güvenlik konusunda problem olmayacağını düşündüğünü ve geçici nitelikte dahi olsa, bir garanti biçimi muhafaza edilmesinin, anlaşmazlıkları aşacak bir formül teşkil edebileceğini düşündüğünü de iletti.

Gazete, Türk Ordusunun adadan altı 6 ayda tamamen çekilebileceğinin hesaplandığını, ancak Türk tarafının askeri varlığın olmamasına dair bir senaryoyu tartışmadığının görüldüğünü, aynı zamanda garantilerin kaldırılmasını da kabul etmediğini ifade etti.

“OLDU-BİTTİLERİN UYGULANMASI PLANLAMALARI”

Gazete, bu ara başlıkla yayımladığı haberinde ise, Güzelyurt ve KKTC’deki diğer bölgelerin kalkındırılması programının Türkiye’den gelen paralar ve direktiflerle yapıldığını da iddia ederek, bu hareketin ilk önce toprak konusunu ilgilendirdiğinin görüldüğünü, ancak tazminat konusuyla da bağlantılı olduğunu ileri sürdü.

Elde ettiği bilgilere dayanarak, Güzelyurt konusundaki çabanın, müzakerelerde Güzelyurt’un iadesini önemli derecede zora sokmak için, bu konuda yeni oldu-bittiler yaratılması olduğunu iddia eden gazete, toprakla ilgili kriterler görüşülmeye dahi başlamadan çok uzun süre önce, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e, Türk tarafı için Güzelyurt’un iadesi gibi bir konunun söz konusu olmadığını söylediğini yazdı.

Gazete, bu ifadenin Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in sert tepkisine neden olduğunu da ekledi.

“TÜRK TARAFI AZAR AZAR B PLANINI UYGULUYOR”

Gazete, bu ara başlıkla yayımladığı haberinde ise, Kıbrıs sorunundaki müzakerelerin bir sonuca varması konusunda BM tarafından ileriye götürülmekte olan senaryoların, Türk tarafını, KKTC’nin düzeyinin yükseltilmesiyle ilgili planlamalarını ileriye götürmeyi sürdürme konusunda, hiç engellemediğini de iddialarına ekledi.

Elde ettiği bilgilere dayanarak, Ankara’nın çeşitli hareket ve eylemler, aynı zamanda KKTC liderliğiyle de işbirliği içerisinde, bir B planı hazırlamakta olduğunu ileri süren gazete, bu planın önceden var olduğunu ve bunun müzakere sürecine paralel olarak küçük adımlarla uygulanmakta olduğunu iddialarına ekledi.

Türk tarafının kamuoyu önünde “KKTC’nin çözümle veya çözüm olmadan devam edeceğine” işaret etmekte olduğunu kaydeden gazete, Türk tarafının buna paralel olarak “son fırsatın” altını da çizmekte olduğunu belirtti.

Gazete, Türk tarafının perde gerisinde, Kıbrıs sorununun referandumlar aracılığıyla çözüleceğini ya da mevcut durumun, Kıbrıslı Rumların anlaşmayı reddetmesi veya sürecin sona kadar ilerlememesi durumunda, uluslar arası toplum tarafından çözüm olarak kabul edileceğine işaret etmekte olduğunu da ileri sürdü.

“KIBRIS SORUNUNDA BİR İLERİ İKİ GERİ”

Kathimerini gazetesi ise yukarıdaki başlıkla yayımladığı haberinde, “elde ettiği bilgilere dayanarak”, “geçtiğimiz kasım ayı ve kasım ayından bu yana, özellikle Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından, Kıbrıs müzakerelerindeki limitlerin tüketildiğini” iddia etti.

Gazete yukarıdaki başlıkla yayımladığı haberinde, Rum müzakere heyeti/grubundan çevrelerin, “Akıncı’nın neyi müzakere edebileceğiyle ilgili limitlerini madem ki tüketti, kaçınılmaz olarak, sürecin hızının da yavaşladığını düşündüklerini” iletti.

Gazete, buna ek olarak, “hali hazırda üzerinde hem fikir olunan ya da daha az öneme sahip olarak nitelendirilen konularda bile gerilemeler kayda geçirildiğini” iddia etti.

