Rum yönetiminin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri konusunu 26 Mart’ta Varna’da yapılacak Türkiye-AB zirvesine götürmeye ve 22-23 Mart’taki AB Zirvesi’nden Türkiye’ye, sözde “Rum MEB’i içerisindeki meydan okumalarına son vermesi telkininde” bulunulacak güçlü bir karar çıkarmaya çalıştığı haber verildi.

Fileleftheros, “AB Kararları Vasıtasıyla… Lefkoşa Çifte Tablo İle-Türk Meydan Okumalarının Durması ve Varna’da Görüşülmesi” başlıklı haberinde, Rum yönetiminin 22-23 Mart Brüksel zirvesinden 28’lerin oy birliğiyle tutum belirlemesinin, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’un TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne koyabilmesi için meseleyi Varna Zirvesi’ne taşımasına vasıta olacağına inandığını yazdı.

Habere göre bugünkü Genel İşler Konseyi öncesinde yukarıda anlatılan çifte yön üzerine odaklanan Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, dünkü Dış İlişkiler Konseyi toplantısı sırasında sözde “Rum MEB’inin Avrupa boyutu” üzerinde durdu. Hristodulidis, Avrupalı denklerine harita da dağıtarak parsellerin 6’sının Avrupalı şirketlere verildiğinin altını çizdi.  

Hristodulidis “Kıbrıs MEB’i Avrupa’nın da MEB’idir’ diyerek Rum yönetiminin enerji planlamalarının, AB’nin enerji politikasının kopmaz parçası olduğunu” savundu. 

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki eylemlerinin aday ülke olarak Güney Kıbrıs da dahil AB üyesi bütün ülkelerle iyi komşuluk ve ilişkilerini normalleştirme yükümlülüklere “aykırı olduğunu” da iddia eden Hristodulidis, muhataplarına şunları söyledi: 

“Türk eylemleri ışığı altında, ilk aşamada, AB’nin üye devletlerin egemenlik haklarının, Birliğin çıkar ve politikalarının ve uluslararası hukukun savunulması konusunda etkin ve açık desteğini bekliyoruz.” 
Gazete edindiği bilgilere dayanarak Rum yönetiminin tezlerinin Avrupalı ortakları arasında anlayış bulmaya ve artık şu üç eksende hareket etmesi beklenen söylem üzerinde durulmaya başlandığını yazdı: 

“1- Tartışılmakta olan zirve kararlarında 28 üye ülkenin yeni gerilimlerden ciddi endişe belirtmesi, 2- Türkiye’ye itidal gösterme ve Kıbrıs’ın kara sularındaki egemenliğine ve MEB’deki egemenlik haklarına saygı göstermesinin telkin edilmesi ve 3- AB’nin üyelik prosedürünün zaruri bileşeni olan, bütün üye ülkeleri tanıma yükümlülüğüne özel atıfla 21 Eylül 2005 tarihli karşı beyanının hatırlatılması bekleniyor.”

Alithia haberi, “Brüksel ve Varna’da Çifte Savaş… Avrupalılar Kıbrıs MEB’indeki Türk Meydan Okumaları Konusunda Sorumluluklarıyla Karşı Karşıya” başlığıyla verdi ve Rum yönetiminin hedefinin, Avrupa Konseyi sonuç bildirgesine Türkiye’yi “kınayan açık ve net bir ifade eklenmesini ve meselenin, Kıbrıs sorunundaki gelişmelere hiçbir şekilde bağlanmadan Erdoğan’ın önüne konulması olduğunu” vurguladı.

Habere göre Rum Sözcü Prodromos Prodromu, 22-23 Mart Avrupa Konseyi toplantısı vesilesiyle dün yaptığı açıklamada “Varna Zirvesi’nin yapılmasının kesin olduğunu 27 üye ülke liderinin (Güney Kıbrıs hariç) toplantıya, zirvenin olup olmayacağına karar vermek için oturacağı izlenimi vermekle kötü ettiğini” söyledi. 

“Varna Zirvesi yapılacak çünkü Türkiye’nin AB ile ilişkileri dondu ve başka bir uzlaşı çerçevesi bulunması gerek, zirvenin maksadı budur” diyen Prodromu “Bizim açımızdan, Türkiye’ye birinci elden bazı şartlar koşulması için iyi bir fırsattır, bunca zamandır bunun için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Politis haberi “Kıbrıs Tezlerinin İleri Götürülmesi İçin Yoğun Çalışmalar... Varna Zirvesi Öncesinde Bugün Zirve Toplantısı Sonuç Bildirgesinin Taslağı Şekilleniyor” başlığı altında özetledi.