Kiprianu, Anastasiadis’in vazgeçemediği tezlerinin müzakere masasında zarar verdiğine işaret etti.

Haravgi, Kiprianu ile yaptığı söyleşiyi “İlkelere Dayalı Çözüme Acele Ediyoruz... Başkan, Türk Uzlaşmazlığının Aşılması İçin AKEL’in Öneriler Paketini Kullanabilir” başlığıyla manşete çekti.

Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri gözden geçiren AKEL’in, Anastasiadis’in Kıbrıs sorununda başarısızlığa uğradığı sonucuna vardığı hatırlatan Kiprianu, bu başarısızlığa neden olan icraatların neler olduğuna ilişkin sorulara şu yanıtı verdi:

“BİZİ DİNLEMEDİ, HATASINDAN DERS ALMADI”

“Sayın Anastasiadis, müzakere çerçevesini iyileştirebileceği gibi yanlış bir değerlendirme yaptı. Sayın Eroğlu gibi bir muhatapla, Hristofyas’ın Talat’la yaptığı anlaşmalardan daha iyi bir anlaşma yapamayacağı konusunda kendisini uyardık, bizi dinlemedi. Sonuç, egemenlik konularına daha zayıf atıflarda bulunulan daha düşük bir çerçeve oldu.

Ortak Açıklama’ya varıldığında, hatasından ders almasını bekledik. Maalesef müzakerelere Talat ve Hristofyas’ın kaldığı noktadan devam etmeyi reddetti ve baştan başladı. Bunu, tezlerin araştırılması prosedürü izledi. İki tarafın tezleri arasındaki uçurum büyüdü. Böylece görüş birliklerinden kurtulmak ve uluslararasında ‘uzlaşıcı’ görünmek için Eroğlu’na altın fırsat verildi.

Başkan daha sonra önerilen yeni prosedüre yani ‘görüş birlikleri meselesinin baypas edilmesi, ana konulardaki havada kalan noktaların görüşülmesi ve bunu al-ver prosedürünün izlemesine’ rıza gösterdi. Askıda olan noktaların görüşülebilmesi için önce uzlaşılan konuların belirlenmesi gerektiğinden bu sorunlu bir prosedürdür. Dolayısıyla askıdaki ana konuların belirlenmesindeki anlaşmazlıkla prosedür en baştan tökezleyecek. Dahası, baypas edilen konularda görüşler arasında uçurum varken al-ver prosedürüne nasıl gireceğiz?

“SORUNLARIMIZIN KAYNAĞI ANASTASİADİS’İN TEZLERİNİ TERK ETMEK İSTEMEMESİ”

Bütün bu çekincelerimize rağmen, usulle ilgili bir çıkmaza sürüklenmememiz için uzlaşılan prosedüre destek verdik. Sorunlarımızın kaynağı, Anastasiadis’in, seçim mitinglerinde iyi olabilecek ancak müzakere masasında zararlı tezlerini terk etmek istememesidir.”

Anastasiadis’in önerisine, deniz bölgeleriyle ilgili görüş birliklerini eklemesi halinde müzakerelerin yeniden başlaması yolunun açılıp açılmayacağı sorusuna karşılık Rum tarafının müzakereleri askıya almasının nedeninin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri olduğunu savunan Kiprianu “Bizden bu krizi yumuşatmamız istenmesi kabul edilemez” dedi, şunları ekledi:

“Ancak durum böyle geliştiğinden, Kıbrıs sorununun çözüm perspektifi olabilmesi için gerekeni yapmak zorundayız. Kurtulmak ve vatanımızı yeniden birleştirmek için acele eden biziz. AKEL olarak öneriler paketi sunduk. Başkan Anastasiadis bunları önerebilir. Paketimiz deniz bölgeleri, doğal kaynaklar ve federal gelirlerin paylaşımıyla ilgili Talat-Hristofyas anlaşması ve Eroğlu-Hristofyas görüş birliğinin yeniden teyit edilmesiyle ilgilidir.

“İSRAİL-KIBRIS-TÜRKİYE DENİZALTI BORU HATTI KURULMASI ÖNERİSİ..”