Çözüm durumundaki asgari ücretle ilgili konularda dahi farklı görüşler bulunduğunu iddia eden gazete, Türk tarafının farklı bir asgari ücret olması konusunda ısrarcı olduğunun görüldüğünü, buna paralel olarak, herhangi bir kişinin eşitsizlik veya ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle mahkemeye başvurmasının mümkün olduğunu anlamadığını öne sürdü.

Gazete, üzerinde anlaşma sağlanan noktaların “temel özgürlükler, nüfus dengesi, merkezi devletin yetkileri, AB ve ekonomi” olduğunu, üzerinde anlaşmazlık bulunan konuların ise “toprak, güvenlik ve yönetim” olduğunu ekledi.

Gazete “Seçimler ve Brüksel” ara başlığının altında ise, Kıbrıs Türk liderliğinin Güney Kıbrıs’ta önümüzdeki mayıs ayında gerçekleştirilecek olan seçimleri algılama şekli konusunda fikir sahibi olan “yetkili kaynaklardan elde ettiği bilgilerin” ise, Kıbrıs Türk tarafının, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, özlü müzakere sürecinin ivmesini seçimlerden sonra sürdürmeyi ve muhafaza etmeyi istemesinin ana sebebinin, DİSİ ile AKEL’in, çözüm karşıtı görünen partilerin aksine, oranlarını artıracaklarını düşünmesinden kaynaklandığını belirtti.

Gazete “yine aynı bilgilere dayanarak”, “Kıbrıs Türk tarafının, durum şu an olgunlaşmış ve nihai düzenlemeler yapılmasına ve/veya liderlerin Kıbrıs dışında görüşme yapmasına uygun iken, durumların önümüzdeki haziran ayında Brüksel’deki Ortaklık Konseyine takılabileceğinden korktuğunu; Türkiye’nin burada AB başlıklarının açılması konusunda ısrar edeceğini, bunun da ilave sorunlar yaşanmasına neden olacağını” ekledi.

Mahi gazetesi ise “Annan Planını Canlandırıyorlar… Türkler Oldu-Bittiler Yaratmaya Çalışıyorlar” başlığıyla manşete çektiği haberinde, KKTC’nin Ankara ile tam eşgüdüm içerisinde, Annan Planı zamanında olduğu gibi, müzakere pozisyonunu güçlendirecek oldu-bittiler yaratmaya çalıştığını iddia etti.

Gazete “İşgal Rejimi Ankara’nın Direktifleriyle 2004 Öncesi Taktikler Uyguluyor… Annan’ı Diriltiyorlar” başlıklı iç sayfa haberinde ise, Güzelyurt bölgesinde son zamanlarda gözlemlenen inşaat faaliyetleri ile özellikle kalkınma projeleriyle ilgili beyanatlara eşlik eden açıklamaların, doğrudan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifleriyle bağlantılı olduğunu da iddia etti.

“Başkanın Niyetleri” ara başlığını da kullanan gazete, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in niyetlerinin iki paralel aşamada hareket etmekte olduğunu yazdı.

Anastasiadis’in ilk olarak ve Güzelyurt meselesinin esasına ilişkin olarak, Güzelyurt konusunu bir sonraki görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın gündemine getireceğini açıkladığını kaydeden gazete, Rum hükümet kaynaklarına dayanarak, “Anastasiadis’in muhatabına (Akıncı’ya) bütün tonlarda, Güzelyurt’un iadesini öngörmeyen hiçbir planın Rum toplumundan geçmesi olasılığı olmadığını açık ve net bir şekilde ileteceğini” aktardı.

Gazete, Anastasiadis’in ikinci olarak ise, açıklanan kalkınma faaliyetleri ve bunlara eşlik eden açıklamaların, müzakere masasında ilerleme yaşanması çabasını ayrıca zorlaştırdığını ileteceğini de belirtti.

Gazete “yine edindiği bilgilere dayanarak”, Anastasiadis’in “mülkiyette net bir görüntü yakalanabilmesi için, ilk önce toprak ve hangi bölgelerin iade edileceği konusunda mutabakata varılması gerektiğini bir kez daha netleştireceğini” de ekledi.