Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması amacıyla 1950 yılında gerçekleştirilen ve sadece Kıbrıslı Rumların katıldıkları referandumun (plebisit) yıldönümünün, Güney Kıbrıs’taki okullarda anılmasının Rum Meclisi’nce kabul edilmesi ve KKTC’den buna gelen tepkilerin akabinde, Rum Ulusal Konseyi’nin ise dünkü toplantısında, “meselenin, Kıbrıs Türk toplumu içerisinde, Kıbrıs Rum tarafının Enosis politikasını geri getirmesi olarak kasten çarpıtıldığı” iddiasında bulunarak, bu durumu kınadığı haber verildi.

Alithia gazetesi “Ulusal Konsey: Kasıtlı Çarpıtma” başlıklı haberinde, dün toplanan Rum Ulusal Konseyi’nin “böyle bir konunun gündeme gelmediği, hiçbir zaman gündeme gelmesinin söz konusu olmadığı, aynı zamanda taksime yol açacak herhangi bir çözüm şeklinin kabul edilmesinin de söz konusu olmadığı” şeklindeki açıklamasına yer verdi.

Gazeteye göre, Rum Ulusal Konseyi, oybirliğiyle yaptığı açıklamada “Kıbrıs sorununda arzu edilen çözümün, BM Güvenlik Konseyi kararları ile Genel Kurulun ilgili kararlarına, aynı zamanda Ulusal Konseyin daha önce de oybirliğiyle aldığı kararlara dayanmakta olduğunu” yineledi.

RUM SİYASİ PARTİLERİN AÇIKLAMALARI

Simerini gazetesi ise “Görüş Birliği ve Görüş Ayrılığı Toplantısı” başlığıyla geniş yer ayırdığı haberinde, Ulusal Konseyin dün gerçekleştirdiği toplantının hem görüş birliği, hem de fikir ayrılığı toplantısı olduğunu, çünkü Enosis Plebisiti konusunda oybirliğiyle yapılan açıklamanın haricinde, siyasi partilerin, Kıbrıs sorunundaki strateji, taktik ve icraatlara ilişkin fikir ayrılıkları ve birbiriyle çelişen yaklaşımları teyit ettiklerini kaydetti.

DİKO, EDEK, Vatandaşlar İttifakı ve Ekologların içerisinde bulunduğu Rum merkez partilerin, strateji değişikliğine gidilmesi konusunda önerilerde bulunduklarını yazan gazete, bu dört partinin “Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetleri tarafından milli konuda bugüne kadar izlenen stratejinin sadece çıkmazlara değil, Kıbrıs Rum kesiminin acılı tavizlerde de bulunmasına yol açtığına dair beyan edilmiş yaklaşım ışığında, yeni bir strateji benimsenmesi için, kapsamlı belgeler veya uzun detaylı öneriler sunduklarını” ifade etti.

Bunun tam aksine, DİSİ ve AKEL’in ise, Ulusal Konsey’de herhangi bir öneri ortaya koymadıklarını yazan gazete, DİSİ ile AKEL’in, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in müzakerelerde yerinde bir yol izlediği ve bundan dolayı strateji değişikliğine gidilmesi veya bunun yeniden uyarlanmasının gerekmediğini düşündüklerini iletti.

Dayanışma Hareketinin de herhangi bir öneride bulunmadığını yazan gazete, Dayanışma Hareketi Başkanı Eleni Theoharus’un, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de ifade ettiği gibi, şu an strateji değişikliğine gidilmesinin zamanı olmadığını söylediğini iletti.

DİKO, VATANDAŞLAR İTTİFAKI, EDEK VE EKOLOGLAR BELGE SUNDU

DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos’un, Kıbrıs sorununda strateji değişikliğine gidilmesine ilişkin olarak 20 sayfalık bir belge sunduğunu yazan gazete, bunun ana ekseninin “Türkiye için de bir maliyeti ortaya çıkması” ve Rum kesiminin müzakere masasındaki tehlikeli tavizlerinin geri çekilmesi için, ulusal stratejinin yeniden tayin edilmesi şeklinde olduğunu belirtti.

