Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in büyük olasılıkla Eylül ayının üçüncü çeyreğinde BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’la gerçekleştirecekleri üçlü zirvenin, Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinde dönüm noktası olacağı, bu görüşmeye paralel başka girişimlerin de hazırlanmakta olduğu bildirildi.

Fileleftheros gazetesi, “Gergin Ortamda Senaryolar – Sağlam Sinirler Gerektiren Ortam Hazırlanıyor” başlıkları altında manşet ve iç sayfalarında yer verdiği yorum haberinde, Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lider Anastasiadis’in New York’ta BM Genel Sekreteri Ban’la yapacakları görüşme çerçevesinde çeşitli senaryolar temelinde ortam hazırlandığını iddia etti.

Gazete, Akıncı ve Anastasiadis’in Ban’la görüşmesinin müzakere süreci ve çözüme ilişkin belirleyici olacağını, bu sebeple de gerek ABD, gerek BM ve gerekse diğer ektin faktörlerin çeşitli senaryolar üzerinde çalıştıklarını öne sürdü.

Haberde, ABD ve diğer faktörlerin, Kasım ayında ABD’de yapılacak seçimler öncesinde Kıbrıs sorununda hareketlenme olması gerektiğini düşündüklerini, BM’nin ise olası bir başarısızlık korkusuyla temkinli davrandığı iddia edildi.

Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümü için acele ettiğini ve Kıbrıs sorununda bazı temel unsurlar açık kalsa bile beşli konferansın yapılmasını istediğini savunan gazete, ABD’nin de beşli konferansı desteklediğini yazdı.

“ANNAN PLANI SONRASINDAKİ EN ÖNEMLİ DÖNEM”

Kathimerini gazetesi ise “Kesin Olan Üçlü ve Bir Krizin Gölgesi” başlığı altında verdiği yorum haberinde, Akıncı ve Anastasiadis’in yarından itibaren başlayarak ayın 14’üne kadarki sürede Kıbrıs sorununun Annan Planı sonrasındaki en önemli dönemine gireceklerini yazdı.

Gazete, Akıncı-Anastasiadis-Ban üçlü görüşmesinin, Akıncı-Anastasiadis görüşmeleri başarılı olsun ya da olmasın gerçekleştirileceğini belirtirken Kıbrıs Rum tarafının BM Genel Sekreteri’ni bizzat bilgilendirmek istemesinden ötürü görüşmenin gerçekleştirileceğini öne sürdü.

Gazete, 14 Eylül’e kadar beş müzakere başlığında mevcut olan açık konuların çoğunun kapatılması durumunda çözüm olasılığının gözle görülür olacağını belirtirken, 14 Eylül görüşmesi sonrasında yapılacak açıklamanın “Ortak Açıklama” değil “Basın Açıklaması” şeklinde olacağını da savundu.

Simerini gazetesi ise “Garantiler Yoksa Geri Dönüş Yok” başlığıyla yayımladığı haberinde, Kıbrıs Türk tarafının Türkiye’nin garantörlüğü konusunu iade edilecek topraklar ve eski evlerine geri dönmesi öngörülen göçmenlerle de ilişkilendirdiğini iddia etti.

Gazete, Kıbrıs Rum tarafının olası bir çözümü Kıbrıslı Rumlara kabul ettirebilmesi için elindeki en büyük kozun iade edilecek toprakların yanı sıra, ne kadar göçmenin geri döneceği olduğunu belirtirken Kıbrıs Türk tarafının bu konuyu yönetim ve egemenlik konularının yanı sıra şimdi de garantiler konusuyla ilişkilendirdiğini savundu.

Kıbrıs Rum tarafının Türk askerinin adada kalıcı olmasını kabul etmediğini, askerlerin geri çekilmesi takvimini görüştüğünü öne süren gazete, Türkiye’nin çözümsüzlüğün sorumluluğunu almamak için “garantiler yoksa çözüm yok” demediğini, garantileri “toprak iadesi ve geri dönecek göçmenler” konusuyla paket haline getirerek kurnazca davrandığını iddia etti.

Haberde, Türkiye’nin “bu paketi beşli konferans çerçevesine sokarak, garantiler-güvenlik formülünü reddetmesi durumunda sorumluluğu Rum hükümetine yıkma niyetinde olduğu” da öne sürüldü.