AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, çözümün ekonomik açıdan desteklenmesi için hangi kaynakların nasıl bulunacağını tartışmak için henüz erken olduğunu ancak adaya, çözümden sonra en çok ekonomik destek vermesi gereken ülkenin Türkiye olduğunu ileri sürdü.

Simerini “Çeyizi Türkiye Versin... AKEL, Ankara’yı İstila ve İşgalin Ekonomik Maliyetini Üstlenmeye Çağırdı” başlıklı haberinde, Kiprianu’nun dün bir ziyareti sırasında gazetecilerin, çözümün ekonomik finansmanıyla ilgili sorularına verdiği cevapları aktardı.

Habere göre, Kıbrıs sorununun çözümünden sonra Türkiye’nin ekonomik katkısı sorulan Kiprianu, “Bu çabada en büyük katkıyı koyması gereken, istila ve süregelen işgaliyle sorunu yaratan Türkiye’dir ancak herhangi bir şey söylememiz için henüz erken” dedi.

Kiprianu, “Zannederim şu anda nasıl, hangi kaynaklar bulunacağını hatta ne kadar kaynak bulunacağını kimse tahmin edemez. Bekleyip meselelerin nasıl gelişeceğini görelim. O zaman çok daha büyük ölçekte yorum yapabilecek durumda olacağız” ifadesini kullandı.

“KIBRIS CUMHURİYTETİ’NİN BÖYLE BİR MALİYETİ ÜSTLENME OLANAĞI YOKTUR”

Andros Kiprianu, Rum Yönetimi’nin IMF ve Avrupa Yatırım Fonu’ndan kredi alma ihtimali sorulduğunda ise, “Kıbrıs Cumhuriyeti, son yıllardaki gibi bir (ekonomik) çözümü daha kaldıramaz. Acele etmeyelim, bekleyip olguların nasıl gelişeceğini görelim. Bütün bu konuları tartışacak zamanımız olacak” ifadesini kullandı.

New York’ta yürütülen çözüm sonrası dönemin finanse edilmesine ilişkin kulisler de sorulan Kiprianu, “Bu konuda hiçbir şeye karar verilmedi ve devletin, çok büyük olacak bu bedeli karşılayacağını söylemek için de daha çok erken” dedi. AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, “Devletin böyle bir maliyeti üstlenme olanağı yoktur, aksine çaba, başka yerden bazı kaynaklar bulunmasıdır” vurgusunu yaptı.

“HDP’NİN KIRBIS SORUNUYLA İLGİLİ TEZLERİ RUM TARAFININKİLERE ÇOK YAKIN”

Andros Kiprianu, Türkiye’de 1 Kasım’da yapılacak seçimlerle ilgili görüşü sorulduğunda, iktidarda kim olacağının önemli olduğunu ve Kıbrıs sorunu açısından katalizör olup olmayacağının seçim sonuçlarına bağlı olacağını söyledi.

Kiprianu, HDP’ye işaret ederek şunları söyledi:

“Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili tezleri Kıbrıs Rum tarafınınkilere çok yakındır. Tayyip Erdoğan’ın partisinde farklı yaklaşımlar var ve Sayın Ahmet Davutoğlu ve Ahmet Çavuşoğlu, Türkiye’de farklı bir şey olabileceğine dair umut veren tezler ortaya koydu. Önemli olan çıkacak sonuç ve hükümetin hangi güçlerden oluşacağıdır. Zannederim bütün bunlar daha sonra, Kıbrıs müzakerelerinin gelişimini bir dereceye kadar etkileyecek.”

“2004’TEKİ BAĞIŞÇILAR TOPLANTISINDAN YARIM MİLYAR VAADİ ÇIKMIŞTI”

EDEK çözümün ekonomik yönüyle ilgili açıklamasında, Anastasiadis hükümetinin, çabalarını desteklemek ve ekonomik açıdan tehlikeli maddeleri kabul etme hatasından kaçmak için kullanacağı herhangi bir ekonomik inceleme yapmadan ilerlemekte olduğuna işaret etti.

EDEK, Anastasiadis hükümetinin, yurtdışından ekonomik bağışçı arama varsayımları konusunda da 2004 referandumu öncesinde Londra’da düzenlenen bağışçılar toplantısında, çözümün maliyeti 14,5 milyar Kıbrıs Lirası (KL) olmasına rağmen yarım milyar KL’lık yardım vaadi verildiğini hatırlattı. Eleştiri oklarını Eide’ye de çeviren EDEK “IMF Başkanı Christine Lagarde ile yaptığı görüşme çok tehlikeliydi” vurgusunu yaptı.

“FİNANSMANIN TÜRKİYE’DEN GELMESİ MÜLKİYET AÇISINDAN ÇOK TEHLİKELİ”

Ekologlar ve Çevreciler Hareketi ise çözüm finansmanının Türkiye’den gelmesini mülkiyet açısından çok tehlikeli bulduğuna vurgu yaptığı açıklamasında “Çözümün ekonomik yönünün müzakere masasına konulması, çözümün sürdürülebilirliği açısından önemli unsur olacağından, doğru bir harekettir. Çözümün uygulanmasının ekonomik olguları (tazminatlar, nüfusun yer değiştirmesi, v.b.)  ve federal devletin işleyişi (3 meclis, 3 kamu hizmetleri v.b.)çözüm modelinin sürdürülebilir olmadığını gösterebilir” ifadelerini kullandı.

Haravgi haberi “Çözüme Ekonomik Destek Tartışmaları İçin Erken” başlığı altında özetledi.