Rum yönetiminin, Türkiye’nin güvenlik ve garantileri görüşmeye hazır olduğunu açıklaması üzerine, “Kıbrıs-Yunanistan ve Türkiye arasında yeni bir üçlü ittifak anlaşmasını görüşme niyetini ilettiği haber verildi.

Haftalık Kathimerini haberi; “Yeni Üçlü İttifak Anlaşması Tezgahta” başlığıyla aktardı.

Habere göre, Rum yönetiminin önerdiği bu yeni üçlü ittifak anlaşması, Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbrıs’ın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik her saldırıyı göğüslenme görevi veren ve bu maksatla Ada’da askeri kontenjan bulundurmasını öngören Kıbrıs Cumhuriyeti ile üç ana vatan arasındaki mevcut İttifak Anlaşmaları’nı tasfiye edecek.

Önerilen anlaşma, taraf olan üç devlete eşit yaklaşacak.  Ada’da, üçünün de (Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan) katılacağı bir askeri karargah kurulabilecek, ancak Türk ve Yunan askeri varlığı olmayacak.

Gazete, bu yaklaşımın, Rum tarafının müzakere masasındaki; Türk askerinin çözümle birlikte Ada’dan çekilmesi teziyle uyumlu olduğuna işaret etti ve Rum yönetiminin, Türkiye’nin bu yeni üçlü ittifak anlaşmasını kabul etmesi halinde Atina ile birlikte şekillendirmekte olduğu güvenlik formülünün kabul edilmesini kolaylaştıracağına inandığını yazdı.

AKINCI’NIN TAM YETKİLİ OLMASI GÜNEY’İ “ENDİŞELENDİRDİ”

Gazete diplomatik kaynakların “yeni üçlü ittifak anlaşmasına benzer önerilerin her halükarda Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili niyet testi olacağı” görüşünde olduğuna işaret etti.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun İstanbul dönüşü açıkladığı üzere, Ankara’nın; güvenlik, garantiler ve askerin çekilmesi hariç diğer bütün konularda karar yetkisini Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya bıraktığı bilgisinin Rum yönetimini endişelendirdiğini de yazan gazete özetle şunları ekledi:

“Yetkili bir kaynak, Türkiye’nin bu yaklaşımını değerlendirirken; ‘Acaba, nüfus oranına Sayın Akıncı mı karar verecek? Kıbrıs Türk devletinin nihai nüfusunun, yurtdışındaki 35 bin Kıbrıslı Türk de dahil 220 bini geçmeyeceği anlaşmasını Sayın Akıncı tek başına mı uygulayacak? Yoksa acaba sahte devletin Türkiye’ye olan 16 milyar borcunu silme kararını Akıncı mı verecek? Elbette bu meselelerdeki kararlar Türkiye’ye de gönderilir.”

FORMÜL YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI KOCAS’A AİT

Politis, “Üçlü Güvenlik Mi?... Kıbrıs-Yunanistan-Türkiye İttifak… Kocas Formülü” başlıklı manşet haberinde; Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasında yeni bir ittifak anlaşması yapılması formülünün Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas’a ait olduğunu yazdı.

Habere göre Kocas, Türk ve İngiliz mevkidaşlarına ilettiği bu formül hakkında perşembe günü de Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e bilgi verdi.

Yeni ittifak anlaşması kapsamında Kıbrıs’ta kurulması önerilen üçlü (Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs) askeri karargahın güvenlik konularını koordinasyon merkezi olarak işleyeceğini, komşu ülkeler, Avrupa ülkeleri ve diğer ülkelerle ve hatta NATO gibi askeri örgütlerle işbirliğinin göz ardı edilmediğini yazan gazete, Türkiye’nin böyle bir ihtimale şimdilik olumsuz yaklaşmadığını ekledi.

ANASTASİADİS “RUMLARIN ÇIKARINA PRATİK ADIMLAR” İSTİYOR

Fileleftheros’a göre, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis muhataplarına, “Kıbrıslı Türkler yönetime katılacak, bunun karşılığında Kıbrıslı Rumların çıkarına pratik adımlar atılmalı” diyerek, 20 bin Türk askerinin anlaşmanın ilk günü, geriye kalanının da uzlaşılacak kısa bir süre içerisinde Ada’dan çekilmesini, kapalı Maraş’ın ve ara bölgenin Rum tarafına verilmesini istedi.

Gazete manşetten; “Çözüme Teşvik İsteniyor… Başkan Anlaşmanın İlk Günü 20 Bin Türk Askerinin Çekilmesini İstiyor” başlığıyla aktardığı haberinde, Anastasiadis’in “güven inşa edilmesi ve çözüm teşviki yaratılması için” bu talebi Davos’ta görüştüğü BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a ve diğer muhataplarına ilettiğini yazdı.

RUM TARAFI “ÇÖZÜMÜN EŞİĞİNDE OLUNMADIĞINI GÖSTERMEYE ÇALIŞIYOR”

Anastasiadis ve diğer Rum yetkililerin Kıbrıs sorunuyla ilgili temaslarında, devam etmekte olan müzakerelerin “gerçek görüntüsünü” ortaya koymaya çalıştığını savunan gazete, özetle şöyle devam etti:

“Esasen, Kıbrıs sorununun çözümün eşiğinde olduğu ortamının devam ettirilemeyeceği mesajı verilmeye çalışılıyor. Temaslarında göstermeye çalıştığı görüntü, Lefkoşa’nın niyetini ve prosedürün ilerlemesi için şartlarını da ortaya koyuyor, şöyle ki;

1-Kıbrıs sorununun ana konu ve yönleri görüşülmedi, masaya konulanlarda da uzlaşma sağlanmadı. Yani, havada kalan birçok konu var. Bu meselelerin toplu görüşülmesi gerek. Lefkoşa, müzakerelerin tamamlanması için daha gidilmesi gereken çok yol olduğunu vurgulamak için, anlaşmadan önce göğüslenmesi gereken ve göğüslenmesi zaman isteyen birkaç meseleye değiniyor. Bunlar arasında, merkezi hükümetin ve oluşturucu devletçiklerin anayasaları, uluslararası anlaşmalar listesi, v.b. yer alıyor.

2-Anlaşmada boşluklar ve belirsizlikler olmaması ve ertesi günün bütün meselelerinin netleştirilmesi gerektiğinde ısrar ediyor. Geçmişte var olan “yapıcı belirsizliklerden” kaçınılması gereğinin altını çiziyor.

3-Ertesi günü Kıbrıslı Türklerin yönetime katılacaklarına dikkat çekerek, Kıbrıslı Rumların da faydalanacağı pratik adımlar olması gerektiğine işaret ediyor. Bunun için ilk günden kapalı Maraş’ın, ara bölgenin iadesini ve 20 bin Türk askerinin çekilmesini istiyor.

4-Çözümün ekonomik bedeliyle ilgili adımlar olması gerektiğine de dikkat çekiyor. Gerek mülkiyette verilecek tazminatlar gerek (federasyona) dönüşecek devletin altyapılarıyla ilgili olacak bu adımların anlaşmadan önce netleştirilmesi gerekiyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın incelemelere başladığına, ancak bunların tamamlanmasının aylar süreceğine dikkat çekiliyor.

Bu mesajlar, özellikle de müzakerelerdeki gerçek görüntünün baş muhatabı BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’dir ve Eide, son zamanlarda kamuoyu önündeki söylemini değiştirdi. Oysa Eide tarafından bilgilendirilen Brüksel, Kıbrıs sorununu neredeyse çözülmüş görüyor.”