Politis gazetesinde yer alan demecinde Kasulidis, bugüne kadar yaşanan ilerlemenin, Rum tarafında Mayıs ayında gerçekleştirilecek milletvekilliği seçimlerinden önce referanduma gidilmesine dair öngörüleri haklı çıkarıp çıkarmadığı ve referandumlarla ilgili somut tarihler konusundaki söylemlerle ilgili bir soruya yanıtında, “tarih veya dönüm noktalarıyla ilgili işitilen şeylerin, aşırı iyimser öngörüler olduğunu” ifade etti.

Yoğun şekilde gerçekleştirilmekte olan bir müzakere sürecinin ne zaman tamamlanacağını söylemenin zor olduğunu dile getiren Kasulidis, liderlerin bugüne kadar 17 görüşme yaptıklarını, müzakerecilerin neredeyse her gün uzun saatler süren görüşmeler yaptıklarını, zaman zaman bunlara çalışma gruplarının da eşlik ettiğini, buna paralel olarak teknik komitelerin de çalıştığını ifade etti.

Kasulidis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de söylediği gibi, sürekli bir ilerleme yaşanmakta olduğunu, ancak üzerinde öngörüde bulunulabilecek olan genel görüntüye, toprak ve güvenlik konuları görüşüldüğü zaman sahip olacaklarını söyledi.

Müzakerelerde büyük mesafe kat ettiklerini, ancak daha alınacak çok yol olduğu görüşünü de ortaya koyan Kasulidis, mülkiyetle ilgili bir soruya karşılık ise, mülkiyet konusunda çok çalışma yapıldığını ve özellikle de müzakereciler aşamasında, mülkiyetin çözüme kavuşturulması niyetine yönelik bir anlayış olduğunu kaydetti.

Kasulidis “mülkiyetin çözümü meselelerini kategorilere ayıran kriterler ve hukuki çare verileri temelinde, somut bir görev-yetki tanımı yapılmasına çabaladıklarını” ifade etti.

Bazı günler, görüşmelerin diğer başka görüşmelere göre daha iyi gittiğini, ancak sabır gerektiğini ifade eden Kasulidis, göçmenler için bir çare bulunmasının ise oldukça önemli olduğunu söyledi.

Göçmenlerin 41 yıldır mülklerinden mahrum olduklarını ve diğer hemşerilerine göre daha güç bir durumda olduklarını savunan Kasulidis, tatmin edici bir çarenin ise, iade veya tazminat veya tamamen takas veya bunların karışımına dayandırılacağını belirtti.

Federal devletin başkanlığı meselesinin ise henüz görüşülmediğini dile getiren Kasulidis, Hristofyas-Talat görüş birliklerinin büyük bir kısmı ile önceki hükümetler tarafından geçmişte gerçekleştirilen müzakerelerde yaygın olarak görüşülen başka belgelerin, yönetim, ekonomi ve Avrupa Birliği konularıyla ilgili büyük iş hacminde mümkün olduğunca mesafe kat edilmesine yardımcı olduğunu izah etti.

Rum kesiminin yanlış izlenimler yaratılmasını istemediğini ve gerçekçi olmaya çalıştıklarını dile getiren Kasulidis, aşırı beklentilere sahip olunması yanlış bir yaklaşım teşkil ettiği gibi, bu çabanın da bütün diğer öncekilere benzediği ve 41 yıldır gördüklerimizin bir tanesi daha olduğu şeklinde bir izlenim yaratılmasının da eşit derecede yanlış olduğunu savundu.

Objektif olarak, halka ümit vermeye çalıştıklarını ve korku ekip biçilmesine karşı olduklarını ifade eden Kasulidis, ortaya konan tezlerden bağımsız olarak, korku ikilemleri yaratılmasına da karşı olduklarını söyledi.

“MİLLETVEKİLLİĞİ SEÇİMLERİ BİZİ ETKİLEMİYOR”

2016 yılında çözüm olmaması ve hükümetin milletvekilliği genel seçimleri için seçim öncesi propaganda dönemine girmesinden önce ne kadar zamanları olduğuna dair bir soruya karşılık ise Kasulidis, “2016 yılında Kıbrıs sorununda çözüm olacağına inandığını” dile getirdi.

