Simerini haberi “Ulusal Konsey’de İki Kamp... Türkiye’ye Karşı Önlemlerin Tırmandırılıp Tırmandırılmaması Konusunda Anlaşmazlık... DİSİ ve AKEL Yatıştırma Formülü Aranması Görüşünde Birleşiyor” başlık ve spotlarıyla manşete çektiği haberinde, Rum Ulusal Konseyi’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri nedeniyle Türkiye aleyhine önlemlerin tırmandırılıp tırmandırılmaması ve Rum Yönetimi’nin rota değişikliğine gitmesi konusunda iki kampa ayrıldığını yazdı.

DİSİ ve AKEL’in, yatıştırma politikası benimsenmesi mantığıyla, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in derhal müzakere masasına dönmesi için yol bulunması gereğini vurguladığını belirten gazete, geriye kalan partilerin ise yatıştırma politikasının yeni acı tavizlerle eş anlamlı olduğu inancıyla “mızmızlanmakta” olduğunu yazdı.

Gazete güvenilir bilgilere dayanarak, uluslararası toplumun güçlü oyuncularının Rum tarafına net bir rota değişikliğine gitmesi konusunda ağır baskı yaptığını ve bu rota değişikliği eğiliminin bu baskılardan kaynaklandığını vurguladı.

Haberini “DİSİ ve AKEL Önlemlerin Tırmandırılmaması Konusunda Aynı Siperde... Yatıştırma Formülü Arıyorlar.. Siyasi Parti Başkanlarının Yeni Toplantısı, Kıbrıslı Türklerin Kaygılarını Dağıtma Önlemleri Ana Gündem Konusuyla Gelecek Hafta” başlığıyla iç sayfasında detaylandıran gazete Siyasi Parti Başkanları Konseyi’nin son toplantısının Rum tarafının niyeti açısından gösterge olduğuna işaret etti.

“DOĞAL GAZ İNCELEMESİ GÜÇLÜ SİLAH”

Son toplantıda Anastasiadis BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin önerisine karşılık, Kıbrıslı Türklerin kaygılarının giderilmesi için doğal gazın yönetiminin incelenmesi karşı önerisinde bulunduğunu kaydeden gazete özetle şöyle devam etti:

“Başkanlık Köşkü’nden üst düzeyli bir yetkili gazetemize ‘Bu inceleme Türklerin,  doğal gazın yönetilmesinin Kıbrıslı Türkleri döngü dışında bırakacağı ve gelecek nesillerin faydalanamayacağı şeklindeki acı argümanlarını dengeleyici olarak işleyecek’ izahında bulundu. Aynı kaynak  ‘Herhangi bir inceleme gelir paylaşımı mantığına asla girmeyecek çünkü bu, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs sorununa karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme rıza göstermeleri için Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye baskı yapmak için elindeki en güçlü silahtan mahrum eder’ diye ekledi.

BM’YE KIBRIS’IN TAMAMINDA MEB’İN TAM KOORDİNATLARININ BELİRLENECEĞİ BELGE SUNACAKLARDI

O toplantıda Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos da vardı –ki bunun da kendine has bir önemi var- ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM’ye, Kıbrıs’ın tamamında MEB’in tam koordinatlarının belirtildiği bir belge sunması ihtimali masaya yatırıldı.  Bu, 12 Ekim tarihli ilk önlem paketinin ayrılmaz bir parçası olarak Lefkoşa’nın tepkilerinin tırmandırılması çerçevesindeki bir işlemdir.  Söz konusu belgenin BM’nin yetkili birimine sunulması Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Ada’nın tamamındaki egemenlik haklarının güvence altına alınması olacaktı. Ancak uzlaşılan önlemler paketinin bir bölümü özellikle AKEL ve DİSİ cephelerinde tepki yaratıyor.

