Türkiye’nin mülteci krizinde AB ile yaptığı anlaşma uyarınca Türk vatandaşlarına AB’de vize serbestisi uygulanması halinde Rum tarafının Kıbrıs müzakere masasında kabul ettirmeye çalıştığı; çözüm sonrasında 4 Yunana karşılık 1 Türk’e vatandaşlık verilebilmesi kuralını berhava edeceği öne sürüldü.

Simerini; “4’e 1 Kuralında Bir Yığın Engel… Türkiye-AB Pazarlığı ve Müzakerelere Yansıması… Ulusal Konsey Tutanaklarını Açıklıyoruz” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Türkiye’nin, mümkün olduğunca çabuk yürürlüğe konulmasını istediği, Türk vatandaşlarına vize serbestisinin - gerçekleşmesi halinde - Rum tarafının kabul ettirmeye çalıştığı 4’e 1kuralının berhava olacağını yazdı.

Rum tarafının bu yöndeki çabasının önünde şimdi bile engeller olduğunu belirterek, KKTC’deki hükümet değişikliğiyle birlikte artık UBP-DP Koalisyonu’nun iktidarda olmasının da bu “engellerden” biri olduğunu savunan gazete, konuyla ilgili Rum Ulusal Konsey tutanaklarını (tutanakların fotokopisine de yer vererek) açıkladı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın müzakere masasındaki tavrının “hiç de yardımcı olmadığını” öne süren gazete, tutanaklardan alıntıladıklarını özetle şöyle aktardı:

“Türk tarafı, Türk ve Yunanların (Ada’ya) gelecekteki akış oranında nihai sonuca varılması çabalarına, yalnız vatandaşlık alma, yerleşim ve çalışmayla alakalı bir yığın engel koyuyor. Başkan Anastasiadis, bilgilendirme yaptığı Şubat 2016’daki Konsey toplantısında, 4’e 1 oranının vatandaşlık haricinde serbest dolaşımla mı yoksa yerleşimle mi ilgili olacağına değinirken şunları söyledi:

‘Tutumları, ki daha önceden uzlaşılmış bir şeydir - gümrük birliği nedeniyle, 4’e 1 oranı korunarak,  (Türklerin) Yunanlarla aynı özgürlüklere sahip olmasıdır.  Yani serbest dolaşım.  Bunu talep ediyorlar. Kabul etmedik ama görüşüyoruz. (Çalışma izni) verip vermemek merkezi hükümete bağlı olacak. Kural 4’e 1’dir. Uğraş verdiğimiz şey, serbest dolaşım ve yerleşim hakkı tanınacaklarda bile nüfus oranının korunmasıdır.’

Ulusal Konsey düzeyindeki tartışmalardan görüldüğü kadarıyla AB vatandaşı olan Yunanlara konulacak kotayla ilgili de mesele var. Bu konuda kendi başımıza derogasyon (sapma) istersek o zaman Türk tarafının istediği daimi sapmalara karşı tutumumuzu iptal etmiş olacağız. Bu noktada Müzakereci Andreas Mavroyannis şu izahı yaptı:

‘Yunan vatandaşları, bütün Avrupa vatandaşları gibi, AB’nin dört özgürlüğüne sahiptir. Serbest dolaştıkları her yerde serbest yerleşim, serbest sermaye, mal ve hizmet dolaşımı hakları vardır. Bu nedenle, Yunan’ın AB sözleşmelerinde öngörülen bütün hakları vardır diyoruz. Türk de gelip bize “Ben bunları kabul etmek için Türk vatandaşlarına eşit muamele talep ediyorum” diyor. Biz de, eşit olamaz, eşitlik ancak Türkiye ile Kıbrıs arasında yapılacak ve şunları söyleyecek ve müsaade edecek ikili bir anlaşma temelinde olabilir: Kaç Yunanlı Kıbrıs’ta dolaşım hakkını kullandı? Yunanları hiçbir şekilde kısıtlayamazsın. Ne kadarı hakkını kullandı? 800 Yunan kullandıysa Kıbrıs’ta çalışmak üzere 200 Türk vatandaşına izin vereceksin.  İzinle, denk, fiilen değil ve hak olarak değil, izinle.  Bunu söylüyoruz ve her şeyden önce iki taraflı olduğunu kabul ettiler çünkü AB izin vermeyecek, sadece Kıbrıs içerisinde geçerli olacak AB içerisinde dolaşım hakkı edinmeyecekler.’

Tam da bu noktada kadroya, Türkiye-AB arasındaki vize serbestisi prosedürü ve gelişmeleri giriyor. Bu prosedürde kriterlerin uygulanmasında, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kazançlı çıkacağı sapmalar olmazsa –her şeyden önce mütekabiliyet esası (belki tanıma)- Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili mesele gündeme gelir.  Açıktır ki yukarıda söylediklerimizin, vatandaşlıklardan başka hiçbir karşılığı olmayacak. Ve Türk vatandaşlarının dolaşımı AB’nin de onayıyla serbest olursa, o zaman sözde Kıbrıs Türk oluşturucu devletçiğinde neler olacağını kimse bilemez.”