Bugüne kadarki bütün hükümetlerin tezinin, milletvekilliği seçimlerinin hükümeti etkilemediği şeklinde olduğunu da dile getiren Kasulidis, Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın, müzakereleri hem 2011 yılındaki milletvekilliği seçimleri, hem de 2013 yılındaki başkanlık seçimlerinin öncesindeki dönemde sürdürmeye hazır olduğunu gösterdiğini anımsattı.

Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in, Anayasa buna izin verdiği sürece, milletvekilliği seçimlerinin ertelenmesi olasılığını ihtimal dışında bırakmadığını ifade eden Kasulidis, görev süresinin uzatılmasıyla ilgili olarak, yalnızca Meclisin karar alabileceğini belirtti.

Kasulidis, “bunun (yani seçimlerin ertelenmesinin) seçim öncesi dönemin hükümeti Kıbrıs sorununda etkileyecek olmasından dolayı değil, Kıbrıs sorununun olası çözümünü takip edecek olan seçimlerle bağlantılı olarak, her devletin meclisleri ile iki federal meclis organının da değerlendirilmesi gerekeceğinden kaynaklandığını” öne sürdü.

“GARANTİLER KONUSUNDA TÜRKİYE İLE UZLAŞMAK MÜMKÜN”

Güvenlik konusunda, Rum kesiminin Yunanistan’la işbirliği içerisinde üzerinde çalıştığı bir model olduğu ve teorinin ötesinde, Türkiye’nin garantilerle ilgili bugüne kadarki tutumuyla uzlaşma olanağı olup olmadığının kendisine sorulması üzerine ise Kasulidis, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Müzakerelerin bütün gidişatı boyunca, birçok tez başlangıçtaki şekliyle, kendi aralarında taban tabana zıttı. İyi niyetle birlikte, yavaş-yavaş yakınlaşmalar oldu. Tam anlamıyla, iyi niyet yüzünden, konulara ‘siyah-beyaz’ olarak yaklaşmıyoruz. Uzlaşma imkânı olduğunu düşünüyoruz, bununla birlikte güvenlik başlığının henüz görüşülmediğini yineliyorum. Ancak artık ortada yeni koşullar olduğunu söyleyebilirim.”

Askeri garantilerle ilgili tecrübenin, bunun başarısızlığını kanıtladığını dile getiren Kasulidis, geçmişte de, özellikle askeri tabiata sahip garantilerin, modern çağa ayak uyduramadığını izah ettiğini anımsattı.

Kasulidis, başka bir durumun ise “Yunanistan’ın bu tür garantilere katılmayı kabul etmemesine dair güçlü kararı ile İngiltere’nin, kendisinin herhangi bir garanti sistemine katılımı belli bir amaca varmaya hizmet eden bir amaç olmadan, iki tarafın da isteklerine yanıt vermeyi istemesi kararı olduğunu” ifade etti.

Kasulidis, tüm bunların görmezden gelinemeyeceğini ekledi.

Maraş konusunda ise Kasulidis, toprak başlığının önümüzdeki dönem içerisinde ele alınacağını ve Maraş konusunun da buna dahil edileceğini belirtti.

“EKONOMİLERİN BİRLEŞMESİ AŞAMALI OLACAK”

İki tarafın ekonomisinin çözüm durumunda yeniden birleşmeye hazırlanması, aynı zamanda mülkiyet ve başka konular için bir uluslar arası fon kurulmasının yeterli olup olmayacağına dair bir soruya karşılık ise Kasulidis, ekonomilerin birleşmesinin aşamalı olacağını söyledi.

İlk meselenin, KKTC’nin ekonomisinin AB normlarıyla uyumlaştırılması olduğunu dile getiren Kasulidis, Avrupa Komisyonu temsilcileri ile Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının temsilcileri arasında özel bir teknik komite meydana getirildiğini, aynı zamanda ekonomiyle ilgili olarak, ilgili konuları inceleyen bir çalışma grubu bulunduğunu sözlerine ekledi.