Hristodulidis’in, bugün Kathimerini gazetesinde yer alan söyleşisinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Dünya Ekonomik Forumu’nun gerçekleştirildiği Davos’taki görüşmeleriyle ilgili açıklamalarda bulunduğu haber verildi.

Anastasiadis’in Dünya Ekonomik Forumu’na müzakerelerdeki durumu ilettiğini ve geçmişte yapılan hatalardan kaçınılması gerektiğini izah ettiğini söyleyen Hristodulidis, Anastasiadis’in Davos’taki muhataplarına, referanduma yalnızca boşluk ve belirsizlikler içermeyen bütünlüklü bir çözümün gidecek olduğunun, açıkça iletildiğini de dile getirdi.

Rum tarafında gerçekleştirilecek olan milletvekilliği seçimlerden önce bir anlaşmaya varılabileceğini düşünmediğini vurgulayan Rum sözcü, “Türkiye’nin temennilerde bulunmaktan uygulamaya geçmesi gerektiğini” ve bu görüşü başka devletlerin de paylaşmakta olduğunu savundu.

Gazeteye göre Hristodulidis, Anastasiadis’in Davos’ta ENI ve TOTAL şirketlerinin başkanları ile yaptığı görüşmeler ve bu şirketlerin Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)” içerisinde daha fazla faaliyette bulunmakla ilgilenmelerinin, aynı zamanda ABD’nin Rum kesiminin enerji planlamalarına yönelik desteğinin, Davos temaslarının olumlu unsurlarından olduğuna da işaret etti.

Gazeteye göre Hristodulidis, Kıbrıs halkının önünde konulacak olan olası bir anlaşmanın, tam anlamıyla bütünlüklü olması gerektiğini de dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri Ban ile ilk kez ortak görüşme yapmasının, Ban’ın Kıbrıs sorununa doğrudan müdahalesi anlamına gelip gelmediği sorusuna karşılık ile Hristodulidis, bu görüşmenin, böyle bir yoruma neden olacağını düşünmediğini söyledi.

Öte yandan, diyalogun BM himayesinde gerçekleştirilmekte olduğunun unutulmaması gerektiğini ifade eden Rum sözcü, bu hususta yeni olan unsurun, BM Genel Sekreteri’nin müzakerelerdeki bütünlüklü durum ile ilgili olarak ilk elden oldukça somut bir şekilde bilgilendirilmesi olduğuna dikkati çekti.

Akıncı-Ban-Anastasiadis görüşmesini oldukça önemli ve olması gerekli bir şey olarak nitelendirdiklerini de söyleyen Hristodulidis, BM Genel Sekreteri’nin de Davos’ta olduğu göz önüne alındığında, bu görüşmenin gerçekleştirilmesi kararının doğru olduğunu belirtti.

Ban’ın görüşmede süreç veya müzakerelerin özüyle ilgili endişe belirtip belirtmediği veya önerilerde bulunup bulunmadığı konusundaki bir soruya ise Hristodulidis, öze ilişkin elle tutulur fikir veya öneriler ortaya çıkmadığını söyledi.

Hristodulidis herhangi bir müzakere olmadığını ve/veya müzakere masasında görüşülen konularla ilgili fikirler ortaya çıkmadığını da ekledi.

BM Genel Sekreteri Ban ile yeni bir üçlü görüşme ayarlanmış olup olmadığının kendisine sorulması üzerine de Rum sözcü, buna hayır yanıtını vererek, böyle bir ihtimalin görüşülmediğini ifade etti.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Ankara’ya Anastasiadis’in hangi mesajlarını ilettiği sorusuna ise Hristodulidis, müzakere masasında görüşülen önemli konularda Türkiye’nin de karar alması gerektiği göz önüne alındığında, Biden’ın Türkiye’ye oldukça somut mesajlar ilettiğini belirtti.

Hristodulidis, bu mesajların müzakere masasında ele alınan konularla sınırlı olmadığını, genel olarak çözümün, olası yeni bir düzenin faaliyete geçmesinin ilk gününden itibaren uygulanmasıyla alakalı olduğunu da belirtti.

