Türkiye’nin, Rum yönetiminin tek yanlı Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan ettiği deniz bölgesinde İtalyan ENI şirketi tarafından 3’üncü parselde sondaj yapılmasını engellemesi üzerine, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’un yaptığı açıklama Rum siyasi partileri arasında memnuniyet yarattı.
Tusk; AB üyesi ülkelerin, Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile dayanışma içerisinde olduklarını açıklayarak, 26 Mart’ta Bulgaristan’ın Varna kentinde düzenlenecek Türkiye-AB zirvesinin yapılıp yapılmayacağına 22-23 Mart’taki AB Zirvesi’nde karar vereceklerini söylemişti.

Fileleftheros, Rum siyasi partilerin memnuniyet açıklamalarını, “Türkler Şantaj Gördü… Siyasi Partilerden Donald Tusk’un Ankara’ya Sert Açıklamasından Memnuiyet” başlığıyla aktardı.

Habere göre AKEL, Tusk’un açıklamasını; “sınırlı” buldu ancak yine de “doğru yönde olduğunu” belirtti. AKEL, Önceliğin; gerilimin düşürülmesi, Rum yönetiminin enerji programına devam etmesi ve diyaloğun (Kıbrıs sorunu) yeniden başlaması ön şartlarının oluşturulması olmaya devam ettiği görüşünü ortaya koydu.

AKEL, “taksim duvarını yükseltecek önlemler dayatılması maksadıyla ucuz söylemler ve yaratılan ortam zararlıdır, bunlara son verilmelidir” uyarısında bulundu ve Anastasiadis hükümetini, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine karşı zamanında ve önleyici şekilde hareket etmemekle suçladı.

DİKO, gayrı resmî Avrupa Konseyi toplantısından çıkan karardan memnuniyet duyduğunu belirterek; bunun, DİKO’nun ilk andan beridir dile getirdiği “Türkiye’nin karşısında yalnız Kıbrıs Cumhuriyeti’ni değil, top yükün Avrupa Birliği’ni bulması gerektiği” tezini yansıttığını belirtti.  Herkesi “rehavete düşmemeye” çağıran DİKO, “Türkiye’ye gerçek bir siyasi bedel yaratma çabasını özellikle Avrupa Birliği içerisinde devam ettirmek gerekir” dedi.

EDEK, AB’den gelen açıklamanın, “Yunanistan ile Güney Kıbrıs’ın AB içerisindeki eylemlerini koordine ettikleri sürece, Türkiye’nin gerek Ege’de gerek Doğu Akdeniz’deki meydan okumalarını önlemeyi başarabileceklerini de teyit eden doğru yönde bir adım olduğunu” savundu.  EDEK, “bu adım havada kalmamalı, daha çok koordineli, yükseltilmiş ve tırmandırılmış eylemlerle Türkiye’ye, meydan okumalarının görmezden gelinmeyeceğinin açıkça anlatılması gerektiğini” de öne sürdü.

Dayanışma Hareketi, Avrupa Konseyi kararının, “meşru haklar talep edildiğinde, başarılabileceğini gösterdiği” görüşünü ortaya koyduğu açıklamasında, “Gereken, işgalci ile uzlaşıp onu daha da cesaretlendirmek değil ilkelerde ısrar ve sebattır. Bu karar, yolun sonu olmadığını, öyle addedilmemesi ve devam edilmesi gerektiğini göstermiştir” ifadelerine yer verdi. 

Ekologlar, Tusk’un açıklamasının, “büyük ölçüdeki gecikmenin ardından Avrupa liderliğinin, üye devletlere karşı kabul edilemez eylemler konusunda açık konuşmak niyetinde olduğunu gösterdiği” görüşünü ortaya koydu. Ekologlar, “AB’nin bundan sonraki her adımının başlangıç noktası, Avrupa ülkelerinin egemenliklerine saygı olmalıdır” ifadesine yer verdi.

Haravgi haberi; “Öncelik Gerilimin Düşürülmesi” başlığıyla manşete çekti. 

ANASTASİADİS’İN İKİ HEDEFİ

Atlihia; “Çözüme Enerji Vermek İstiyor… Lefkoşa Nasıl Hareket Edecek ve ‘27’lerin Açıklamasını Nasıl Değerlendirmeyi Hedefliyor” başlıklı manşet haberinde, Rum yönetiminin, Avrupa Konseyi’nden yapılan açıklamayı, “Türkiye’ye ilave bedel yaratmak için ortamı kızıştırarak harcamak istemediğini” yazdı.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in iki hedefi olduğunu yazan gazeteye göre birincisi, olguların 3’üncü parselde aldığı şekilden bağımsız olarak enerji programının devam etmesi için Doğu Akdeniz’deki durumun tamamen normale dönmesi, diğeri de “27”lerin açıklamasının Kıbrıs Türk siyasi liderliği için “doğal gaz konusunun çözümünün Kıbrıs sorununun çözümünden geçtiği konusunda uyarı” olması.

Gazete, Anastasiadis’in Avrupa Konseyi’nin açıklamasının Kıbrıs Türk liderliğinin, “önce doğal gaz, sonra çözüm yolunun hiçbir yere varmayacağını ve ortak olması gereken Kıbrıs sorununun çözümü hedefinden uzaklaştırdığını anlamasına yardımcı olması” beklentisinde olduğunu da haberine ekledi.