Gazetede yer alan demecinde, “Eroğlu zamanında Rum kesiminde çözümü heyecanla isteyen bir lider olduğunu” dile getiren Hristofyas, daha sonra başa Anastasiadis’in geldiğini ve “ne yazık ki Anastasiadis’in çok zaman kaybedilmesine sebep olduğunu” ifade etti.

Gazeteye göre Hristofyas, Anastasiadis’in, “en başta tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslar arası temsiliyetle ilgili ortak tutum olmak üzere, Kıbrıs sorununun esaslı meselelerindeki görüş birlikleriyle oynadığını ve bunları görmezden geldiğini savundu ve kendilerinin de bunun cezasını çekmekte olduğunu” dile getirdi.

Dört temel özgürlük konusundaki başarının da, o dönemki rakipleri tarafından bilinçli olarak çarpıtıldığını dile getiren Hristofyas, Anastasiadis’in bunlardan başlamak yerine, sonsuz bir diyaloğa başladığını ileri sürdü.

“Anastasiadis-Eroğlu ortak açıklamasının, Talat ile uzlaştıkları temelden eksik olup olmadığının” kendisine sorulması üzerine ise, bunun eksik olduğunu ve bunu gerek AKEL, gerekse şahsi olarak dile getirdiğini ifade eden Hristofyas, (Anastasiadis ile Eroğlu’nun) kendi sebeplerinden ötürü Şubat’taki ortak açıklamayı başarı olarak gösterdiklerini ancak bunun kendisine göre yanlış olduğunu dile getirdi.

KKTC Cumhurbaşkanlığına Mustafa Akıncı’nın seçilmesiyle birlikte, dengelerin değişip değişmediği konusunda ise Hristofyas, Akıncı’nın seçilmesiyle, olumlu bir konjonktür ortaya çıktığını dile getirdi.

Bunun olumlu ve başarılı bir konjonktür olduğunu dile getiren Hristofyas, kendisiyle birlikte çalışması hatta bazen fikirlerinin ideolojik olarak özdeşleşmesine rağmen, bunun Talat’ın seçilmesinden bile daha olumlu olduğunu ifade etti.

Akıncı’nın “istikrarlı bir Kıbrıslı olduğunu ve Türkiye yönetiminin saldırılarını püskürttüğünü” ileri süren Hristofyas, Akıncı’nın Kıbrıs bilincine sahip olduğunu söyledi.

Kıbrıs sorununu Talat ile neden çözemedikleri sorusuna karşılık olarak ise “çözülemedi çünkü Türkiye rota değiştirdi” ifadesini kullanan Hristofyas, Eylül ayına kadar çoklu konferans gerçekleştirilmesinden söz edilmesinin ise abartı olduğunu düşündüğünü ve yapılması gereken çok iş olduğunu söyledi.

Garantilerle ilgili bir soru üzerine ise, Kıbrıslılar olarak 60 yıldır bir yalanın içerisinde yaşamakta olduklarını ifade eden Hristofyas, hayalci olduklarını ve Kıbrıs ile Yunanistan’daki sağ güçlerin kendilerini bu hale getirdiğini ifade etti.

Türkiye’yi ise bunun dışında tuttuğunu dile getiren Hristofyas, çünkü Türkiye’nin “kendine ait yayılmacı görüşlere sahip olduğunu” belirtti.

İki kesimli, iki toplumlu federasyonun, doğru bir içerikle, federasyonun iki bileşenine de büyük özerklik sağladığını ifade eden Hristofyas, AB’nin garantiler konusunda rolü olup olmadığının kendisine sorulması üzerine ise, AB’nin garantör ülkelerin yerini alabileceğini düşünmediğini ifade etti.

AB’de böyle bir şekilde bulunmalarının da bir şey olduğunu söyleyen Hristofyas, garantilere ihtiyaçları olmadığını, öte yandan bizzat Kıbrıslıların kendisinin, Kıbrıs sorununda çözüm olarak başaracakları şeylere, sahip oldukları tutumla kefil olamamaları durumunda, hiçbir yabancının kendilerini kurtaramayacağını sözlerine ekledi.