Simerini gazetesine röportaj veren Samaras, Türkiye’nin bu faaliyetlerinin 1974’teki olaylarla kıyaslandığını söylemek istemediğini ve böyle bir imaj çizmemeleri gerektiğini kaydederken, gerek hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesini AB stratejisine ekleyerek gerekse diğer ülkelerden sağladıkları destekle “Kıbrıs üzerinde oluşturdukları koruma şemsiyesinin” güçlü ve önleyici olduğuna inandığını ifade etti.

ABD’nin, bu koruma şemsiyesine dahil olup olmadığıyla ilgili bir soruya karşılık Samaras, ABD’nin de artık daha fazla ilgi gösterdiğini söyledi. Samaras, günümüz şartlarının 1974’tekilerden çok daha farklı ve ulusal meselelerin savunulması açısından daha olumlu olduğunu, bunun da daha etkin bir şekilde hareket edilmesine olanak sağladığını belirtti.

Samaras, AB üyesi Yunanistan ile Güney Kıbrıs’ın, istikrarsızlığın hakim olduğu Orta Doğu’da istikrar ve demokrasi kalesi teşkil edebileceğine inandığını kaydederek, bunun öncelikle ABD’yi ve Avrupa ülkeleri ile radikal dinciliğin genişlemesinden korkan Akdeniz bölgesi ülkelerini ilgilendirdiğini söyledi.

Bundan böyle problemlerin peşinde koşmayacaklarını ve zaman içerisinde tezleri ile egemenlik haklarının güçlendirilmesini öngördüklerini ifade eden Samaras, artık yalnız olmadıklarını ve tezlerine destek bulduklarını vurguladı.

Uluslararası politikada, tüm ülkelerin bulunduğu bir ortamda haklı olmanın yeterli olmadığını, haklı olmanın yanında yeterli desteğe de sahip olmak gerektiğine işaret eden Samaras, şu anda bunun gerçekleştiğini belirtti.
Samaras, şu anda meydana gelecek sıcak bir olayın oldukça olumsuz bir gelişme olacağının da altını çizdi.

Habere göre Samaras, gerek İngiltere’nin gerekse Avrupa-Atlantik bölgesindeki ülkelerin, Orta Doğu’daki gelişmeleri farklı bir gözle görmeye başladıklarını ve yalnızca Kıbrıs sorunuyla alakalı değil, genel olarak Orta Doğu’daki tehlikeli istikrarsızlıkla ilgilendiklerini kaydetti.

Bu değişimin, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı doğrudan ilgilendiren politikaların da yerinden oynamasına sebep olduğunu belirten Samaras, bu durumun sabır, ısrar ve uzun vadeli bir plan ile iki ülke arasında daha sıkı bir temas gerektirdiğini söyledi.

Samaras, uluslararası politikada, kazananın her zaman uzun vadeli planlar olduğunu ve anlık tepkilerin yalnızca tepkiyi verene zarar verdiğini kaydetti.

Avrupa’daki hiçbir ülkenin Türkiye’nin MEB’deki “tahriklerine” iyi gözle bakmadığını belirten Samaras, bunun önemli bir şey olduğunu ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de bu konuda birçok tarafa doğru mesajlar göndererek  tezini uluslararası alanda sağlamlaştırdığını söyledi.
Habere göre Samaras, iki ülkenin hükümetleri ve partileri düzeyinde yeni bir strateji oluşturulmasına yönelik ulusal çaplı bir toplantı düzenlenmesiyle ilgili soruya karşılı8k da, bunun oldukça iyi bir fikir olduğunu ancak yararlı olması için çok iyi bir işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Röportajında, Kahire’ye Anastasiadis ile birlikte düzenleyecekleri ziyarete de değinen Samaras, bu ziyaretin özlü bir ziyaret olduğundan ve bölgedeki istikrarı inşa ettiğinden bahsetti.

Samaras, dış politikada kazanç elde etmek için hak sahibi olmak ve menfaatlerin diğer ülkelerinkiyle uyuşması gerektiğini söyledi. Eğer bölgede hak sahibi olup da menfaatler diğer ülkelerle çakışırsa o zaman uzun vadeli değil kısa vadeli kazanç elde edileceğini belirten Samaras, sabır ve ısrar çağrısını yineledi.

Samaras, Güney Kıbrıs’ın AB’ye üye olduğu andan itibaren savunma için yeni imkanlar elde ettiğini de belirtirken, her ne olursa olsun Yunanistan’ın Güney Kıbrıs’ın yanında olacağını ifade etti.

Samaras, Yunanistan’ın iç konuları ve ekonomiye değinirken de, Kıbrıs’a ve Kıbrıs halkına sevgisini dile getirdi.