Rum basınında, Kıbrıs Türk tarafının “varılan yakınlaşmalardan caydığını ve neredeyse uzlaşılmış addedilen meselelerde pozisyonunu değiştirdiği; şartlar öne sürerek konferansın yapılması konusunda şantaj yaptığı” iddia edildi.

Rum Sözcü Nikos Hristodulidis ise, Türk tarafının “Kıbrıs’la ilgili konferans olması için Türk vatandaşlarına dört özgürlük verilmesi ve Kıbrıslı Türklerin karar organlarına katılması” türü şartlar öne sürmediğini söyledi.

Fileleftheros gazetesi, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in dün Rum Ulusal Konseyi’ni bilgilendirdiği toplantıyı “Yakınlaşmalar Konusunda Yaz-Boz” başlıkla verdi.

Gazete, Türk tarafının, konferans olabilmesi için Rum tarafının, Kıbrıs’ta bulunacak Türk vatandaşlarına 4 temel özgürlüğün uygulanması talebini kabul etmesi gerektiği; Rum tarafının ise bu “şantajı” reddettiğini yazdı.

Gazete Türk tarafının ayrıca Türk ve Yunan vatandaşları için 4’e 1 nüfus oranına rızasını da geri çekerek, eşit sayı talep ettiğini kaydetti.

Habere göre, Anastasiadis dünkü bilgilendirme sırasında, Türkiye’de 16 Nisan’da yapılacak referandumun da ışığı altında, Kıbrıs’la ilgili yeni bir konferansın başarıyla sonuçlanması beklentilerinin azaldığından söz etti. 

Bu şartlar altında konferansın prosedürel nitelikte olacağını ve ara istasyon addedileceğini kaydeden gazete Anastasiadis’in “Konferansın yapılmasıyla Kıbrıs Rum tarafı Güvenlik konusunun su yüzünde tutulmasını istediğini, Türk tarafının ise konunun görüşülmesinden kaçmak istediğini” söylediğini ve Avrupa Birliği’nin daha aktif katılmak istediğini eklediğini yazdı.

Habere göre, Rum Ulusal Konseyi bu bilgilendirmeye dayanarak, prosedürdeki durum nedeniyle, “anlaşmazlıklar, yakınlaşmalar, daha çok ve daha az yakınlaşmalar”ın kaydedileceği üç yönlü bir belge oluşturulmasını tercih etti. Bu şekilde “Kıbrıs Türk tarafınca sonradan ortaya konulan anlaşmazlıkların” da saptanması amaçlanıyor.

ANASTASİADİS’E ELEŞTİRİ

Habere göre, Anastasiadis dünkü toplantıda hem merkez kanattaki partilerden, hem de AKEL’den eleştiri aldı.

Merkez partiler, Anastasiadis  tarafından izlenmekte olan taktiğe itiraz ederek, strateji değişikliği istedi. AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu itirazını farklı bir açıdan ortaya koyarak Anastasiadis’i “Türkiye’yi güvenlik konusunda kartlarını açmaya zorlamak için, (dönüşümlü başkanlığı kast ederek) bütün konulara dokunmaya” çağırdı.

Anastasiadis yeni konferansın oluşumuna da değindiği bilgilendirmede, garantör güçlerin bu defa da Dışişleri Bakanları düzeyinde temsil edileceğini söyledi.

“TÜRKİYE TARAFINDAN ÖNÜMÜZE BU TÜR ŞARTLAR KONULMADI”

Rum Sözcü Nikos Hristodulidis toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, Anastasiadis’in konsey toplantısında, Mont Pelerin’deki teknokratlar görüşmesi ve müzakere masasındaki görüşmeler ve 4 özgürlük talebi konusunda uluslararası alanda yaptığı temaslarından edindiği sonuçlar gibi Cenevre sonrası gelişmeler hakkında bilgi verdiğini açıkladı.

Hristodulidis, “Türk tarafının, Kıbrıs’la ilgili konferans olması için Türk vatandaşlarına dört özgürlük verilmesini ve Kıbrıslı Türklerin karar organlarına katılımları konusunu açıkça şart koşup koşmadığı” yönündeki soruyu yanıtında “Böyle bir şart olamaz. Böyle bir şart olursa diyaloğun Cenevre’de sürmesiyle ilgili sorumluluk Türk tarafında olacak. Ancak hiçbir şekilde bu tür şartlar olamaz” dedi.

Gazetecilerin “Türk tarafı konuyu gündeme getirmedi mi?” şeklindeki üstelemesi üzerine Hristodulidis “bazı atıflar olmuş olabilir ancak tekrar ediyorum, Türkiye tarafından önümüze bu tür şartlar konulmadı” yanıtını verdi.

Habere göre, Anastasiadis dünkü toplantıda konsey üyelerine, BM Genel Sekreteri Antonio Guterrez ile Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’e gönderdiği mektupların kopyalarını dağıttı.

