Fileleftheros “Son Aşama Davos Üzerinden… BM Projelerini Tamamlamaya Çalışacak”  başlığıyla manşete çektiği haberinde, 5’li konferans düzenlenmesi fikri ilerlememiş olsa da  BM’nin, Genel Sekreter Ban Ki Moon da dâhil bütün aktörlerin Davos’ta olacak olmasının, birçok fırsat yaratacağı kanaatinde olduğunu yazdı.

Habere göre Davos’ta, müzakere prosedürünün ‘son aşamaya’ ulaşması için zemin hazırlanmaya çalışılacak. BM, Kıbrıs sorununun bütün aktörlerinin 20-23 Ocak’ta Davos’ta bulunacak olmasını, çok sayıda ikili ve diğer görüşme sahnesi yaratarak değerlendirmeye çalışacak. BM yapılacak temaslarla, gerek daha sonraki aşamada düzenlenebilecek 5’li konferans, gerekse müzakerelerin son aşamaya girmesi için zemin hazırlanabileceğine inanıyor. Hareketlilik görüntüsü verilmesi maksadıyla bazı temasların kamuoyuyla paylaşılabileceği, bazılarının ise perde gerisinde kalmasının daha iyi olabileceğine inanılıyor. 

Haberde, müzakerelerde açık birçok konu bulunduğu ve daha alınması gereken çok yol olduğu alenen söylenmesine rağmen BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide tarafından belirlenen 4 aşamalı prosedürün –takvimi etkilenmiş olsa da- plana uygun ilerlediğine işaret edildi.

EIDE’NİN BELİRLEDİĞİ 4 AŞAMA PLANA UYGUN İLERLİYOR

Gazeteye göre Eide tarafından belirlenen aşamalardan; yakınlaşmaların not edilmesi de, yoğunlaştırılmış görüşmeler de büyük ölçüde gerçekleşti.  Son aşamanın yolunu açacak olan; Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in Genel Sekreter Ban’la  ortak görüşmesi henüz  kesinleştirilmedi.  Birbirine sıkı sıkıya bağlı olan son iki aşama (liderlerin genel sekreterle görüşmesi ve son aşamaya geçiş) için, yardımcı olmak üzere diğer uluslar arası aktörler de çağrılacak.

Gazete, Doğu Akdeniz bölgesindeki durum nedeniyle uluslararası aktörler, Ban’ın raporunda belirttiği gibi ‘ümit ışığı’ aramaya karar verirse ‘Kıbrıs sorununu bitirelim’ baskısı yapacaklarını belirterek bundan sonrası için çok şeyin Davos’tan çıkacak sonuca bağlı olacağına işaret etti.

Haberin “BM GYÖ’lerin Uygulanmasını İstiyor” başlığıyla ayrılan bölümünde, BM’nin Güven Yaratıcı Önlemler’in (GYÖ) müzakerelere paralel uygulanmasını istediğini, dikkatlerin de, GSM operatörlerinin birleştirilmesi kararına odaklandığı, Rum mevzuatındaki engeller nedeniyle bu GYÖ’nün uygulanmasında ilerleme kaydedilmemesi konusunda Rum tarafına yapılan eleştirilerin tesadüf olmadığı belirtildi.

DOWNER DE EIDE GİBİ LİDERLERİ DAVOS’A DAVET ETMİŞTİ

Yine Fileleftheros “Eide Downer’in İzinden… Flaş: Davos Davetinin Arkasında AB Üyesi Bir Devlet Var” başlığıyla aktardığı Brüksel çıkışlı haberinde Eide’nin, Kıbrıs sorununda konferans düzenleme beklentisiyle Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’i Davos’a davet ederken, AB üyesi bir devletin ‘siparişiyle’ selefi Downer’in reçetesini izlediğini savundu.

Gazete, Downer’in de 2011’de Kıbrıs sorununda konferans düzenlemek için 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ı Davos’a devat ettiğini ve meselenin, zamanın Komisyon Başkanı Jose Manouel Barroso’nun; Downer’in kendisini de Kıbrıs sorunu konferansına davet ettiğini açıklamasıyla ortaya çıktığını hatırlattı.

“İNGİLTERE NEREYE GİDİYOR…”

Davos’ta konferans fikrinin Downer’a veya Eide’ye değil, Kıbrıs sorununda perde gerisinde dizginleri -özel danışmanlarla birlikte- elinde tutan AB üyesi bir ülkeye ait olduğunu belirten gazete “İngiltere Nereye Gidiyor”  başlığıyla ayırdığı bölümünde ise özetle şunları yazdı:

“İngiltere’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne niyetiyle ilgili haber bile vermeden Londra’da Kıbrıs sorunuyla ilgili gizli toplantı düzenlemesi soru işaretleri yaratıyor. Gazetemizin açıkladığı üzere gizli toplantıda  çözümün finansmanı,  olası bir çözümden sonra  barış gücünün alacağı şekil ve  müktesebatın Kıbrıs’ın kuzey kesiminde uygulanmasına getirilen ertelemenin kaldırılması için gerekecek geçiş süreci ele alınmıştı. Bu üçüncü konu büyük kaygı yaratıyor çünkü Londra 2004’te, uygulanma sürelerinin uzunluğu dolayısıyla daimi sapma halini alma eğilimindeki geçiş dönemleri olmasına dair Türk tezini desteklemişti.  Geçiş dönemlerinin, olası bir çözümden sonra Türk garantilerinin idamesi için istendiğine dikkat çekiliyor.”