Deniz Abidin

Dr. Suphi Hüdaoğlu, son günlerde çocuklarda Afrika ya da Arabistan’dan gelen toz bulutlarının burun akıntısı, öksürük, ateş gibi belirtiler gösterdiğine dikkat çekerek, az da olsa ishal ve kusmanın görülmekte olduğunu söyledi. Hüdaoğlu, bunun sebebinin ülkede ağacın az olmasından dolayı toz bulutunu tutamadığını ifade ederek ailelerin meteoroloji dairesinin toz bulut uyarısını duyduklarında çocukları çok fazla dış ortama çıkarmamaya özen göstermelerini istedi. Hüdaoğlu, ev ortamında ise çocukların bulundukları odayı çocuk odada olmadığı bir sırada havalandırıp bir süre geçtikten sonra odanın kullanılmasının doğru olacağını belirtti.

Hüdaoğlu, bunun ötesinde toplum olarak ağaçlandırma seferberliği yapılması gerektiğini söyleyerek, toz bulutlarının çok ciddi sıkıntı yaratmakta olduğunu kaydetti.
 
Dr. Hüdaoğlu: “Toz bulutu enfeksiyona yol açabilir”

Hüdaoğlu, şöyle devam etti, “Toz zerreciklerinin burundan solunum yoluna geçmemesi için tepki sonucu savunma mekanizması olarak burun akıntısına yol açıyor. Aşırı yanıt vermesi durumunda ise alerjik vakalara yol açıyor veya içindeki mikrop hastalığa sebep olduğunda enfeksiyona yol açıyor. Birçok rahatsızlığı iç içe yaşıyor. Bu dönemde en çok bu tarz vakaları görüyoruz”
 
Dr. Çağlar: Bahar aylarında çocuklarda beta çok sık görülüyor

Dr. Kudret Çağlar, bahar mevsiminde alerjik vakaların arttığını belirterek, alerjik yapısı olan çocukların uzmanlar tarafından testleri yapılarak tedavilerinin planlı bir şekilde yapıldığını söyledi. Çağlar, “Her burun akıntısı olan çocuk alerji değildir” diyerek, her öksürüğü olan çocuğun da alerji olmadığını kaydetti. Çağlar, alerji olup olmadığı anlaşılmadan gereksiz yere ilaç kullanılmaması gerektiğinin altını çizerek, bahar mevsiminde soğuk algınlıklarının hala devam ettiğini söyledi. Çağlar, bu dönem beta hastalığının yaygın olduğunu ifade ederek, betanın mikrobik bir hastalık olduğunu kaydetti. Çağlar, beta hastalığının ateşli olduğu kadar bazen sadece baş ağrısı, kas ağrısı gibi belirtilerle de kendini belli ettiğini söyledi.

Çağlar, beta hastalığının romatizma yapan bir mikrop olduğunu belirterek, doğru tedavi edilmesinin şart olduğunu kaydetti.
 
“Aileler bilinçli olmalı”

Çağlar, bunlar yanında ülkede geçtiğimiz günlerde ilk kez görüldüğü tespit edilen tularemi vakasını hatırlatarak, hastalığın kemirgenlerden geçtiğini söyledi. Çağlar, hastalığın kemik iliğindeki iltihap hücrelerini artırdığını ifade ederek, ağır seyreden bir vaka olduğunu belirtti.

Çağlar, daha önce lokal bir bölgeyi tutan tularemi vakası görülmüş olsa da hastalığın ülkede sistemik olarak görülen ilk vaka olduğunu söyledi. Çağlar, tularemi hastalığının ölüm riski yaratan bir hastalık olduğuna vurgu yaparak, bu dönem yaşanan en önemli rahatsızlıklardan biri olduğunu kaydetti. Çağlar, vakanın yaşanmasıyla birlikte Veteriner Dairesi, Avcılık Federasyonu ve Sağlık Bakanlığı’nın olayı dikkate aldığını belirterek, insanların bu konuda bilinçli olmaları gerektiğini söyledi. Avda vurulan tavşanı eve getiren babanın çocuğun temas etmesini engellemesi gerektiğini belirten Çağlar, tularemi virüsünün yeni gelen grip virüsü gibi düşünüldüğünde ciddiyetinin kavranması gerektiğini söyledi.
 
“Tularemi, temasla çok hızlı geçebilen bir hastalık”

Çağlar, şunları söyledi, “Belki de önceden, tularemi virüsü ülkemizde vardı. Ancak, bu şekilde karnı, karaciğeri, kemik iliğini, gözü, tükrük bezlerini tutan sistemik ağır seyreden formu bu güne kadar görülmedi. Bu tehlikeli bir durum. Çocuğun hayatını kurtardık. Bu kolay olmadı, Hacettepe’deki ve YDÜ Hastanesindeki arkadaşların desteğiyle bunu yaptık. Ancak, bu vaka görülmüşse bunun tekrar görülme ihtimali de var demektir. Fare, yaban tavşanı, hamster gibi hayvanlarda görülebilir. Düşünün ki ülkeye yabancı ülkelerden hamster geliyor. Belki de pet shop’larda satılıyor. Bu hastalık yaygın değil de rastgele bir vakada ortaya çıkmışsa bile bunu ortaya koyması gereken Sağlık Bakanlığı ve Veteriner Dairesi’dir. Eğer varsa bulaşıcı bir mikroptur. Tavşanın terinden, kokusundan ve cildinden geçen bir mikroptur. Tularemi, temasla çok hızlı geçebilen bir hastalıktır”