Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in önümüzdeki Salı günü başlaması planlanan yeni tur görüşmelerde, öze ilişkin konular ile Güven Yaratıcı Önlemlerin (GYÖ) paralel görüşüleceği haber verildi.

Haravgi “Salı günü Öze İlişkin Konularla GYÖ’ler Masada… Hedef Yeni Cenevre Ama Oyalama Korkusu Da Var” başlıklı haberinde, yeni turda öze ilişkin konularla GYÖ’lerin paralel görüşülmesine Pazar günü Ledra Palace’de gerçekleşen yemekli görüşmede karar verildiğini yazdı.

Gazete, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yeni Güven Yaratıcı Önlemler benimsenmesinden çok 2 yıl önce kararlaştırılmasına rağmen henüz uygulamaya konulmayan,  Derinya ve Lefke-Aplıç geçitlerinin açılması önlemlerin uygulanmasını istediğini savundu.

BM’nin,  “GYÖ’lerin görüşülmesinin sorun yaratmadığı ve öze ilişkin müzakerelerin ilerlemesine engel olmadığı” görüşünde olduğuna işaret eden gazete, Akıncı’nın Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’le görüşmesinin ardından Brüksel’de yaptığı açıklamanın da bu yönde olduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın 4 özgürlükle ilgili izahına yer veren gazete, “görüşüne başvurduğu siyasi analizcilerin, müzakerelerdeki sürünceme veya oyalamaların her iki tarafın da işine geldiği” görüşünü ortaya koyduklarına dikkat çekti.

Gazete, özetle şunları yazdı:

“Müzakereleri, başkanlık seçimine kadar sürüncemede tutmak, seçim kampanyasına hizmet edeceğinden Başkan Anastasiadis’in işine gelir. Akıncı da bu konuyu iç maksatları için kullanmak ve işgal bölgelerindeki retçi çevreleri hedef ve isteklerine ikna etmek için kullanabilir.”

“TÜRK TARAFI ATEŞE BENZİN DÖKÜYOR”

Gazetenin, “AKEL: Ateşe Benzin Döken Açıklamalardan Kaçınılsın” başlıklı haberinde ise, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun müzakerelerin yeniden başlama ihtimali üzerine Kıbrıs Türk tarafından yapılan açıklamalara dikkat çektiği ve “bütün taraflara, süreçte sorun yaratabilecek açıklamalardan kaçınma” çağrısı yaptığı açıklamaya yer verdi.

“Bu müzakerelerin özlü olacağını güvence altına almalıyız” diyen Kiprianu, AKEL olarak, bu müzakerelerin olabildiğince yapıcı olması ve “Kıbrıs Türk tarafı da karşılık verirse”, en kısa zamanda bazı anlaşmalara varılabilmesi için mümkün olan her şekilde katkı koyacaklarını savundu.

Kiprianu “Daha çok başarı şansı olabilmesi için Türk tarafından, ateşe benzin döken açıklamalar yapılmaya son verilmeli. Son günlerde, özellikle de Çarşamba günü yapılan bazı açıklamalar çabanın yeniden başlamasını zorlaştırıyor” ifadesini kullandı.  

NEOFITU: “HER NE YAPIYORSAM…”

Fileleftheros, “Her Ne Yapıyorsam, İşgalden Kurtulalım Diye Yapıyorum” başlıklı haberinde, Enosis Plebisiti kararına karşılık partisinin meclise sunduğu yasa önerisi nedeniyle “Akıncı’ya ve Türkiye’ye biat etmekle” suçlanan DİSİ Başkanı Averof Neofitu’nun, “Her ne yapıyorsam, işgalden kurtulalım diye yapıyorum. Çabalarıma elimden geldiğince devam edeceğim” yönündeki açıklamasına yer verildi.

“Haysiyetim, çıkmazın kırılması ve Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için elimden geleni yapmamı gerektiriyor çünkü yeniden birleşmiş bir vatanda yaşamak gibi bir ülkümüz var.  Büyük ülkülerde de bölünmüş vatanlara yer yoktur. Türk işgalinden kurtulmak için elimden geleni yaptım, yapıyorum, yapacağım da. Fiili durumdan kurtulmak ve yeniden birleşmiş bir vatanda yaşamak istediğim için mücadele veriyorum. Türk işgalinden ancak müzakereler yoluyla kurtulabileceğim için milli vicdanı rahat bir Helen olarak itibarlı ve gururlu hissetmek hakkımdır” 

“UĞURSUZ…”

Simerini, “Yeniden Başlangıcı Uğursuz Görüyorlar” başlıklı haberinde, bazı Rum siyasi partilerinin müzakerelerin Salı günü yeniden başlaması beklenen müzakerelerle ilgili değerlendirmelerine yer verdi.

Habere göre, Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas, “Ya yeni bir çıkmaza sürükleneceğiz veya Başkan Anastasiadis, Türk şartlarını kabul etmek zorunda kalacak ki bu da Türk standartlarında bir çözüm demek olur, Kıbrıs halkının bunu reddedeceğinden kuşku yoktur” dedi.

“Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Akıncı aracılığıyla Cenevre’de ortaya koyduğu bütün aşırı taleplerinde ısrar edeceğini ve bu kez müzakerelerin Akıncı’nın halihazırda belirlediği dar bir takvimde, şantaj ve şartlar altında yapılacağına inandığını” söyledi. 

Lillikas, Anastasaidis’i kaygılandırması gereken şeyin,  Türk tarafının Kıbrıs müzakerelerini, Rum tarafının sözde MEB’indeki araştırma programıyla bağdaştırıyor olması olduğunu savundu.

Dayanışma Hareketi, Salı günü başlaması beklenen müzakerelerin “tehdit altında yapılacağını, bu nedenle olumlu bir sonuç çıkmasının beklenmemesi gerektiğini” savundu. Şu anda, bu diyaloğun başarıyla sonuçlanması için gerekli ön şartların bulunmadığı görüşünü de ortaya koyan Dayanışma Hareketi “Türk tarafının değişmesi söz konusu değil” görüşünü ortaya koydu.

ELAM, “Federasyon zeminindeki müzakerelerden hiçbir şey beklenmemesi, hiçbir şey umulmaması gerektiğini” savundu. Rum tarafının Türkiye’yi uluslar arası alanda uzlaşmaz göstermek ve onu tavır değişikliğine zorlamak için büyük bir fırsat kaçırdığını da savunan ELAM, “Maalesef,  toplumlararası yöne bağlı kaldığımız sürece uluslararası topluma Kıbrıs sorununun istila ve işgal sorunu olduğunu gösteremeyiz, hiçbir şey de umamayız” iddiasını ortaya koydu.

Fileleftheros haberi “Partilerin Mesaj ve Telkinleri” başlığıyla aktardı.