Ankara’nın garantiler ve Türk askerinin varlığını, ulaşılacak antlaşmanın uygulanma sürecine bağladığına işaret eden Fileleftheros, Ankara’nın, geçiş döneminin bitmesinden sonra bu konuların yeniden gözden geçirilmesi gereğinde ısrar ettiğini, bunun da Türk askerinin ilanihaye kalması çabası olarak yorumlandığını yazdı.

Haberi “Ucu Açık Garantiler… Ankara Güvenliği Kıbrıs Sorunundaki Anlaşmanın Uygulama Sürecine Bağlıyor” başlığıyla manşete çeken gazete, Ankara’nın Kıbrıs’la ilgili konferansın 12 Ocak’taki düzeyde süratle toplanmasıyla pek de ilgilenmediğini, karar olmadığına göre bir sonraki adımın da gecikeceğini yazdı.

Gazete, prosedürün hayatta tutulması amacıyla ve müzakerelere Ada’da, Güvenlik-Garantiler dışındaki diğer başlıklarda (Yönetim, Mülkiyet, Ekonomi, AB, Toprak) devam edilmesinin beklendiğine işaret etti.

Haberi iç sayfasında detaylandıran gazete, Türk tarafının garantilerin revize edilerek idamesi, Türk askerinin de bugünkünden biraz daha az sayıda ama ilanihaye Ada’da kalması reçetesini önerdiğini yazdı ve geçen Çarşamba ve Perşembe Mont Pelerin’deki görüşmelerde tarafların pozisyon ve tutumlarının şöyle özetlenebileceğini savundu:

“1-Türk tarafı, sayısı daha az olsa bile askerin çözümden sonra da kalmasında ısrar ediyor. Somut rakam belirtilmemekle birlikte, zaman zaman işitilenlere göre bu sayı 2 bin 500 ile 3 bin 500 arasındadır. Türk tarafı, kuvvetini konuşlandıracağı egemen bir askeri üs önerisini idame ettiriyor. Bilgiler, üssün Kokkina’da (Erenköy) olması ve mevcut askeri yapılarının yükseltilmesini istedikleri yolunda.

2-Türk tarafı tek yanlı müdahale haklarıyla birlikte garantilerde ısrar ediyor. Görüşmeler sırasında garantiler konusundaki argümanını güçlendirmek için bir kez daha geçmişe atıf yaptı. 1963’ten çok söz edildi. Aynı şeyi Mustafa Akıncı’nın da Cenevre’de yaptığına dikkat çekiliyor. Türkler Türkiye’nin korumasına ihtiyaç duyduklarına işaret etmek için ‘Yunanistan’la enosise (birleşme)’ atıf yapmaktan çekinmediler.

3-Konu sadece Güvenlik olmasına karşın Türk tarafı AB’nin 4 özgürlüğünün Türk vatandaşları için de geçerli olması talebini de ortaya koydu. Bilgi sahibi kaynaklara göre Türk tarafının ısrarı, Avrupa’ya daimi ekonomik saldırı planının parçasıdır. AB’yi istila etmek için Kıbrıs’ı ve Kıbrıs sorununu kullanmaya çalışıyor. Görüşmeler sırasında antlaşmanın birincil hukuk olması gerektiği söylemleri de oldu. Türklerin 4 özgürlük taleplerinin akıbeti Kıbrıs sorunu müzakerelerine bağlı değildir, AB üye devletlerinin bu konuda Türkiye’nin hatırını yerine getirmeyeceği genel değerlendirmesi yapılıyor.

Yunan ve Kıbrıs Rum tarafları tam işbirliği ve eşgüdüm içerisinde bilinen tezleri içerisinde hareket etti. Lefkoşa, Güvenlik konusunda sunduğu belgedeki tavrını savundu. Atina bunun ötesinde önerilerini (garantilerin kaldırılması, bütün askerlerin çekilmesi) çok önceden sunmuş ve bu temelde inisiyatifler almıştı.”

GÖRÜŞMELER YENİDEN ADA’YA TAŞINIYOR

Gazete haberinin “Görüşmelerin Devamı İçin Lefkoşa’ya ‘İniş’” başlığıyla ayırdığı bölümünde, Cenevre ve Mont Pelerin’den sonra dikkatlerin, Güvenlik/Garantiler hariç tutularak diğer beş ana başlık üzerinde durulacak Lefkoşa’daki görüşmelere çevrildiğini, Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in Cenevre sonrası ilk görüşmesini bu hafta yapacağını yazdı.

