Haftalık Kathimerini “Kıbrıs Profili Yükselmiş Olarak BM Genel Kurulu’nda” başlıklı haberinde Rum yetkililerin New York’ta gerçekleştirdikleri ikili temasların ilk unsurunun enerjiyle ilgili olduğunu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in “Rum doğal gazının” Mısır ve Ürdün’e verilmesiyle ve İsrail’le işbirliğiyle ilgili anlaşmalarda süratli ilerlemeler saptadığını yazdı.

İkinci unsurun Güney Kıbrıs’ın AB üyeliğiyle ilgili olduğuna işaret eden gazete, Ruslar ve Amerikalılar da dahil herkesin, kendilerini ilgilendiren konularda Rum Yönetimi’nin katkısını istediğini belirterek özetle şunları aktardı:

LÜBNAN, GÜNEY KIBRIS’IN ZASTAVA SİLAHLARI SAĞLAMASINDAN MEMNUN, AB’DEKİ ORTAKLARINA DA BUNUN REKLAMINI YAPMASINI İSTİYOR

“Amerikalılar ve Ruslar Ukrayna’ya yaptırımlarla ilgileniyor. Mısır Lefkoşa’yı,  Al Sisi’nin Avrupalıları ‘ılımlı güçlerin işbirliği’ politikasına, Mısır’ın demokratikleşmesiyle ilgili yol haritasına ikna etme çabasına olumlu anlamda bağlıyor.

Lübnan, Lübnan Milli Muhafızları’na silah ağlamasından (Zastava tipi) memnundur ve Kıbrıs’tan, benzer katkıları yapmaları için Avrupalı ortaklarına da bunun ‘reklamını yapmasını’ istedi. Şu ana kadar Lübnan’ın başlıca silah tedarikçisi Fransa idi.

RUM YÖNETİMİ BAF’TAKİ ÜSSÜ FRANSIZ UÇAKLARININ KULLANIMINA VERDİ

Üçüncü unsur ise Kıbrıs’ın, uluslararası toplumun IŞİD’e karşı seferberliği ve Gazze krizi nedeniyle daha da gelişen jeopolitik konumuyla ilgilidir. Türkiye’nin tartışmalı tavrıyla birlikte bakıldığında Kıbrıs’ın IŞİD’e karşı uluslararası ittifaka katılımı, önünde yeni olanaklar açıyor. Kıbrıs hükümeti Fransa’nın talebine karşılık Baf’taki Andreas Papandreu hava üssünün, -operasyonlar devam ettiği sürece- Fransız uçakları tarafından kullanılmasına izin verdi. Bu geçici iznin Fransa Cumhurbaşkanı Fransua Hollande’ın Mart civarlarındaki Lefkoşa ziyareti sırasında iki ülkenin geniş ölçekli askeri işbirliğini resmileştirmesi ve Cihatçılar tarafından saldırıda bulunması halinde Kıbrıs’la birlikte hareket etmeyi üstlenmesiyle genişletmesi bekleniyor.

“AMERİKALILARLA İMZALANACAK İKİLİ ANLAŞMALAR İLERLERSE BARIŞ İÇİN ORTAKLIĞA KATILIMDA TÜRK VETOSU ETKİSİZ HALE GELECEK”

Operasyonlar Kıbrıs-Amerikan askeri işbirliği ve teröre karşı ortak mücadele ilişkilerinin hızlandırılıp geliştirilmesini gerekli kıldı. Bu konulardan çoğu ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Kıbrıs ziyareti sırasında gündeme getirildi ve iki ülke ‘küçük adımlar’ (step by step) olarak anılan ikili anlaşmalar imzalayacak. Bu konular Kıbrıslı yetkililerin BM Genel Kurulu çerçevesinde Amerikalı yetkililerle görüşmelerinde ele alındı. Bu anlaşmalar ilerlerse Kıbrıs’ın Barış İçin Ortaklığa katılımına bir Türk vetosu etkisiz hale gelecek.

“GAZZEYE KONTEYNIRLAR LARNAKA’DAN KALKACAK GEMİYLE GİDECEK”

Gazze’deki krizle ilgili olarak, Türkiye’nin İsrail, Mısır ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkileri bugün en kötü noktada bulunuyor, Kıbrıs bugün Gazze ablukasının kaldırılması için tek yoldur ki bunu Filistin Yönetimi de dahil bütün müdahiller kabul ediyor. Anlaşma ilerlerse (müzakerelerde başı AB çekiyor) Gazze’ye konteynırlar, İsrail’in güvendiği üçüncü ülkelerin savaş gemilerinin eskortluğunda Larnaka’dan kalkacak gemiyle gidecek.

Bu gelişmeler Kıbrıs sorununda yardımcı olarak işleyebilir, çözüm ABD’nin (ve diğer Batılı güçlerin) de aralarında İsrail ve Mısır’ın da bulunduğu bölge ülkelerinin de çıkarınadır.  Elbette Kıbrıs sorununun çözüm anahtarı Ankara’da olduğundan, stratejik çıkarlarının daha iyi ilerlemesine nasıl bakacakları (yani Kıbrıs sorununun çözümüyle mi, çözümsüzlüğüyle mi, nasıl bir çözümle) soru işaretidir. Çünkü Kıbrıslı Türklere dış politika konularında veto hakkı tanıyacak bir çözüm elbette –en azından şu ana kadar Kıbrıslı Türkleri kontrolü altında tutan- Türkiye’nin işine yarayacak.

TÜRKİYE GÜVENLİK KONSEYİ’NE SEÇİLİRSE KIRBIS SORUNUYLA İLGİLİ KARARLARDA RUMLARIN İŞİ ZORLAŞACAK

Büyük soru işaretlerinden bir tanesi, Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda Mısır’a, İsrail’e BM Güvenlik Konseyi 5’lisine karşı sert saldırılarıyla ortaya koyduğu politikasının etkileridir.  Salon içerisinde, üçüncü dünyanın kahramanı olmak ülkesinin Güvenlik Konseyi’nde sandalye kazanmasını isteyen Erdoğan’ı ülke temsilcilerinin büyük çoğunluğu alkışladı. Ancak bu tavır şu ana kadar kesin gözüyle bakılan başarıyı tehlikeye sokuyor. Türkiye’yi istemeyen Mısır (aynı şekilde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri)  şu anda Türkiye’ye karşı seferberlik başlatıyor, Erdoğan’ın üçüncü dünya çığlıkları da Batı Grubu’nda korku yaratmaya başladı.

Ankara’nın tavrının ilk etkisi İslam bakanlar konferansında, Mısır’ın diğer ülkelerle birlikte, karar metninde Kuzey Kıbrıs sahte devletine atıf yapılmasına büyük tepki göstermeleri ve bunun sonucunda, (kararın) Cuma günü yayınlanıp yayınlanmayacağının kesin olmamasını gündeme getirmesidir.

Kıbrıs kaynakları, Türkiye’nin Güvenlik Konseyi’ne seçilmesinin, Kıbrıs sorunuyla ilgili kararlarda işimizi zorlaştıracağını kabul ediyorlar.”

Fileleftheros İslam İşbirliği Teşkilatı konferansının sonuç bildirgesinde KKTC’ye atıfta bulunulmasın Mısır ve diğer Arap ve Afrika ülkeleri tarafından kabul edilmediği haberini okurlarına “Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatındaki Yenilgisi... ‘KKTC’ye Atıf Reddedildi ve Karar Baskılara Karşın Yayınlanmadı”, Alithia da “İslam Konferansı... Mısır Sahte Devletle İlgili Kararı İptal Etti” başlığıyla aktardı.