Rum Başkanlık Sarayı’ndaki müzakere tutanak ve belgelerdeki yakınlaşma veya önerilerin, bunları inceleyen siyasi partileri çok kaygılandırdığı, “Başkanlık Sarayı ile siyasi partilerin, Kıbrıslı Türk ve Rum nüfusu konusunda labirentte dolaştığı” haber verildi.

Simerini, haberi “100 Bin Yerleşik Yasal ‘Peşkeş’… Yerleşikler Konusunda Büyük Mesele… Yönetim Başlığında Da Açık Cepheler… Başkan Anastasiadis, Kabul Ettiği 220 Bin Kıbrıs Türk Vatandaşı Sayısının Nerden Çıktığını İzah Etti” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazete, Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas’ın, Anastasiadis’e mektup göndererek, kabul ettiği 220 bin Kıbrıs Türk vatandaşı sayısının nerden çıktığı sorusuna “ İstatistik Dairesi’nde kayıtlı Kıbrıslı Rum sayısının, 100 bin TC kökenliye meşruiyet kazandırılması için kasten 667 bin’den 800 bine çıkartıldığı cevabı aldığını yazdı.

Gazete, Anastasiadis’in, Lillikas’ın dağıtımını diğer bütün siyasi partilere de yaptığı mektubuna verdiği cevabı şöyle aktardı:

“-Resmi veriler İstatistik Dairesi’nden değil Nüfus Dairesi’nden alınır.

-117 bin 545 Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartı veya pasaportu hamilidir.

-Toplam rakama (220 bin) yurtdışında yaşayan 30 bin kişi de dahildir.
-Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği almaya başvurmayan binlerce Kıbrıslı Türk vardır.”

Gazete Anastasiadis’in cevap mektubunda, TC kökenlilerle ilgili tek ifadesinin, merhum  Tasos Papadopulos’un Annan Planı’nın 5’inci versiyonunda 50-55 bin TC kökenlinin kalmasını kabul ettiğine yaptığı atıf olduğuna işaret etti.

“1960 ANAYASASINDAKİ VETO HAKKI GENİŞLETİLİYOR”

Gazete, son Siyasi Parti Başkanları Konseyi’nde yapılan bilgilendirme ve ilgili tutanaklar hakkında edindiği bilgilerden; Federal Kıbrıs’ın Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın birlikte karar vermesini gerektiren 5 noktada da anlaşmaya varıldığının anlaşıldığına dikkat çekti.

Muhalefet partilerinin bunu, “1960 Anayasası’nda öngörülen veto hakkının genişletilmesi” olarak yorumladığına dikkat çeken gazete, ilgili tutanakların 56’ncı sayfasında Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın birlikte karar vermesi gereken başlıkların şöyle sıralandığını yazdı:  1-Savunma, 2-Dış Politika, 3-İç Güvenlik, 4- Finansman, 5-Cumhuriyet’in temel çıkarları (bunların ne olduğu netleştirilmedi).”

SARAY’DAKİ BELGELERDE “BOŞLUKLAR VE BELİRSİZLİKLER”

Diğer bir gelişmenin de neredeyse ‘kapanmış’  addedilen Yönetim başlığında, bazı siyasi partilerin heyetleri tarafından incelenen belgelerde “boşluklar ve gri bölgeler (belirsizlikler)” saptanması olduğuna dikkat çeken gazete, özetle şunları aktardı:

“-Kıbrıs Türk tarafı federal silahlı kuvvetler (küçük esnek ordu) olmasını reddediyor.

-Doğal kaynaklar, telekomünikasyon ve postaların Federal yetkide olacağı konusunda anlaşmaya varıldı ancak altyapıların mülkiyeti  ‘oluşturucu devletler’ arasında paylaşılacak.

-işgal bölgelerinde var olan kumarhanelerle ilgili gri bölgeler var çünkü şans oyunlarının federal yetkide olacağında anlaşmaya varıldı ancak varılan yakınlaşmaya göre işletme şart ve kuralları mevcut tesisleri kapsamayacak.

-Sosyal politikaların federal yetkide olmayacağı konusunda, Talat-Hristofyas döneminde anlaşmaya varıldığı üzere (AKEL sert tepki gösteriyor) kaydedilmiş yakınlaşma var.

-Vergiler konusunda uzlaşılanlara, ‘oluşturucu devlete’ kendi doğrudan vergisini uygulama olanağı tanıyan bir madde eklendi (bu yetki federal hükümetin elindeydi).

