Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisindeki parsellerinde yeni doğalgaz keşifleri olması beklentisi içerisinde olduklarını belirtti.

Öte yandan Rum Hidrokarbon Şirketi (EİK) üyesi ve enerji ekonomisti Konstandinos A. Nikolau, yeni doğalgaz yataklarının keşfedilmesinin an meselesi olduğuna değindi.

Haravgi gazetesine konuşan Lakkotripis, doğalgaz araştırmaları, doğalgazla ilgilenen şirketlerin planları ve diğer konulardan söz etti.

Habere göre Total’in hangi –teknik, ekonomik-politik– sebeplerden ötürü ruhsatlarına sahip olduğu 10 ve 11 numaralı parselleri terk etmek istediği sorusuna yanıt veren Lakkotripis,  Rum Yönetimi ve 11’inci parselde kalma yönündeki şirketin iradesine, ayrıca şirketin niyetlerini Türk Navtex’i yayımlanmadan önce Eylül ayında bildirmiş olduğuna işaret ederek, sebeplerin jeopolitik değil, jeolojik ve ekonomik olduğunu söyledi.

Ruhsatlandırılan şirketlerin 2013 yılında da, sözleşmelerini imzalamadan önce baskı gördükleri, ancak yine de geri atım atmadıklarının unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Lakkotripis, bu tür şirketlerin böyle siyasi olarak hassas bölgelerde çalışmaya alışkın olduğunu belirtti.

Total şirketinin 10 ve 11’inci parsellerde sondaj yapılabilecek hedefler (Amathusa ve Onasagoras da hedeftir, keşif olursa o zaman yatak olurlar) bulmadığına değinen Lakkotripis, şirketin sondaj yapmaya değer jeolojik yapılar bulmadığını, ancak yatağın enerji dinamiğini daha iyi görebilmek için bazı jeofizik ve jeokimya araştırmaları yapmak üzere 11’inci parselde kalacağını söyledi.

“Şirket sismolojik verilerden bunları göremez mi?” sorusu karşısında, devletin sahip olduğu ve başvuru yapmakla ilgilenen şirketlere verilen sismografik verilerin “seyrek” olduğunu belirten Lakkotripis, bu nedenle şirket, ruhsatları alır almaz daha “sık” sismografik veriler topladığını belirtti.

Lakkotripis, araştırma programında fazladan sismografik araştırma yapılması konusunda anlaşma yapıldığını ve bu ek verilerin, sondaj yapılabilecek herhangi bir yapı olmadığını ortaya koyduğunu anlattı.

“Bu tür yapılarda sondaj matkabı gerekli derinliğe ulaşmadığı sürece ne olduğunu bilemezsiniz” de diyen Lakkotripis, ENI-KOGAS durumunda jeolojik yapılar bulunduğunu (Onasagoras, Amathusa), Total durumunda ise jeolojik yapı bile bulunmadığını söyledi.

Bu konularda beklentilerini düşük tuttuklarında söz eden Lakkotripis, ne iyimser, ne de kötümser olduklarını belirtti.

İsrail’de 60 denizaşırı sondaj yapıldığı ancak bunlardan 20’sinin başarılı olduğu örneğini veren Lakkotripis, ortalamanın çok düşük olduğuna vurgu yaparak, başarısızlık olasılığının, başarı olasılığından çok daha büyük olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Gelecekteki planlardan da söz eden Lakkotripis, enerji planlarında bir değişiklik olmadığını, ancak bunların araştırma programı ve çıkacak neticelere bağlı olduğunu belirtti.

9’uncu parseldeki Amathusa’daki araştırma sondajlarının sürdüğüne ve Mart ayı sonunda sonuçların çıkmasını beklediklere, 12’inci parseldeki Afrodit yatağının ticari olarak değerlendirilmesiyle ilgili görüşmeler yapıldığına ve Total ile gelişmeleri ele aldıklarına işaret eden Lakkotripis, enerji planlarının belirlendiği gibi sürdüğünü söyledi.