Gazeteye göre Hristodulidis, Anastasiadis’in Davos’taki temasları sırasında net bir şekilde gönderdiği mesajlardan birinin, gerek sürece, gerek öze ilişkin geçmişte yapılan hataların, olumlu bir sonuca varmayı arzu etmeleri durumunda, kaçınmaları gereken örnekler teşkil etmesi gerekmesi olduğunu da izah etti.

Hristodulidis, kendileri için başka bir hedef bulunmadığını da belirtti.

Uluslararası ilişkilerde romantik değil, realist olunması gerektiğini ifade eden Hristodulidis, bütün devletler gibi ABD’nin de, uluslararası aşamada menfaati olduğuna inanması haline bir şey yaptığını  kaydetti.

Kıbrıs sorununun doğru çözümünün, oldukça önemli olan Doğu Akdeniz bölgesinde Washington’un çıkarlarına da hizmet ettiğini düşündüğünü dile getiren Rum sözcü, bu yaklaşım içerisinde, Amerikalılar ve özellikle de Biden’ın, Ankara’ya elle tutulur mesajlar iletmeye niyetleri olduğunu düşündüğünü ifade etti.

Güvenlik konularında üzerinde çalıştıkları formülü Biden’la görüşme fırsatı bulup bulmadıkları ve Amerika’nın buna tepkisinin ne olduğunun sorulması üzerine ise Hristodulidis, bunun tabi ki ele alınan konulardan biri olduğunu, çünkü bu konunun kendileri için olası bir çözüm açısından anahtar teşkil ettiğini dile getirdi.

Rum sözcü, konu hakkında yapılan görüşmenin ayrıntılarını açıklamayı istemediğini ve bunu doğru bulmadığını da vurguladı.

Belirsizlikte olan bütün konuların müzakere masasına konması kararı temelinde, müzakerelerin yeni turundan ne beklendiği ve gayri resmi bir al-ver aşamasında mı olduklarının kendisine sorulması üzerine ise Hristodulidis, al-ver aşamasında bulunmadıklarını açıklığa kavuşturdu.

Hristodulidis, üzerinde mutabık kaldıkları şeyin bütün konuların ve Kıbrıs sorununun başlıklarının bütün boyutlarının ele alınması gerektiği olduğunu da izah etti.

“ÖNEMLİ OLAN ZAMAN DEĞİL KALİTE”

Hem kendisinin, hem de Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in müzakerelerde gözlemlenen ilerlemeye ve zorluklara değindiğini ve bu zorlukların Mayıs’ta Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirilecek olan milletvekilliği seçimlerden önce çözüme ulaşılmasını imkânsız hale getirip getirmediği sorusuna karşılık olarak ise Hristodulidis, kısaca şunları söyledi;

“Şu anki duruma göre, milletvekilliği seçimlerinden önce bir anlaşmaya ulaşabileceğimizi düşünmüyorum. Buna eş zamanlı olarak, hiç kimse görüşmelerin Mayıs ayına kadar nasıl gelişme göstereceğini bilemez. Önemli olanın, bunun ne zaman olduğu değil, insanların bütün beklentilerine yanıt verecek olan bir anlaşmayı şart koşacak olumlu bir sonuç olduğunu söylemem de gerekir. Zaman çerçevesi ise yalnızca ve tek olarak müzakerelerin sonucuna bağlıdır.”

CTP-BG Genel Başkanı ve İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, kısa zaman önce Kathimerini gazetesine verdiği söyleşide, “mülkiyetin her şeyden önce ekonomik bir konu olduğu ve bundan dolayı da tazminatlar için para sağlanmadığı takdirde, çözüm olamayacağını” söylediği savunularak, değerlendirmesinin sorulması üzerine Hristodulidis, “mülkiyetin her şeyden önce ekonomik bir konu olmadığını” belirtti. Rum sözcü: “Ama evet ekonomik boyutu ve uzantısı da bulunuyor” dedi.