Alithia “Davos Görüşmesinin Arifesinde Lefkoşa’dan İyi Niyet Hareketi” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Rum Yönetimi’nden üst düzey bir kaynağın, Kıbrıs Türk medyasına yansıyan haberi doğruladığını yazdı.

Haberde, Anastasiadis’in Davos görüşmesinin arifesinde müzakere prosedürüne olumlu katkı koymak adına böyle bir ihtimali incelediğine işaret edilerek, Anastasiadis’in çalışma arkadaşları ile Türkçenin Avrupa Birliği’nin resmi dillerine katılmasını ileri götürme ihtimalini incelediği kaydedildi.

Gazete, Havadis gazetesinin dünkü sayısında yer alan haberi “gazetenin iddiası” vurgusuyla aktardı.

Politis de “Başkanın Türkçe İle İlgili İnisiyatifi… AB’ye Katılması Önerisi” başlıklı haberinde Rum Yönetimi’nin Brüksel’e, Türkçe’nin resmi dil olması önerisi sunma niyetinde olduğunu yazdı.

Anastasiadis’in, bu amaçla teknokratlara,  önerinin pratikteki boyutlarını inceleme direktifi verdiğini beliren gazeteye göre, Rum teknokratlar AB’nin diğer ülkelerinde izlenen prosedürlerin neler olduğuna ve Türkçenin Avrupa müktesebatına dönüşmesi için ne gerektiğine bakacak.

Rum Sözcü Nikos Hristodulidis’in Havadis’in haberini doğruladığını ancak “Türkçe’nin benimsenmesi için bir prosedür gerekir, şu anda başkanın talimatıyla bu prosedür inceleniyor. Türkçeyle ilgili inisiyatif tamamen Başkan Anastasiadis’in şahsına aittir” dedi.

İNCELENMESİ GEREKEN PARAMETRELER VE TERCÜME MALİYETİ

Gazete, izlenecek prosedürle ilgili edindiği bilgileri özetle şöyle aktardı:

“Önerinin AB’de ileri götürülebilmesi için incelenmesi gereken; üye ülkelerin resmi dilleri,  bölgesel veya özerk bölgelerin azınlık dilleri konusunda AB’nin diğer ülkelerinde neler yapılmış, tam olarak hangi prosedürler izlenmiş gibi bazı parametreler var. Yine, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Avrupa müktesebatının ve genel olarak AB örgütlerinin çalışma belgelerinin Türkçe’ye tercüme edilmesi maliyetinin bir bölümünü üstlenmesi gerekip gerekmeyeceğinin de netleştirilmesi gerekiyor.

Bu hareket, Rumca ve Türkçe’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dilleri olarak tescil edildiği 1960 Anayasası’nın 3’üncü maddesinden kaynaklanıyor.  2004’te Türkçe’nin AB’nin resmi dili olarak tanıtılması gerekli görülmemişti. Meclis de 1993’te bütün hukuki belgelerin Türkçeye tercümesini durdurmuştu. Güvenilir kaynaklar bu inisiyatifle, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal meşruiyetinin, Kıbrıslı Türklerin de onayıyla vurgulanmakta olduğuna işaret ediyorlar.”