AKEL “ANKARA’YA, MEB SINIRLARINI BELİRLEMEYİ BEKLEDİĞİMİZ MESAJINI VERELİM VE TÜRKLERE DOĞAL GAZ BORU HATTI SÖZÜ VERELİM”

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu partisinin, krizin yatıştırılması ve sonunda Kıbrıs Rum liderliğinin müzakere masasına geri dönmesiyle ilgili önerisini sundu, daha doğrusu tekrarladı. Öğrendiğimize göre AKEL’in önerisi şunları öngörüyor:

-MEB’in tamamıyla ilgili koordinatların yer alacağı belgenin BM’ye sunulmaması, Ankara’ya; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, çözümden sonra Türkiye ile MEB sınırlarını belirlemeyi beklediği mesajının gönderilmesi.

-Lefkoşa’nın Ankara’ya –Uluslararası toplum aracılığıyla- Kıbrıs sorununa bulunacak muhtemel bir çözümden hemen sonra Kıbrıs Cumhuriyeti yataklarında Türklere doğal gaz boru hattı verme sözü verilmesi.

Kiprianu’nun söylediği üzere AKEL’in önerileri Türkiye’ye, ihlallerini derhal kaldırması ve Kıbrıs sorununun en kısa sürede çözülmesi hedefiyle rota değişikliği açısından teşvik yaratılmasını hedefliyor.

DİSİ “MÜZAKERELERE DERHAL VE İTİBARLI ŞEKİLDE GERİ DÖNELİM” ÇİZGİSİNDE

O toplantıda öneri sunmasa da –önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek toplantıda sunacak- DİSİ Başkanı Averof Neofitu yatıştırma politikası benimsenmesi mantığına katıyor göründü. Teyit edilmiş bilgilerimize göre Neofitu, ilk başta çizdiği ‘müzakerelere derhal ve itibarlı şekilde geri dönülmesi’ çizgisine yeniden döndü. Öğrendiğimize göre katılımcıların önüne koyduğu kadarıyla şahsi düşüncesi, Lefkoşa’nın Ankara ile ipleri germemesi gerektiği şeklindedir. ‘Çünkü aslında Kıbrıs doğal gaz yataklarının Avrupa Birliği’nin kullanımına sunulmasında ona (Türkiye) ihtiyacımız var.’

“AB’YE DOĞALGAZ SAĞLAMAK İÇİN TÜRKİYE’YE İHTİYACIMIZ VAR”

Neofitu’nun tezlerine göre Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğal gazı, AB’nin Rusya bağımlılığına denge olarak AB’nin kullanımına sunulursa, daha çok stratejik önem kazanacak ve bunun için tek yol,  boru hatlarının Türkiye üzerinden geçmesidir, ancak olası bir çözümden sonra. Neofitu Kıbrıs Cumhuriyeti’nde doğal gaz sıvılaştırma terminali kurulması da bu tez ve stratejik yaklaşıma hizmet etmez. Hükümet kaynaklarından gazetemize söylendiğine göre böyle bir şey olsa da boru hattı mantığını ortadan kaldırmaz.

ROTA DEĞİŞİKLİĞİ GÜÇLÜ OYUNCULARIN BASKISINDAN KAYNAKLANDI, YUNANİSTAN DA AYNI ÇİZGİDE

Güvenilir bilgilerimize göre Lefkoşa’nın net rota değişikliği, uluslararası toplumun güçlü oyuncularından gelen yoğun baskılardan kaynaklanıyor. Buna paralel olarak siyasi analizciler, Andonis Samaras’ın Atina-Lefkoşa 3’üncü İşbirliği Yüksek Konseyi’nin kasım ayında iki ülkenin başbakanları düzeyinde, normal şekilde gerçekleştirilmesi kararını da meseleyle iç içe addederek Atina’nın tavrını da aynı kefeye koydular.

Yeni siyasi istikamet AKEL ve DİSİ dışındaki partiler arasında mızmızlanmaya neden oluyor görünüyor. Bu partiler yatıştırma politikasını, öteki tarafa, bu şartlar altında olabileceği kadar adil bir çözüm bulunması çabalarını ‘yaz gecesi rüyasına’ dönüştürecek,  öteki tarafa yeni acı tavizler verilmesine denk görüyorlar.”