Herhangi bir enfeksiyon olmaksızın boyun, koltuk altı ve kasıkta oluşan şişlikler küçülmüyor, aksine her geçen gün büyüyorsa dikkat. Ele gelen ve 1 santimin üzerine çıkan bu şişlikler lenf bezleri tümörünün habercisi olabilir.

Lenf bezleri vücudun en önemli savunma mekanizmalarından biri. Vücudumuzda bulunan binlerce lenf bezi, enfeksiyon ve hastalıklara karşı direnmemizi sağlayan bağışıklık sisteminin en önemli parçası. Yaşanan enfeksiyonlar sırasında lenf bezleri büyüyor. Hastalık sona erdiğinde ise yeniden eski boyutlarına dönüyor. Bu durum son derece normal olan bir mekanizmanın göstergesi. 

Lenfoma ise lenf bezlerinin kötü huylu tümörleri. Ancak birçok kişi yaşadığı bir kulak burun boğaz enfeksiyonu sırasında boynunda oluşan bir şişliğin lenfoma olduğundan şüphelenerek doktora gidiyor. Bu durumdan “Hastadan çok, hasta olmayanlar büyük bir korkuyla bize geliyor” diye bahseden Hemotoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip, lenfomanın en önemli belirtilerini şu şekilde anlatıyor: 

LENFOMANIN EN ÖNEMLİ BELİRTİLERİ 

1- Lenf bezlerindeki geçmeyen ve büyümeye devam eden şişlik: Özellikle boyun, koltuk altı ve kasık bölgesinde herhangi bir enfeksiyon durumu olmaksızın oluşan ve büyümeye devam eden, genelde ağrısız seyreden şişlik. 

2- İstem dışı ve hızla kilo verme: 6 ay gibi bir sürede rejim vs gibi bir süreç olmadan kişinin normal kilosunun yaklaşık yüzde 10’unu kaybetmesi.

3- Gece terlemeleri: Özellikle sıcak havalarda geceleri terlemek olağan bir durum. Ancak lenfomanın belirtileri arasında yer alan gece terlemesinde kişi pijamalarını ve hatta yatak çarşaflarını bile değiştirme ihtiyacı duyuyor. 

4- Yüksek ateş: Sebebi belli olmayan ve herhangi bir enfeksiyona bağlı gelişmeyen ateş. 

RADYASYON VE KİMYASAL MADDELER NEDEN OLABİLİYOR

Kanın ulaştığı her yerde oluşabilen lenf tümörlerinin büyük bir çoğunluğunda altta yatan bir neden saptanmıyor. Hemotolog Prof. Dr. Siret Ratip’in verdiği bilgilere göre, lenfoma hastalarının küçük bir bölümünde altta yatan nedenler arasında daha önce maruz kalınan radyoterapi, kimyasal madde örneğin benzen içerikli maddeler, viral enfeksiyonlar gibi nedenler olabiliyor. Büyük bir bölümünde lenf bezinin içindeki aktiviteden sorumlu olan genlerde tesadüfen bir kırılma olduğu saptanıyor. Oradaki hücreler bağımsızlığını ilan ediyor, çoğalıyor, diğer lenf bezlerine yayılıyor.

HASTALIĞIN ÇOK ÇEŞİDİ VAR

Lenfomalar, Hodgkin ve Non-Hodgkin Lenfoma olarak iki türde olmalarına karşın özellikle Non-Hodgkin Lenfomalar’ın onlarca çeşidi bulunuyor. Non-Hodgkin Lenfomalar ayrıca yayılma olarak çeşitlerine göre üç ayrı şekilde hareket edebiliyor. Bunlardan bir çeşidinde, hastalık çok hızlı büyüyor ve hızlı bir şekilde ilerliyor. Hasta acilen hastaneye yatmak zorunda kalabiliyor. Diğer bir çeşidi aylar haftalar içinde orta hızla ilerliyor. Bir başka türü ise daha yavaş ilerliyor ve hatta hayat boyu tedaviye bile gerek duyulmuyor. Başlıca üç grubun içinde de onlarca çeşit lenfoma tespit ediliyor. Bu nedenle incelemelerin çok ayrıntılı bir şekilde yapılması gerekiyor.

KEMOTERAPİ VE KÖK HÜCRE NAKLİ İLE TEDAVİ MÜMKÜN

Lenfomanın tedavisinde kemoterapi ve kök hücre nakli gibi yöntemler kullanılıyor. Tedavi yöntemleri çeşitlerine göre farklılık göstermekle birlikte lenfoma tedavisi mümkün olan bir hastalık. Ancak her hastalıkta olduğu gibi erken teşhis lenfoma tedavisinde de büyük önem taşıyor. Hodgkin lenfomaların 1. ve 2. evresinde 5 yıllık sağlıklı yaşam süresi yüzde 80, 3. ve 4. evrede ise yüzde 60 civarında. Non-hodgkin lenfomalarda ise kurtuluş oranları hastalığın çeşidine göre değişiyor ve yüzde 60’a yakını tamamen kurtulabiliyor. Tedaviye yanıtsız hastaların ise yüzde 30’a yakını yüksek doz kemoterapi ve hastanın kendisinden toplanan kök hücre nakliyle kurtulabiliyor. Ayrıca son 10 yılda geliştirilen birçok yeni ilaç sayesinde tedavinin başarısında gelecek vadeden sonuçlar bekleniyor.