RMMO Deniz Yarbayı Kostas Fitiris “hiçbir devlet, başka bir devletin çıkarı ve güvenliği için savaşmaz.  Bu nedenle Milli Muhafız Ordusu  her zaman hazırlık durumunda olmalı. Çatışmaya girmek zorunda kalırsak, Helenizm bunu tek başına ama tek vücut göğüslemeli” dedi.

Bu sözler RMMO’daki 36 yıllık görevinin ardından önümüzdeki aylarda emekliye çıkacak, 4 yıldır Rum Savunma Bakanlığı Kurmay başkanlığı görevinde bulunan, güvenlik ve ulusal çıkarlar ile ilgili çok hassas konularla ilgilenen Yarbay Fitiris’e ait. 

“KAĞIT ÜZERİNDE KALMADI, OPERASYONEL ALANDA UYGULAMAYA GEÇTİ”

Kostas Fitiris, Fileleftheros’a verdiği özel söyleşide, Rum Yönetimi’nin Yunanistan’la birlikte İsrail ve Mısır’la yaptığı, Lübnan ile de ileri götürdüğü üçlü ittifak anlaşmalarına ve İsrail, Mısır, Lübnan ve Ürdün ile yaptığı savunma işbirliği anlaşmalarına işaret ederek, bunların kağıt üzerinde kalmadığını, operasyonel alanda taktik tatbikatlar ve eğitimlerle uygulamaya geçtiğini söyledi.

Fitiris, Güney Kıbrıs’ın yüksek kalitede hizmet, tesis,  gözlem ve denetim sistemleriyle eğitimli insan dinamiği olanaklarına sahip olduğunu söyledi. Fitiris, “Milli Muhafız Ordusu’nun ve diğer gerekli birimlerin olanaklarının gelişmesi,  Türk tehdidine karşı dolaylı ancak etkin direniş ana ayağıdır. Savunma kabiliyeti ve Milli Muhafız Ordusu’nun operasyonel imkanları aynı öneme sahiptir” dedi.

“ÇATIŞMAYA GİRMEK ZORUNDA KALIRSAK….”

 “Dost ülkelerle savunma anlaşmaları ve ortak tatbikatların devlet olarak kabiliyetlerini güçlendirdiği ve ortak menfaatin geliştirilmesindeki bağlayıcı halka olduğu” kanaatini ortaya koyan Kostas Fitiris şunları vurguladı:

“Ancak gerçekçi olmalıyız. Hiçbir ülke, yaşamsal çıkarlarını büyük ölçüde etkilemedikçe,  sadece başka bir devletin çıkar ve güvenliği için savaşmak istemez. Bu nedenle Milli Muhafız Ordusu, bu nahoş durumun bilinciyle her zaman hazır durumda olmalıdır. Çatışmaya girmemiz gerekirse Helenizm bunu tek başına ama tek vücut göğüslemeli.”

“EASTMED VE EUROASIACONNECTOR”

Fittis, Türkiye’nin hedefinin, “Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının bir bölümünü, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın aleyhine, denetlemek ve ele almak” olduğu iddiasında bulunarak, şöyle devam etti:

“Münhasır Ekonomik Bölgemizdeki program, yalnız Kıbrıs ve AB için değil, Orta Doğu için de büyük öneme sahip olması nedeniyle Doğu Akdeniz bölgesindeki jeopolitik durumu da etkileyen stratejik bir hedeftir. Ortadoğu ve Avrupa’yı  bağlayan ve Kıbrıs, AB, İsrail ve diğer ülkelerin de katıldığı EastMed boru hattı ve Euroasiaconnector  katılan bütün ortakların hayati çıkarlarını bağlıyor. Türk stratejik isteğine karşı milli çıkarlarımızı güvenceye almak için buna yatırım yapmalıyız.”