Gazete, Anastasiadis’in Guterrez’e gönderdiği mektubun “Güvenlik” önerisi; Juncker’e gönderdiği mektubun da Türk tarafının “Kıbrıs’a gelecek Türk vatandaşlarına AB’nin dört özgürlüğünün uygulanması” talebiyle ilgili olduğunu ekledi.

ANASTASİADİS’İN JUNCER’E MEKTUBU

Anastasiadis’in Juncker’e mektubunu geniş şekilde veren Simerini gazetesi ise “Akıncı’dan 4 Özgürlükle İlgili Acımasız Şantaj… Simerini Anastasiadis’in Juncker’e, Türk Stratejisini Gösterdiği Mektubunu Açıklıyor” başlığıyla verdi.

Gazete “Başkan Anastasiadis, Kıbrıs sorununun çözümünden sonra Türk  vatandaşlarının AB’nin dört temel özgürlüğünden faydalanmasını Rum tarafının önceden kabul etmesi konusundaki Türk şantajını Kıbrıs sorununun çözüm çabalarının mezar taşı olarak görüyor. Şantaj tamamen, Güvenlik-Garantiler ile ilgili görüşmeyle, dolayısıyla Cenevre’yle de ilgilidir” ifadesine yer verdi.

Habere göre, Anastasiadis’in Juncker’e gönderdiği ve halen cevap almadığı 30 Ocak tarihli mektupta “yeniden birleşme çabasına ve AB mimarisine ölümcül darbe vuracak bir dizi sebepten dolayı AB’nin top yekûn tepki göstermesi” isteniyor.

Gazeteye göre, Anastasiadis mektubunda “Türk tarafı şimdi, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü aracılığıyla, üye devletler açısından Avrupa mimarisinin temel taşı olan AB’nin dört özgürlüğünün (ürün, sermaye, hizmet ve kişilerin serbest dolaşımı) Türkiye’ye genişletilmesi talebini, Güvenlik-Garantiler konusunun görüşülmesine devam için şart koşuyor” ifadesini kullandı.

Bu talebin, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “toplumlararası diyalogdaki tavrını da açıkça yansıttığı” değerlendirmesinde bulunan gazete, “Kıbrıs’la ilgili konferansın devamına aşılmaz bir engel konduğunu” yazdı.

Rum tarafının böyle bir konuyu görüşmeyi reddetmesinin de Türk tarafının kadro dışında kalması ve Avrupa ile diğer unsurların desteğini alamayacakları bir başlıktaki tezlerini ifşa etmemesine olanak tanıdığı savunuldu.

Habere göre, Juncker’a yazdığı mektupta, “Türk talebinin, yalnız Kıbrıs’a değil AB’ye ve üye devletlerine de benzeri görüşmemiş ciddi etkileri olacak bir talep olduğunu anlayacağından emin olduğu” ifadelerine yer veren Anastasiadis, “Talep, top yekûn dikkat edilmesi gereken bir taleptir” dedi. Rum lider ayrıca Juncker’den, “hem her bir üyeyi hem de AB’yi darbeleyecek bir konuda, Kıbrıs sorununun çözüm müzakereleri aracılığıyla kendisine destek vermesini” istedi.

Anastasiadis, “Böyle bir şey Türkiye’ye, AB ile mevcut ilişkileri çerçevesinde belirlenenin üzerinde bir statü edinme olanağı tanıyacak. 

Esasen böyle bir şey Türkiye’ye,  üye olmayan bir ülkenin 75 milyon sakinine, coğrafik açıdan en yakın olan Kıbrıs üzerinden AB’nin arka kapılarının açılması gibi bir şey olacak”  ifadelerini kullandı. Anastasiadis böyle bir gelişmenin “devam etmekte olan Türkiye-AB gümrük birliğinin yükseltilmesi görüşmeleri sırasında AB’nin ve üye ülkelerin  tezinde kritik bir emsal teşkil edeceği” uyarısı ve bunun başka ülkeler tarafından istismar edilebileceği imasında bulundu. 

Anastasiadis, mektubunda şu ifadelere de yer verdi:
“Kişilerin serbest dolaşımı konusunda Türk talebi, işçiler de dahil olmak üzere, Türk vatandaşlarının Kıbrıs’ta serbest dolaşımıyla ilgilidir ve Türk vatandaşlarına daimi ikamet hakkını temellendirme ihtimalini açık bırakıyor.  Böyle bir gelişmenin gerek yeniden birleşmiş Kıbrıs’a ve demografik niteliğine, hem de dolaylı olarak AB’ye büyük etkileri olacağını teslim edeceğinizden eminim.”

“Ürünlerin serbest dolaşımı konusunda,  sadece birleşik Avrupa piyasasını ilgilendirmekle birlikte, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal altındaki bölgelerinde üretilen tarımsal ürünler de dahil, Türk ürünleri için özel statünün, yeniden birleşmeden sonra Ada’nın tamamına genişlemesiyle de alakalıdır” diyen Anastasiadis “Türk ekonomisinin Kıbrıs ekonomisine karşı orantısız büyüklüğü, ekonomik ve rekabet düzeyinde çok büyük etkiler yaratacak” vurgusunu yaptı.