-FIR konusunda Kıbrıs Türk tarafı iki hava trafik kontrol merkezi işlemesinde çok ısrar ediyor. Bu Kıbrıs Rum tarafının tartışma konusu yapmadığı bir şeydir (alternatif olarak, havaalanına yaklaşmada 20 kilometre için iki kontrol kulesi olması önerildi).”

“İKİ VİTESLİ VATANDAŞLIK”

Fileleftheros “İki Vitesli Vatandaşlar… ‘Eyalette, İç Vatandaşlığı Olanların Yüzde 20’si Oy Kullanacak… Perdikis’in İzah İçin Anastasiadis’e Mektubu”  başlıklı haberinde Ekologlar Hareketi-Vatandaşlar İşbirliği Başkanı Yorgos Perdikis’in, siyasi parti başkanlarının ‘ikamet hakkı’ (Domicile)  verilmesi konusunda bilgilendirildiği 30 Temmuz tarihli toplantıda ortaya çıkan bir konu hakkında Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e mektup göndererek izah istediğini yazdı.

Habere göre Perdikis, 30 Temmuz’da ortaya çıkan konuyu izah etmek için şu örneği verdi:

“Kıbrıs Türk idaresi altındaki eyaletteki bir şehirde Kıbrıs Türk eyaletinin ‘iç vatandaşlığı’ olmayan 3 bin Kıbrıslı Rum ikamet ediyor ve bu şehirde yerel seçimlerde oy kullanma hakkı olan Kıbrıs Türk ‘iç vatandaşlığı’ hamili 10 bin kişi varsa bin Kıbrıslı Rumun ne seçme ne de seçilme hakkı olacak.”

PERDİKİS AB’NİN 94/80 TALİMATINI HATIRLATARAK YEREL SEÇİMLERDE OY HAKKINI SORDU

Perdikis, mektubunda özetle şunları belirtti:

“Sayın Akıncı ile bir eyaletin ‘ iç vatandaşlığına sahip sakinlerin (ikamet edenlerin) yalnız yüzde 20’sinin öteki eyaletteki belediye ve muhtarlıklarının seçmen listesine kaydolma hakkı olacağında anlaşmaya varmış görünüyorsunuz.

Görüşme sırasında Avrupa vatandaşı sakinlerin (ör: Baf’ın Pegia bölgesi) haklarıyla ilgili karışıklık konuşulmuştu.  Tutanaklarda yazmıyor olsa da, Pegia Belediye Meclisi’nde bütün meclis üyeleri neden bütün Avrupa vatandaşları tarafından seçilsin ki demiştiniz.

Yaptığım araştırmaya göre Avrupa vatandaşlarına sadece belediye başkanı ve muhtar (ve vekilleri) seçimlerine katılma hakları konusunda hiçbir kısıtlama getirilmemiş olabilir. Yine, Kıbrıs mevzuatında, seçmen listelerine kaydolmalarında, yerli Kıbrıslılar için geçerli olanlar dışında herhangi bir kısıtlama yoktur (AB’nin 94/80 talimatı).

Talimat AB vatandaşlarının seçmen listelerine kaydını somut, çok kısıtlı sebeplerle ve belirli bir yöntemle kısıtlama hakkı vermektedir. Örneğin, belediye veya köyde ikamet süresi 6 ay yerine iki döneme çıkartılabilir (Talimatın 12’nci maddesi). O toplantıda derogasyonun süresi konusunu gündeme getirmiş ancak tatmin edici cevap alamamıştım.

Kıbrıs vatandaşlarının yerel seçimler için seçmen listelerine kaydolmasına, ‘ikamet adresi’ bahanesiyle tavan sınırı getirilmesi yerli vatandaşlar aleyhine açık ve mazur görülemez bir ayrımdır.”

Habere göre Perdikis, bu konuyu iç vatandaşlık edinme kriteriyle bağlayarak “çalışma arkadaşlarınızın bize söylediği gibi ana kriter dil (köken veya doğum yeri veya uzun süre ikamet, v.b. değil)  olacaksa o zaman aslında, işgal olguları onaylı meşrulaşmış ve etnik açıdan iki saf/arı bölge olacak” dedi ve şunları ekledi:

“Girne kökenli bir Kıbrıslı Rum orada yaşayacak ve çalışacak ama kendi ülkesinde ve şehrinde Avrupa vatandaşının haklarına sahip olmayacaksa çağdaş bir esirden başka ne olur?”