AB ile Türkiye arasında mülteci krizi sebebiyle Brüksel’de gerçekleştirilen zirveye ilişkin haberler Rum basınında yer almaya bugün de devam etti.

Fileleftheros gazetesi: “Davutoğlu Kıbrıs’tan Karşılık Da İstiyordu – Ankara’nın Talepleri Beş Başlık ve ‘Kıbrıslı Türkler İçin De Bir Şey’” başlıkları altında verdiği haberinde, Türkiye ile AB arasında mülteci krizi sebebiyle gerçekleştirilen zirvede, Türkiye’nin “Kıbrıslı Türklerin de bir şeyler alması gerektiği” talebinde bulunduğunu yazdı.

Gazete, Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, AB ülkeleri ve Güney Kıbrıs’la zirve sırasında yapılan müzakerelerde, Güney Kıbrıs tarafından dondurulmuş halde bulunan beş müzakere başlığının açılması için kendisinden Ankara Protokolü’nün uygulanması istendiğinde, Ercan Havaalanı’nın BM gözetiminde “yasallaşması” talebinde bulunduğunu iddia etti.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in bu talebe, “havaalanının faaliyetinin egemenlik haklarına dahil olduğu, bu yüzden de müzakere edilemeyeceği” yanıtını verdiği belirtilen haberde, Kıbrıs Rum tarafının kapalı bölge Maraş konusunu Davutoğluna iletmesinin ardından ise Davutoğlu’nun “bu konunun toprak konusuna dahil olmasından ötürü şu anda müzakere edilemeyeceği” yanıtını verdiği iddia edildi.

Gazete, Türkiye’nin AB zirvesinde, dondurulmuş başlıkların açılmasının yanı sıra Kıbrıs sorununda da kazanımlar elde etmeye çalıştığı yorumunda bulundu.

KASULİDİS: “KIBRIS SORUNUNUN MÜLTECİ KRİZİYLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ YANLIŞ”

Öte yandan Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Türkiye-AB zirvesinde gündeme gelen unsurlar konusunda açıklamalarda bulundu.

Habere göre Atina Haber Ajansı’na açıklamada bulunan Kasulidis, mülteci krizinin Kıbrıs sorunu ve Türkiye’nin AB müzakere başlıklarının açılmasının ilişkilendirilmesinin “yanlış olduğunu” iddia etti.

Kasulidis, AB-Türkiye zirvesi öncesinde gerçekleştirilen AB Genel İşler Konseyi toplantısına değinerek, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lidington’un toplantıda, “müzakere başlıkları için Kıbrıs sorununun çözümü sürecinin öldürülmemesi gerektiğini” söylediğini öne sürdü.

Müzakere başlıklarının bir sonraki Avrupa Konseyi toplantısında yeniden gündeme gelip gelmeyeceği konusunda ise Kasulidis, bu unsurun Kıbrıs sorununun ne kadar zamanda çözülüp çözülmeyeceğine bağlı olduğunu, ancak Kıbrıs sorununun çözümüyle bu konuların tamamen ortadan kalkabileceğini vurguladı.

Kasulidis, “yaz ayında müzakerelerde ne çıkmaz, ne de başarısızlık beklediğini” belirterek “Kıbrıs sorununda yavaş bir ilerlemenin olduğu” değerlendirmesinde bulundu.

Simerini gazetesi ise Kasulidis’in Rum Radyosu’nda sabah programına katılarak 33’üncü başlığın açılmasına yönelik eleştirilere yanıt verdiğini yazdı.

Habere göre Kasulidis, iki yıl önceki Ulusal Konsey toplantısında, kimsenin Türkiye’nin tüm müzakere başlıklarının dondurulması gerektiğini savunmadığını belirterek, AB ortaklarının, Kıbrıs sorununun çözümü müzakereleri gerçekleştirilirken, Türkiye’nin müzakere başlıklarının açılmasını istemesinin, kabul edilebilir olmadığı görüşünü benimsediklerini iddia etti.

Kıbrıs sorununun çözümüyle AB başlıklarının otomatik olarak açılacağını vurgulayan Kasulidis, AB Genel İşler Konseyi toplantısında özellikle İtalya, Slovenya, İrlanda ve Fransa’nın Rum tarafının endişelerine destek verdiklerini belirtti.