DİKO’nun belgesinde, DİKO’nun yaklaşımına göre, Kıbrıs sorunu çözüm sürecinin başarısızlığa uğramasının sebeplerine işaret edildiğini de yazan gazete, belgede, AB katılımıyla ilgili müzakere başlıklarının açılmasının ertelenmesi aracılığıyla, Türkiye için de bir siyasi maliyet ortaya çıkması gerektiğine işaret edildiğini de iletti.

Gazete belgede, “gerçek Güven Yaratıcı Önlemlerle (GYÖ) Kıbrıslı Türklerin Türkiye’den kurtarılmasına atıfta bulunduğunu” da ekledi.

Gazeteye göre, DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos ise açıklamasında, Kıbrıs sorunundaki stratejinin yeniden tanımlanması konusunda hareket etmeleri gerektiğini ifade etti ve partisinin bu yeni stratejiye ilişkin somut öneriler içeren 20 sayfalık bir belge sunduğunu dile getirdi.

Bu önerilerin, “başlıca amaç olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin korunmasına dayalı olması gerektiğini” ifade eden Papadopulos, önerilerinin Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis tarafından ciddi bir şekilde göz önüne alınmasını umduklarını söyledi.

Papadopulos, “Cenevre başarısızlığının üzerinden 30 gün geçmesinin akabinde, stratejilerini yeniden yapılandırma konusunda hareket etmeleri gerektiğini düşündüklerini” yineledi.

DİKO’nun belgesi Fileleftheros’ta ise “Kıbrıs Sorununda Başka Politikaya İlişkin Öneri” başlığıyla ayrıntılı şekilde yer aldı.

Vatandaşlar İttifakı’nın da 60 sayfalık bir strateji belgesi sunduğunu yazan gazete, bunun 2015 yılının Şubat ayında hali hazırda sunulduğunu anımsattı.

Gazete, yabancı ve Kıbrıslı Rum akademisyenlerle işbirliği içerisinde yazılan belgede, başka şeyler yanında, Kıbrıs sorunundaki uzlaşmaz tutumundan ötürü Türkiye’ye siyasi ve ekonomik maliyet yaratılmasının da ortaya konduğunu belirtti.

EDEK’in ise, ilk kısmı 2016 yılında sunduğu belge, ikinci kısmı da Cenevre konferansından hemen önce 2017’de sunduğu diğer belge olmak üzere, iki kısımdan oluşan bir belge sunduğunu yazan gazete, 4 sayfadan oluşan ilk belgede, AB’nin müzakerelerdeki varlığının düzeyinin yükseltilmesinden söz edildiğini belirtti.

Gazete, yedi sayfalık ikinci belgede ise, elle tutulur inisiyatifler üstlenilmesi aracılığıyla, Rum kesiminin müzakerelerdeki pozisyonunun güçlendirilmesi gerektiğine işaret edildiğini ifade etti.

Ekologların da üç yıl önce sundukları eski bir belgeyi yeniden sunduklarını yazan gazete, Dayanışma Hareketinin de müzakere sürecindeki uyuşmazlıklara atıfta bulunan 15 sayfalık belge sunduğunu ekledi.

Gazete, Ulusal Konsey’den ayrılan Rum Ulusal Halk Cephesi ELAM’ın ise, bundan böyle izlenmesi gereken stratejiye ilişkin görüşlerini yeniden ortaya koymak istediğini, çünkü hem müzakerelerde izlenen prosedürü hem de iki kesimli iki toplumlu federasyonu kabul etmediğini aktardı.

DİSİ BAŞKANI NEOFİTU

Gazeteye göre, Ankara’nın Türk vatandaşlarına dört özgürlüğün uygulanması talebine değinen DİSİ Başkanı Averof Neofitu ise, “Türkiye’nin Kıbrıs sorunu aracılığıyla arka kapıdan Avrupa’ya girmek istediğini” iddia etti.

