Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Talha Müezzinoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbrek kanserinin erken tanı konulduğunda tedavisi mümkün olurken geç kalındığında ise ölümle sonuçlandığını söyledi.

Avrupa'da her yıl yaklaşık 90 bin yeni böbrek kanser tanısı konulduğunu ve yaklaşık 35 bin kişinin bu hastalığa bağlı yaşamını yitirdiğini ifade eden Müezzinoğlu, böbrek tümörünün yapısının saldırgan olduğuna ve diğer organlara hızla yayılabildiğine dikkati çekti. Müezzinoğlu, tümör erken ve küçük boyuttayken tespit edildiğinde, hastaların yüzde 90'ının 10 yıl yaşayabildiğini vurguladı.

Her sağlıklı kişinin yılda bir kez kapsamlı muayeneden geçmesi; yüksek risk grubunda bulunanların tütün kullanımını bırakması, tütün ürünlerinin dumanına maruz kalmaktan kaçınması ve kilo vermesi gerektiğini vurgulayan Müezzinoğlu, gelişigüzel ağrı kesici kullanılmasının da önemli ölçüde kanser riskini artıran etken olduğunu söyledi.

Müezzinoğlu, böbrek hücreli kanserin, böbrekte kanı süzen ve idrar oluşturan dokulardan kök aldığını belirterek, "Böbrek kanseri, büyüdükçe etrafında yer alan lenf bezleri, karaciğer, kalın barsak ve pankreasa yayılabilir. Bunun yanında, ana tümörden kopan tümör parçaları vücudun diğer uzak taraflarına giderek yerleşebilir." bilgisini verdi.

Böbrek kanserine karşı belirtilere duyarlı olunması gerektiği uyarısında bulunan Müezzinoğlu, şunları kaydetti:

"Erken evrelerde nadiren şikâyetlere neden olmakta ve sinsi ilerlemektedir. Böbrek kanserlerinin çoğunluğu başka nedenlerle yapılan rutin değerlendirmeler sırasında tesadüfen tanı almaktadır.
Böbrek kanseri varlığında, idrarda kan görülmesi, karın bölgesinde kitle hissedilmesi, tek taraflı yan ağrısı, açıklanamayan kilo kaybı, kansızlık (anemi), yorgunluk, açıklanamayan ateş, bacaklarda ve ayak bileklerinde şişme görülmektedir. Bu bulgular ile karşılaşıldığında, hekime başvurulması gerekir."

"ŞİŞMANLIK BÖBREK KANSERLERİNİN DÖRTTE BİRİNDEN SORUMLU"

Müezzinoğlu, böbrek kanserlerinin genellikle 60 yaşlarında görüldüğünü ifade ederek, "Sigara, böbrek kanserlerinin üçte birine yol açmaktadır. Sigara içerisindeki kimyasallar böbreklerde idrarla atılır ve bu sırada böbrek hücrelerine etki ederek kanser gelişmesine yol açar" diye konuştu.

Tütün ürünlerinin dışında çalışılan ortamda, asbestoz, kadmiyum, benzen ve kurşun gibi çözücülere maruz kalan kişilerde de böbrek kanseri riskinin arttığına dikkati çeken Müezzinoğlu, şöyle devam etti:

"Ayrıca şişmanlık, böbrek kanseri için kanıtlanmış bir risk faktörüdür ve dörtte birinden sorumludur.

Uzun süre diyaliz alan hastalarımızda da böbrek kanser riski artmaktadır. Tedavi görse de yüksek tansiyon hastalarının böbrek kanser riski arttığı için sık aralıklarla kontrol olması önerilmektedir. Kalıtsal olarak ise von Hippel-Lindau hastalığı, tuberoz skleroz hastalığı ve polikistik böbrek hastalığı olan kişilerde böbrek kanseri gelişim riski artmaktadır."