Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas, garantiler sistemi kaldırılmadan Kıbrıs sorununda çözüm olmasının mümkün olmadığını savundu.

Fileleftheros gazetesine söyleşi veren Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas, garantilerin korunmasının, Kıbrıs sorunun çözümlenmemesi için bahane anlamına geldiğini ileri sürdü.

Güney Kıbrıs’a yarın yapacağı resmi ziyaret öncesinde Fileleftheros gazetesine açıklamalarda bulunan Kocas, garantiler sistemin kaldırılmasına ilişkin yapılan görüşmeler konusunda ise, Fransa’nın olduğu gibi Çin ve Rusya’nın bunu anlayışla karşıladığını, İngiltere’nin garantörlük haklarında ısrarlı olma konusuna ilgi göstermediğini, sadece Rum Yönetimi’nin yetkisi dahilinde olan üsler konusuna ilgi gösterdiğini söyledi.

Kocas, garantiler konusunu Türkiye’ye birkaç ay önce yaptığı ziyaret sırasında ele aldığını, onların da konuya ilişkin görüşlerinin bulunduğunu, bununla birlikte garantiler sisteminin korunmasıyla Kıbrıs sorununda gerçek çözümün olamayacağını, Kıbrıs halkının ve özellikle Kıbrıslı Rumların, bunların korunmasını kabul etmesinin söz konusu olmadığını bildiklerini ifade etti.

Bir soru üzerine derogasyonlar konusuna da değinen Kocas, Türkiye’nin talep ettiklerinin AB kimliğinin ve varlığının temel konularına dayandığını bu nedenle bunların ne kendileri ne de başkası ve de özellikle  Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocas, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’ye, bir an bile BM’yi temsil ettiğini unutmaması öğüdünde bulundu.

Eide ile yaptığı görüşmelerin gerginlik ortamında yapıldığını teyit edip etmediği şeklindeki bir soru üzerine Kocas, hayır yanıtını verirken bu görüşmelerin oldukça ilginç geçtiğini belirtti.

Görüşmelerde, zor veya yumuşak zamanların var olduğunu belirten Kocas, kendisinin gerçekte çok kolay bir muhatap olmadığını ancak bunun görevi olduğuna dikkati çekti.

Azınlıkların değerlendirilmesi konusundaki önerisinin sorulması üzerine Kocas, Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin çeşitli planlamaların öngördüğü karar alma sisteminin, yabancıların katılımıyla bazı kurumların almasıyla son bulduğunu, ancak kendi önerisinin ise, bu sistemin yabancılar tarafından değil, iki toplumun haricindeki, Maronitler, Latinler ve Ermeniler tarafından değerlendirilmesi şeklinde olduğunu belirtti.