Açık konuların da anlaşmazlıkların da çok fazla olduğunu belirten gazeteye göre Cenevre’de tek bir gelişme yaşandı, o da Anayasa değişikliğinin yapılma yöntemiydi. Haritaların Cenevre’de sunulmasından sonra Toprak başlığında da görüşme yapılmaya çalışılacağı değerlendiriliyor.

NİHAİ AL-VER KONULARI

Haftalık Kathimerini, “Garantiler + 18 Konu Nihai Al-Ver’e” başlıklı haberinde, Cenevre sonrasında Kıbrıs sorununda ortaya çıkan soruların, sonuç çıkması için siyasi irade gereken açık konular olduğunu;

Cenevre’de en azından AB ve Ekonomi konularının kapanacağı yönündeki iyimser beklentilerin aksine sadece Anayasa değişikliğiyle ilgili meselenin kapandığını yazdı.

Güvenlik ve Garantiler konusunda Cenevre ve Mont Pelerin’de görüş alış verişi düzeyinde de olsa bazı adımlar atıldığını belirten gazete, konunun bir sonraki konferansta dışişleri bakanlarının önüne konulabilecek ilerleme olması gerektiğini, o noktaya varılırsa, daha üst düzeyde ele alınabilmesi için yeniden ilerleme kaydedilmesi gerekeceğini yazdı.

Gazete, haritaların sunulmasından sonra Toprak başlığının, Kıbrıs’ta devam edecek müzakerelerin gündemi belirlendiğinde, her iki tarafça gündeme getirilmesinin beklendiğini yazdı ve “geri dönecek göçmen sayısında ve oranında varacakları nokta konusunda en azından liderler arasında konsensüs olduğunu savundu

Gazete diplomatik kaynakları işaret ederek; Kıbrıs sorunu için bir sonraki sınır Türkiye’deki anayasa değişikliği referandumu ise açık kalan bütün konularda, konuların ancak bir al-ver prosedürüne girmesi halinde sonuca bağlanabileceğini yazdı, açık konuları şöyle sıraladı:
“Ekonomi: Çözümün maliyeti, Merkez Bankası, Euro’ya hazırlık, Ekonomik kaynakların paylaşımı

Mülkiyet: Toprak düzenlemelerine tabi bölgelerde bulunan mülkler, bir mülkteki önemli inkişaf nedir,  yerleşiklerin ve mevsimlik işçilerin statüsü, mal sahipleri için finansman.

Yönetim: Merkezi hükümetin yetkileri, federal yetkililer, etkin katılım, karar alma, Türklere genişletilmiş maddeler.

Görüşülecek: Güvenlik ve Garantiler, Toprak, Dönüşümlü Başkanlık.

Avrupa Birliği: Çözümün uygulanması, AB Birincil Hukuku, AB konularında karar alma.”

“DIŞTAN DA İTİRAZLAR VAR”

Gazete, Kıbrıs sorununun bazı başlıklarında Kıbrıs Türk ve Rum tarafları haricinde dıştan da itirazlar ortaya çıktığına dikkat çekerek bu itirazların AB’nin çekirdek ülkelerinden geldiğine işaret etti, şunları yazdı:
“AB’nin çekirdek ülkelerinden gelen bu itirazlar Türk vatandaşlarına Kıbrıs’ta ikamet ve dört özgürlük konusuyla ilgilidir. Almanya ve Avusturya kaynaklı bilgilere göre bu iki ülke böyle bir olasılığa itiraz ediyor ve Türk vatandaşlarına Kıbrıs’ta bu özgürlükler tanınırsa AB üyesi bütün ülkelerde de geçerli olacağına dikkat çekiliyor. Gazetemizin görüşüne başvurduğu diplomatik kaynaklar ‘Bu, hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir gelişme’ dediler.”

Althia ve diğer gazeteler, Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in dün Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e, Rum tarafının Güvenlik ve Garantiler teknik çalışma grubunun çarşamba ve perşembe günü Mont Pelerin’deki görüşmelerden elde ettiği sonuçları aktardığını yazdı.