Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Moskova’da üstü kapalı söylediklerini Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis Kathimerini’ye verdiği özel röportajda açıkladı: “Amerikan hükümeti, Türklerin Navtex ve Barbaros ile meydan okuduğu kritik dönemde hiç destek vermedi. Desteğe ihtiyacımız olduğunda bizi ortada bıraktı” dedi.
 
Anastasiadis’in beraberinde Moskova’ya giden Kasulidis’in, Moskova temaslarını değerlendirdiği ve Batılı ortaklarının, Kremlin ile işbirliğine karşı tavrını izah ettiği röportajı “Washington’dan Şikayetçiyiz” başlığıyla aktaran gazete, Kasulidis’in “Başkan Anastasiadis neden şikayetini dile getirmesin? Ortak olacaksak samimi olmalı ve söylemeliyiz” sözünü öne çıkardı.

Gazeteye göre, Anastasiadis-Putin görüşmesinde, Rusya’nın desteğine sahip olduklarına inandıkları Kıbrıs sorunu ile özellikle Ukrayna meselesi bağlamında Rusya-AB ilişkilerinin ele alındığını anlatan Kasulidis şunları söyledi:

“Rusya’nın, Kıbrıs’ın dengeleyici ve ılımlı bir rol oynayabilecek olmasına anlayış göstermesinden ve Kıbrıs’tan, AB’deki ortakları yaptırım veya herhangi bir baskı uygulamak isterse onlara engel olmasını beklememesinden memnunum.”

Batılı ortaklarının, Moskova ile Güney Kıbrıs’ın birbirlerine yönelik açılımlarından endişe mi duyduğu yoksa buna anlayışla mı yaklaştığı sorulduğunda Kasulidis, “Bunu anlayış olarak adlandırmayacağım. Kıbrıs’ın özel bir durum olduğunun, kendi sorunu bulunduğunun, Türkiye ile sorunu olduğu ve bu nedenle özellikle Güvenlik Konseyi daimi üyesinin desteğine ihtiyaç duyduğunun teslim edilmesi olarak adlandıracağım” dedi.

RUSYA İLE “DONANMA İŞBİRLİĞİ”

Kasulidis’e, Güney Kıbrıs’ın Rusya’ya kolaylıklar sağlamasıyla ilgili anlaşmanın AB’deki ortakları arasında bile tartışmaları tetiklediği hatırlatılarak durumun ne olduğu soruldu. “Anlaşmaya imza atılan şu an, bu günlerde savunma işbirliği alanları konusunda çıkan olumsuz söylemlere son verildiğine inanıyorum” diyen Rum Dışişleri Bakanı şöyle devam etti:

“Daha önce olandan hiçbir şey değişmedi. Var olan anlaşmalar güncellendi. O anlaşmaların bir kısmı ayrılıp, donanma işbirliği olarak adlandırılmış olabilir ancak bugüne kadar olandan hiçbir şey değişmedi. Bizi hiç ortada bırakmayan ve Tanrıya şükür, Fransa ile birlikte, savunma kalkanımızı takviye için bize silah satmayı kabul eden bir ülkeyle mükemmel bir işbirliği söz konusudur. Doğal olarak silahlar için yedek parça, eğitim ve bakım-onarıma da ihtiyacımız var. Anlaşmalar bu sebeple yapıldı.”

“ALMANYA VE FRANSA İLE BİRLİKTE HAREKET EDİYORUZ”

Kasulidis Güney Kıbrıs’ın, Avrupa kıtasındaki olgulara nasıl yaklaşılacağı konusunda görüşleri daha çok örtüşen ülkeleri saptadığına işaret ederek şöyle devam etti:

“Açık konuşuyorum. Bu ülkeler Fransa ve Almanya’dır. Dolayısıyla Kıbrıs Ukrayna-Rusya meselesinin yönetilmesinde bu iki ülkeyi takip ediyor ve bunların gittiği yere kadar gidiyor. Daha uzağa veya farklı noktaya değil.”

“ABD DESTEĞİNE İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZ AN BİZİ ORTADA BIRAKTI”

Gazete, Putin ile ortak basın toplantısında Anastasiadis’in sarf ettiği “bir ülkenin stratejik ortaklarını seçme tercihi başka ülkelerle ilişkilerini etkilemez” sözü ile ABD’yi kastettiğini ve bu ülkeden şikayetçi olduğunun anlaşıldığını belirterek Kasulidis’e “ABD’den daha fazlasını mı bekliyorduk?” sorusunu yöneltti, şu yanıtı aldı:

“Şikayetçi olmamız mantıklı. Ben bu rahatsızlığı defalarca dile getirdim. Büyüklüğüne ve stratejik ortak olarak yaşadığı sorunlara rağmen teröre karşı savaşta işbirliği yapan bir ülke için en azından elinden geleni yapmasını beklerdik. Müttefikten değil ortaktan söz ediyoruz. Hele ki aynı konularda Türkiye’nin kuşkulu rolüyle, önceliği İslam Devleti’yle mücadele ise birçok kez silah ambargosunu ihlal veya teröristleri takviyeden yakalanan rolü ile karşılaştırıldığında. 