Lakkotripis, seçeneklerin var olduğuna ve bulgulara göre hareket edeceklerine vurgu yaparak, Onasagoras sondajından yatak çıkmadığı için bölgesel terminalle ilgili senaryoya geçtiklerini belirtti.

Vasiliko bölgesinde doğalgaz sıvılaştırma terminali oluşturulması hedefinde bir değişiklik olup olmadığı sorusu karşısında, Lakkotripis, Amathusa’dan sonuçların gelmesini beklediklerini, Afrodit için bölgesel pazarlara odaklandıklarını ve ruhsatlandırılmış parsellerdeki diğer enerji dinamiklerini görmeyi beklediklerini söyledi.

Total’in bölgede ve ENI’nin de Onasagoras’ta yatak bulamadığını söyleyen Lakkotripis, yapılmakta olan araştırmalardaki diğer enerji dinamiklerini değerlendirmeyi beklerken, kara terminali de dahil tüm seçenekleri önlerine açtıklarını belirtti.

Bu çalışmayı (terminal) istemeyecek birisi olmadığını, stratejik bir çalışmanın söz konusu olduğunu ancak, rakamların çıkması gerektiğini söyleyen Lakkotripis, terminalin sürdürülebilir ve rekabet kabiliyetinin olması için yaklaşık 10 trilyon ayak küp ve fazlasına sahip olmaları gerektiğine değindi.

Lakkotripis, şu anda yeni keşifler olması beklentisi içerisinde bulunduklarını ve bunun gerçekleşmesi durumunda tüm seçeneklerin önlerinde olacağını belirtti.

Türkiye üzerinden boru hattı oluşturulması ihtimalinin incelenip incelenmediği sorusu karşısında ise Lakkotripis, çözüm olmadan bunun incelenecek bir seçenek olmadığı yönündeki Rum Hükümetinin pozisyonunu tekrarladı.

En azından coğrafi olarak bu çözümün mümkün göründüğünü söyleyen Lakkotripis, önce Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini vurguladı.

NİKOLAU

Öte yandan Fileleftheros gazetesine konuşan Rum Hidrokarbon Şirketi (EİK) üyesi ve enerji ekonomisti Konstandinos A. Nikolau, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisinde doğalgaz yatakları keşfedilmesinin an meselesi olduğunu savundu.

Hidrokarbonlar konusunda yanlış bilgilerin yayılmasıyla ilgili bir soru üzerine, hidrokarbon araştırma ve üretim sanayinin Kıbrıs tarihinde daha önce bir örneğinin olmadığına işaret ederek, bilimsel ve teknik personel açısından yeterli olamayacaklarından söz eden Nikolau, doğalgaz konusunda bazı acele açıklamalarda bulunulduğunu belirtti.

Süreçlerin, zaman takvimleri ve gereklilikler konusunda bilgi eksikliklerinden dolayı sorunlar yaşandığını söyleyen Nikolau, araştırmalara jeolog, jeofizikçi, petrol mühendisi, ekonomi analizcileri gibi birçok uzmanın dahil olduğunu ve bu uzmanların birlikte çalıştığını belirterek, Güney Kıbrıs’ta bunun eksik olduğundan söz etti.

Bölgede teyit edilmiş ve aktif petrol sistemleri olduğuna işaret ederek, yeni keşifler olmasının an meselesi olduğunu savunan Nikolau, “yeter ki sondajlar devam etsin” dedi. Nikolau, “ucuz hayaller ve gevezelikler değil, sondajların yataklar bulduğu” üzerinde durdu.

Öte yandan Afrodit’te doğalgaz keşfedilmesinin önemine dikkat çeken Nikolau,  böylece hem Rum MEB’inin petrol olanaklarının kanıtlandığını hem de, gelir ve zenginlik yaratılması açısından ekonomik uzantılarının ortaya çıktığını belirtti.