9 aydır devam eden müzakerelerde Temel Özgürlükler,  Nüfus Oranı, Merkezi devletin yetkileri, AB ve Ekonomi konularında önemli yakınlaşmalar sağlandığı; Toprak ve Güvenlik başlıklarında devam eden anlaşmazlıkların, prosedürün nihai pazarlık aşamasına girmeden önce çözülmesinin zor olduğuna dikkat çekilirken nihai pazarlıkta Dönüşümlü Başkanlık ve Toprak başlıklarında çetin bir “poker” yaşanması beklendiği bildirildi.

Politis “Omorfo (Güzelyurt) İçin Çetin Pazarlık… Kıbrıs Sorunundaki Karşılıklı Tezler Sertleşiyor” başlığıyla manşete çektiği haberinde, nihai pazarlık aşamasında liderlerin, toplumları için hayati buldukları taleplerini elde etmek amacıyla kartlarını gerçekten açacaklarına işaret etti.

Gazete, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı için dönüşümlü başkanlığın olmazsa olmaz olduğunu ve ciddi toprak düzenlemeleri konusunda tavizsiz göründüğünü, mülkiyette de -çoğu durumda bugünkü kullanıcıya öncelik tanıyacak- otomatiğe bağlanmış prosedürde sonuna kadar ısrar edeceği izlenimini aktardı.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in ise Annan planının öngördüğünden daha “olumsuz”  bir toprak düzenlemesi veya yürürlükteki garanti sisteminin gözden geçirilmesini, özellikle de tek yanlı müdahale hakkının tasfiyesini içermeyecek bir anlaşmayı kabul etmeyeceğine dikkat çeken gazete “Türk tarafının Toprak’ta kısır ve katı tezinde ısrar etmesi halinde müzakere prosedürünün havaya uçacağını” öne sürdü.

“MÜZAKERELERİ GÜZELYURT BAHÇELERİ VE MESARYA OVALARI TIKARSA…”

AKEL Genel Sekreterinin  açıklamasına atfen, Türkiye’nin güvenlik, garantiler ve asker dışındaki bütün konularda karar alma yetkisinin Cumhurbaşkanı Akıncı’da olduğunu açıkladığını savunan gazete “müzakerelerin Omorfo bahçeleri ve Mesarya ovaları nedeniyle tıkanması, bunun, özellikle de Avrupa perspektifinde kısa devre yapması halinde Türkiye pasif kalmayacaktır” ifadesine yer verdi.

Gazete, müzakerelerin önümüzdeki haftalarda kritik aşamaya gireceğini, federal devletin güvenliği konularında alternatif çözümler bulunması için garantör güçler ile Espen Barth Eide’nin katılacağı diplomatik çalışmaların tavan yapmasının beklendiğini yazdı, özetle şunları ekledi:

“Müdahil bütün taraflar hedefin 2016 içinde çözüm olduğunu söylüyor. Mayıs’a kadar –muhtemelen genel seçimlerin hemen sonrasında- kapsamlı bir çözüm taslağında siyasi anlaşmaya varılırsa bu mümkün. Böyle bir gelişme Kıbrıs hükümetinin, gelecek hazirandaki AB zirve toplantısında Türkiye’nin müzakere başlıklarının açılmasına rıza göstermesine olanak tanır.

Ekim’e kadar geçecek süre içerisinde eyalet anayasalarının ve federal mevzuatın yazılması, bunun paralelinde devlet ve kurumlarının yeni düzene normal geçişi için gereken teknik ön hazırlığın ve elbette uluslar arası bağışçılar konferansının yapılması gerekiyor. Bu silsiledeki herhangi bir gelişme Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri otomatikman 2017’ye, yani çıkmaz ayın son perşembesine atar çünkü Ocak 2017’de, 2018 başkanlık seçimleri için seçim kampanyaları başlayacak.”

TARAFLARIN POZİSYONLARI...

Gazete haberinin, masaya sunulanlardan haberdar olan kaynaklara dayanarak “Pazarlık İçin Pozisyon Alın” başlığıyla ayırdığı bölümünde ise özetle şunları aktardı:

“Kıbrıs Rum tarafı –ilke olarak- dönüşümlü başkanlığı, Kıbrıs Türk tarafı da –ilke olarak- Omorfo’nun (Güzelyurt) iadesini reddediyor. Her iki taraf da, önemli buldukları diğer başlıklarda ellerinde müzakere olanağı olsun istiyor. Çünkü her ikisi de bu konularının karşı taraf için ne kadar önemli olduğunu biliyor.