Merkez partilerin bütün meselelerde Hükümetle arayı bozduğunu da dile getiren Neofitu, bu partilerin sabahtan akşama kadar cömert tavizlerde bulunduğu konusunda Rum Yönetimi Başkanı Anastasidis’i eleştirdiklerini dile getirdi.

Ulusal Konsey toplantısı konusunda ise, “Türkiye’nin sınır ötesi özgürlüklerle ilgili talebine” odaklanan iyi bir görüşme yaptıklarını ifade eden Neofitu, bu talebin Rum kesimi tarafından kabul edilemeyeceğini, öte yandan özgür dolaşım ve yerleşim konularının bizzat AB tarafından belirlenen konular olduğunu söyledi.

AKEL GENEL SEKRETERİ KİPRİANU

Açıklamasında, müzakere sürecine destek belirten AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ise, müzakerelerin ağır bir tempoda ilerlediğine işaret ederek, iç boyuta odaklanılarak taktik değişikliğine gidilmesini istedi.

Kiprianu, akabinde güvenlik konularının da ele alınması için, Kıbrıs sorununun iç boyutlarını oluşturan bütün meselelerin esaslı bir şekilde görüşülmesine ilişkin bir reçete bulunması gerektiğini de dile getirdi.

Bundan ötürü, “Rum Yönetimi Başkanının da karar verdiği şekilde, taktiklerini değiştirmeleri gerektiğini” ifade eden Kiprianu, AKEL’in Anastasiadis’e yönelik desteği konusundaki bir soruya ise, her daim bu meselelerle ilgili bireysel (ayrı) görüşlere sahip olduklarını, ancak AKEL’in Anastasiadis karşısında bir polemik başlattığı sonucunun da çıkarılmaması gerektiğine vurgu yaptı.

EDEK BAŞKANI SİZOPULOS

Gazeteye göre EDEK Başkanı Marinos Sizopulos ise açıklamasında, Türk tarafının, Garanti Anlaşmalarının kaldırılması, Türk askeri birliklerinin adadan ayrılması ve Kıbrıs sorununun uluslar arası boyutunu oluşturan geriye kalan meselelerle ilgili temel konular üzerinde görüş belirtmekten kaçınmak için, Kıbrıs sorunuyla ilgili temel süreci dondurmaya çalıştığını iddia etti.

Sizopulos “Türk tarafının aldatmaca olarak Kıbrıs’taki Türk vatandaşlarıyla ilgili dört özgürlük konularını aynı zamanda Kıbrıslı Türklerin Yönetim meselelerine daha fazla katılımını gündeme getirdiğini” de ileri sürdü.

Sizopulos, Mont Pelerin’deki 3’üncü görüşme konusunda Rum Yönetimi Başkanından aldıkları bilgilendirmeden, müzakere sürecinde herhangi özlü bir ilerleme olmadığının görüldüğü iddiasında da bulundu.

THEOHARUS

Gazeteye göre Dayanışma Hareketi Başkanı Eleni Theoharuıs ise açıklamasında, Türklerin, Cenevre’deki Kıbrıs’la ilgili konferansın devamı için, dört temel özgürlüğün kabul edilmesi ve yönetim konularına etkin katılımı, Cenevre’ye gitmeden önce önkoşul olarak ortaya koyduklarını öne sürdü.

LİLLİKAS

Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas ise açıklamasında, “herhangi bir sonuç çıkması için ortada doğru önkoşullar olmadığını, bunun tam aksine, Ankara’nın açıklamaları ve Konferansın toplanması için önkoşul olarak dört özgürlüğün uygulanmasına dair ısrarının, olumsuz bir ortam meydana getirdiğini” ileri sürdü.

PERDİKİS

Rum Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği Hareketi Başkanı Yorgos Perdikis ise açıklamasında, Cenevre’de Kıbrıs’la ilgili özlü bir konferans yapılmasına ilişkin uygun zemin bulunmadığını ve bu görüşlerini Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’e ilettiklerini de söyledi.