Haberi “İki Toplumlu Suç Aklama… Uluslararası Af Örgütü’nün 1996’dan Kovuşturma Önerisi… Glafkos Retçi, Denktaş Tereddütlü” başlığıyla aktaran gazete, Uluslararası Af Örgütü’nün 1996’da, Kıbrıs’ta 1963-74 döneminde yalnızca ‘kaybolan” değil ‘keyfi ve maksatlı olarak öldürülen’ kişilerin de araştırılması için bir komite kurulmasını ve kovuşturma yapılmasını önerdiğini yazdı.

Zamanın Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK) üyeleri arasında yapılan yazışmaları kaynak gösteren gazeteye göre, Kıbrıslı Türk üye Rüstem Tatar, Komite’nin üçüncü üyesine gönderdiği bir yazıda Af Örgütü’nün BM’ye yaptığı Kıbrıs kayıplarının öldürülmesinde sorumlu olanların saptanması, bulunması, yargılanması ve suçları sabit görülenlerinin cezalandırılması için bir araştırma komitesi kurulması önerisini resmen reddedenin Rum tarafı olduğunu belirtti.

“Af Örgütü’nün önerisi Rum tarafınca kabul edilemezdi” vurgusunu yapan gazete, “Başkan Anastasiadis’in 19 Temmuz 2018’de söylediği üzere Kıbrıs Rum tarafı, Türkiye’den kayıp akıbetlerinin belirlenmesi yükümlülüğünü yerine getirmesini talep ederek bugüne kadar ‘ölüm davası’nı reddetti” diye yazdı. Gazete Kıbrıs Türk tarafının da, kendi sorumluluklarından kaçmak için 1990’lı yıllarda, faillerin bulunmasının intikam faaliyetlerini tetikleyeceği iddiasında bulunduğunu savundu.

Haberde zamanın Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides’in, Uluslararası Af Örgütü’nün ilgili önerisinden birkaç yıl önce, 6 Mart 1996’da BM Genel Sekreteri’ne, Rum kayıplar listesinden 126 kişinin çıkartıldığını bildirdiği kaydedildi..

Rum bakanlar kurulunun bu kararının, listeden çıkarılanların ailelerine 4 yıl sonra, 2000 yılında bildirildiğine dikkat çeken gazete şunları yazdı:

“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kayıplar listesini uluslararası kabul gören kriterlere uymadan oluşturması, ölülerin Kıbrıs Rum toplumu tarafından siyasileştirilmesinin göstergesidir. Bu tavır, Türk askeri tarafından öldürülmedikleri, dahası Lakadamya mezarlığında gömülü oldukları ve gömü yerleri de Rum yetkililer tarafından bilindiği yargı tarafından da onaylanan Hristofis Pasas ve Haralambos Palmas davalarıyla da tescillendi.”