Buna rağmen, Kıbrıs’ın ABD’nin doğru desteğine ihtiyaç duyduğu an geldiğinde bu desteği alamadı. Bir şekilde bizi ortada bıraktılar. Başkan Anastasiadis neden şikayetini dile getirmesin ki? Ortaksak samimi olmalı ve söylemeliyiz.”

Kasulidis, yakın zamanda Washington’a gideceği hatırlatılarak bu şikayetleri temas edeceği ABD’li yetkililerin yüzüne söyleyip söylemeyeceği sorulduğunda, “Elbette, yalnız olanları değil, nasıl ilerlediğimizi de” cevabını verdi, şunları ekledi:

“EIDE ‘TOP TÜRK TARAFINDA’ DEDİ AMA TEŞVİK EDECEK HİÇBİR ŞEY YAPTIĞINI GÖRMEDİM”

“Navtex ve Barbaros’la ilgili kritik zamanda bizim taraf Türkiye’nin yarattığı krizin çözülmesi yönünde hareketlerde bulundu. Şimdi dahi, şartlar müzakerelerin yeniden başlamasına elverirse, bu bizim hareketlerimiz sayesindedir. Diyaloğun yeniden başlaması arzu ve isteğini hangi tarafın gösterdiği açıktır. Ancak maalesef Başkan Anastasiadis’in, hidrokarbon konusunda geriye kalanların diyaloğun son aşamasında görüşülmesini kabul etme hareketi tanınmadı.  Sayın Eide, şimdi harekette bulunma sırası Türk tarafındadır demesine rağmen Türk tarafını harekette bulunmaya teşvik edecek hiçbir şey görmedim.”

“Sizce Başkan Anastasiadis diyaloğun yeniden başlaması için hidrokarbon konusunu gündeme getirme hareketiyle tuzağa mı düştü?” sorusuna muhatap olan Kasulidis, “O adımı attığımız için bizi pişman edecek herhangi bir şey görmüyorum” dedi, şunları ekledi:

“MÜZAKERE YOLUNU AÇMASA DA DOĞALGAZI MASAYA KOYMA ADIMI, İLERİDE KULLANILACAK BÜYÜK BİR KOZ OLARAK CİRO EDİLDİ”

“O adım, müzakerelerin yeniden başlaması yolunu açmamış olabilir ancak, sonraki aşamada değerlendirileceğini öngördüğüm büyük bir koz olarak ‘ciro edildi’. Ancak o doğru adımın önemi, müzakerelere katılımımızı askıya almamızın müzakere perspektifine kapıyı kapattığımız anlamına gelmediğidir.  Tekrar ediyorum, bir ağaç için ormanı kaybetmeyelim.  Bunu daha önce de söyledim ancak bazıları bilerek çarpıttı. Ormanın müzakereler, ağacın da bu sorunlar olduğunu söyledim. Onlara göre doğalgazı unutalım demişim. Böyle değil. Onlar müzakereleri istemiyor, şimdi bile yeniden başlamasını istemiyorlar. Onlara, Barbaros konusunu çözeceğiz çünkü istediğimiz, yani orman, müzakerelerdir dedim. Müzakereleri istemeyenler çıkıp samimiyetle bunu söylesinler.”

Gazetenin, “Belki doğalgazı masaya biz koyduk” diye üstelemesine karşılık, “Daha önce öyle değil miydi? Eroğlu ile yakınlaşmalarla tekrarlanan Hristofyas-Talat görüş birlikleri öyle değil miydi?” diyen Kasulidis, Anastasiadis’in, “Ankara’ya nüfuzunu kullanmasını istemesine Putin’in ne cevap verdiği” sorulunca da şunları söyledi:

“O konuda da Vladimir Putin’in, Rusya’nın Türkiye ile çok iyi ilişkiler kurma izahı bağlamında açık ve samimi bir görüşme oldu. Putin, Türkiye ile bu iyi ilişkilerin, müzakerelerin yeniden başlaması için Navtex ve Barbaros’la ilgili meseleye son vermeye ve çözüme ulaşılması için işbirliğine teşvik edilmesi için kullanılabileceğini teslim etti.”