Kıbrıslı Türkler güvenlik konusunu görüşmek niyetinde görünüyor ancak perde gerisinde Yunanistan, Federal Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye’nin bağımlılık ilişkisi olmadan müttefik ve ortak olacağı farklı bir bölgesel güvenlik sistemi ileri götürürken (Kıbrıs Türk tarafı) kartlarını tamamen açmak istemiyor.

Mülkiyetin zor konusu kriterler, büyük ölçüde kapandı ancak bu, mülkiyet başlığının da kapandığı anlamına gelmiyor. Anlaşmazlık, Mustafa Akıncı’nın, seçmenlerine; çözümden sonra Kıbrıs Türk devletçiği altındaki toprakta kalacak Rum malı kullanan Kıbrıslı Türk göçmenlerin Mülkiyet Komisyonu’na başvurmak zorunda kalmadan bahse konu malları otomatikman alacaklarını söyleyebilmek istemesinden kaynaklanıyor.

“TAZMİNAT VE TAKASLA ÇÖZÜLECEK DURUMLARDA MÜLKLER OTOMATİKMAN KULLANICIYA DEVREDİLSİN”

Yani Akıncı, kriterler temelinde tazminat veya takasla çözüleceği değerlendirilen durumlarda mülklerin otomatikman kullanıcıya devredilmesini tercih ediyor. Bu düzenleme aynı zamanda Kıbrıs Rum idaresi altındaki bölgede Kıbrıs Türk malı bulunduran ve işgal bölgelerindeki malları muhtemelen Kıbrıs Türk idaresi altında kalacak Rum kullanıcıların da işine geliyor. Türk tarafı böyle bir şeyi,  olası bir referandumdan ‘evet’ çıkması için önemli buluyor, Rum tarafı da aynı şekilde çok sayıda göçmenin çözüm planına evet demesi için Maraş’ın ve ara bölgenin iadesini istiyor. Anastasiadis bu Türk tezine karşılık, çözümlerin süratle uygulanması ve uzun vadede kamuoyunca kabul edilmesi için meşruiyete tabi olması için somut prosedürler olmasını öneriyor.

TOPRAKTAKİ ÖNEMLİ ANLAŞMAZLIĞIN KAYNAĞI…

Topraktaki önemli anlaşmazlık da devam ediyor. Kıbrıs Türk tarafınca sunulan kriterlerde Omorfo, Kıbrıs Rum idaresine verilecek bölgelerin dışında tutuluyor. Anastasiadis, Annan planından daha iyi bir harita çerçevesinde Omorfo’nun olmazsa olmaz olduğunu açıkça ortaya koymuştu. Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu gerekçe, Omorfo geliştiği için muhtemel iadesinin, mülkiyetteki tazminatları artıracağıdır. Ancak anlaşılan tarafının çabası başka başlıklarda, özellikle de mülkiyette, karşılıklar alabilmektir.

Göründüğü kadarıyla Rum tarafı da, Türk tarafının siyasi eşitliği güvenceye almak için talep ettiği ve başlangıçta Rum başkan, Kıbrıslı Türk başkan yardımcısı modelini önerdiği dönüşümlü başkanlığı reddederek benzer taktiği uyguluyor.  Rum tarafı bu kozu sona saklıyor keza Anastasiadis dönüşümlü başkanlığı reddederek (dönüşümlü başkanlığın kabul edilebilmesi için Türk tarafının güçlü bir karşılık vermesi gerekir) seçilmişti.

AL-VER’DE PAZARLIK BAŞLIKLARI

Rum tarafı, anlaşmazlıkların daralmasını ve al-ver’de pazarlığın Yönetim ve Güvenlik ile Toprak ve Mülkiyet arasında yapılmasıdır. Kıbrıs Türk tarafı ise Türkiye’yle istişare içerisinde, güvenlik konusunda (taviz) vermek için toprak, mülkiyet ve yönetimde almak istediğini açıklıyor.  Bu tezin yönetimin iç yönlerine yansımaları olacaksa da Türk tarafı dış garantilerde kontrolün büyük ölçüde elinden gitmekte olduğunu biliyor.

Rum tarafının elinde, Türkiye ile direkt temasa geçmesine olanak tanıyan iki müzakere kozu daha var. Birincisi AB üyelik müzakerelerinde yeni başlıkların açılmasıyla ilgilidir, ikincisi de Doğu Akdeniz’de şekillenmekte olan enerji stratejisine katılımıyla. Kıbrıs Cumhuriyeti, Mısır ve İsrail’le üçlü ittifakları aracılığıyla şu anda olumlu işleyebilecek durumdadır.”