Dahası, Kıbrıs sorununun çözümünden sonra iki devlet arasındaki münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesi ve –elbette çözümden sonra- bu doğalgazın olası tedariki için Türkiye ile müzakereyi de içeriyor. Doğalgazdan yıllar sonra gelir elde edileceğini değerlendiriyorum. İsrail-Kıbrıs-Türkiye denizaltı boru hattı kurulması önerisi de var.  Türkiye’nin oyuncağı olmamamız için terminal da inşa edilmesi şartıyla, çözümden sonra görüşülebileceğini düşünüyoruz.”

Kiprianu, AKEL’in “Anastasiadis, hareketlerin inisiyatifini alması gerekir” yönündeki söylemiyle ilgili soruyu yanıtında, “İfade ettiğim gibi somut önerilerle BM’ye, Güvenlik Konseyi daimi üyelerine, Avrupa Birliği’ne giderek, müzakerelerin yeniden başlaması için meydan okumalarına son versin diye Türkiye’ye karşı nüfuz kullanmalarını istemelidir” cevabını verdi.

Gazetenin “Bazıları, hidrokarbon meselesinin gerek müzakereciler, gerek liderler düzeyinde görüşülmesinin neden kabul edilmediğini anlamadı” şeklindeki gözlemini ortaya koyması üzerine ise Andros Kiprianu, “Bize göre doğalgaz konusu, Talat-Hristofyas ve Eroğlu-Hristofyas görüş birlikleriyle çözülmüştür” dedi.

DOĞALGAZIN MÜZAKERELERDE KONUŞULMASI..

“Kalan tek şey, piyasalara nasıl aktarılacağının düzenlenmesidir. Hidrokarbonlar potansiyel olarak Kıbrıs sorununun çözüm teşviki olabilir. Kıbrıs, hidrokarbonların müzakere masasında görüşülmesini kabul ederse, doğalgaz çözüm teşviki olmaktan çıkıp caydırıcı unsur haline gelebilir çünkü doğal zenginliğimizi Kıbrıs sorunu çözülmeden değerlendirebileceğiz.

Süratle hareket etmezsek hem çözüm perspektifini, hem de doğalgaz piyasalarını kaçırmamız tehlikesi vardır. Bu korkunç senaryodur ve yukarıdaki bütün önlemlerin alınmasını bu yüzden öneriyoruz.”

Türkiye Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini sürdürürken AB üyesi 14 ülkenin Türkiye’nin müzakere başlıklarının açılmasındaki tavrını nasıl yorumladığı sorulduğunda da Kiprianu özetle şu cevabı verdi:

“MODERN DÜNYA İLKELERE GÖRE DEĞİL ÇIKARLARA GÖRE İŞLİYOR”

“Modern dünya ilkelere göre değil çıkarlara göre işliyor. Bunu defalarca şikayet ettik. AB ve üye ülkeler ilk kez çifte standart uygulamıyor. Bu, Sayın Anastasiadis’i kaygılandırmalıdır. Dimitris Hristofyas  ilkeler temelinde müzakereye hazır olduğunu her gün altını çizerek söylediğinde çeşitli AB üyesi ülkeler Türkiye’nin işine gelen tezler ortaya koymaktan vazgeçtiler.

Kıbrıs sorununun mümkün olan en kısa sürede çözülmesi için tutarlılıkla çalışmalıyız. Bu, ana çözüm ilkelerini terk edeceğimiz anlamına gelmez. Aksine, bunlarda ısrar etmeli ve Kıbrıs sorununa bulunacak doğru bir çözümün Türkiye’nin çıkarına olduğu konusunda ikna etmeliyiz.

Kıbrıs sorununun çözümünün zor olduğunu biliyorum. Zorlaştıran Kıbrıs sorununun özü değil, Türk tarafının uzlaşmazlığı ve hedefleridir. Bundan bağımsız olarak, biz bütün olanakları tüketmeliyiz.  Bunu başarmamız için de istikrarlı işlemek, tezlerimizde tutarlı ve sorumlu olmakta iki hatta uç kez daha dikkatli olmalıyız. Sayın Anastasiadis’in bugüne kadar yaptığı gibi gerilemeler ve çelişkilerle değil.”