Sözde “MEB” sınırlarının belirlenmesinde çalışmış, hidrokarbon araştırmalarıyla ilgili müzakerelerde görev yapmış uzman Solon Kasinis, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)” içerisinde hidrokarbon arama ruhsatları verilmesi için çıkılacak yeni ihalede dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu.

Rum  Dışişleri eski Bakanı Eraqto Kozaku Markulli, ihaleye çıkılmasının “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkı olduğunu” savundu.

Kasinis ile Markulli, Rum basınında yer alan açıklamalarında hidrokarbon arama ruhsatları verilmesine ilişkin ihaleler  hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Kasinis, Alithia gazetesinde yer alan açıklamalarında, hidrokarbon araştırmaları için üçüncü tur ihalede sunulacak parsellerin sayısı belirlenirken Kıbrıs Türk tarafının tepkilerinden kaçınmak ve Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik yürütülen görüşmelerin etkilenmemesi için dikkatli olmak gerektiğini belirtti.

Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail arasında gerçekleştirilen üçlü zirvenin sonuçlarını değerlendiren Kasinis, bu tür görüşmelerin önemine vurgu yaparak, Türkiye’nin bu sürece dahil olup olmayacağını görmeyi bekledikleri görüşmelerin söz konusu olduğunu belirtti.

“Üçlü işbirliği Türkiye’yi dışarıda bırakıyor ve bu civar bölge için doğru değildir” diyen Kasinis, Türkiye’nin, bölgedeki lider rol hedefine işaret ederek, işbirliğinin sonuçlanmasına izin vermeyeceği değerlendirmesinde bulundu.

Kasinis, “Sanırım Türkiye’nin de müdahil olması ve aynı zamanda Kıbrıs sorununu çözmesi gerekiyor. Aksi taktirde planların dışında kalacak ve hata arayacak” ifadelerini kullandı.

Sözde “MEB” içerisindeki ruhsatlı parsellerde yapılması planlanan çalışmalardan da söz eden Kasinis, 12’inci parselde bir sondajın daha yapılmasının beklendiğini, ancak bu konuda henüz net kararların olmadığını belirtti.  Kasinis, petrolün de bulunması için daha derin hedeflerin olabileceğinden de söz etti.

11’inci parselde de Total tarafından sondaj yapılmasının beklendiğini söyleyen Kasinis,  ENI’nin de 9’uncu parselde sondaj yapacağını belirtti.

İngiliz BG’nin Noble Energy’nin 12’inci parseldeki hisselerinin yüzde 35’ini satın almasının neden önemli olduğunun sorulması üzerinde ise Kasinis, “Önemlidir çünkü BG bunları Shell’e satmayı planlıyor ve bu tür şeyler jeopolitik açıdan çok önemlidir. Araplarla, İsrail’in çok hoşuna gitmeyecek dostluk ilişkilere sahiptirler” yanıtını verdi.

Haritalarda “MEB”in bir kısmının gösterilmesinin de hatalı olduğunu savunan Kasinis, kendilerinin “MEB”in tamamının gösterilmesi gerektiğini belirtti.

12’İNCİ PARSELDE AMFORALAR BULUNDU

Öte yandan Kasinis, 12’inci parselde, içerisinde buğday bulunan yaklaşık 20 antik amforanın bulunduğunu söyledi.

Bunların sondaj yapılmak üzereyken tespit edildiğini anlatan Kasinis, amforalara zarar verilmemesi için sondaj matkabının 500 metre kuzeye taşındığını belirtti.

“ÜÇÜNCÜ TUR RUHSATLAR KIBRIS’IN EGEMENLİK HAKKI”

Öte yandan Kathimerini gazetesine konuşan Rum eski Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli, hidrokarbon konuları ve Kıbrıs sorunuyla ilgili konulardan bahsetti.

Rum Hükümetinin “MEB” içerisinde hidrokarbon araştırmalarına yönelik üçüncü tur ihaleye çıkacağı açıklamasından, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelere etkilerinin olmasını bekleyip beklemediği sorusuna yanıt veren Markulli, öncelikle üçüncü tur ihale ilan etmenin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkı olduğunu” savundu.

Her ülkenin MEB’i içerisinde var olan doğal kaynakları araştırma ve değerlendirme konusunda egemenlik haklarına sahip olduğunu söyleyen Markulli, “Bu nedenle normal koşullarda Kıbrıs Türk liderliği ve Türk hükümetinden herhangi bir tepkinin olmaması gerekirdi” dedi.

Ancak önceki iki ihaleyle ilgili deneyimlerine göre Kıbrıs Türk liderliği ve Türk Hükümeti’nin yoğun tepkiler gösterdiğini hatırlatan Markulli, “Öngörülerime göre evet, yine aynı tepkiler olacak, hangi parsellerin üçüncü tur ihaleye konulacağına da bağlı olsa da…” sözlerini kullandı.

Üçüncü tur bir ihalenin Türkiye’ye Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu yönde katkı koyması için bir tür baskı çeşidi olup olmayacağı sorusuna verdiği yanıtta “Ben bunu böyle görmüyorum” diyen Markulli, üçüncü tur ihalenin daha çok görüşmeler nedeniyle ertelenemeyecek ve ertelenmemesi gereken “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını” uygulaması çerçevesine dayandığını savundu.

Buna paralel olarak bir şekilde görüşmeler sürecine müdahil olan uluslararası topluma ve “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” doğal kaynaklarını bulmak/değerlendirmek için ruhsatlandırılan şirketlerin ülkelerine güçlü bir mesaj verdiğini iddia eden Markulli, mesajın da “bu süreç ilerliyor, Kıbrıs Cumhuriyeti Türkiye tarafından kuşkuyla karşılansa da oradadır, vardır, işliyor ve bu varlık ve işleyiş çerçevesinde bu yönde ilerliyoruz” şekilde olduğunu söyledi.

Kıbrıs sorununun olası bir çözümünde Türkiye’nin “Kıbrıs MEB’indeki talepleri çözülecek mi?” sorusu üzerine ise Markulli, “Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bölgesi içerisindeki doğal zenginliklerden yararlanmada meşru olması için MEB değil sadece kıta sahanlığına sahip olabileceğini düşünüyor” yanıtını verdi.

Sözlerinin devamında, Türkiye’nin “Kıbrıs MEB”inin kuzeybatı ve batı bölgesinde büyük bir bölümü, Meis adasının kıta sahanlığının olmadığını kabul ederek, sorguladığını söyleyen Markulli, “Kıbrıs sorununun çözümünün, federal bir devlete dönüşümün olduğunu ve yeniden birleşmiş devletin faaliyet gösterdiği ilk gün Türkiye’nin yeni olgular durumunun egemenlik haklarını sorguladığını bir düşünün” dedi.

Markulli, bu tür konuların Türkiye ile müzakerelerin nihai kısmında netleştirilmesi ve ilk günlerden bir krizi ateşleyebilecek herhangi bir tehdit ya da gölgenin olmaması için tüm çözüm paketinin bir kısmını teşkil etmesi gerektiği yönündeki düşüncesini dile getirdi.