Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda yüksek tuz içerikli işlenmiş gıdaların tüketimindeki artış ile beraber tuz tüketiminin de arttığını söyledi.

İnsan vücudunun sıvı, asit-baz dengesinin sağlanması, sinir ve kas sistemlerinin çalışması gibi kimi işlevlerini yerine getirebilmesi için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tüketilmesi gereken tuz miktarının ortalama 5 gram yani bir çay kaşığı olduğuna dikkati çeken Aslan, dünyada ve Türkiye'de günlük tuz tüketiminin önerilen değerlerin üzerinde olduğunu kaydetti.

Aslan, pek çok ülkede ortalama tuz tüketim miktarının günde yaklaşık 9-12 gram tespit edildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

''Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından çalışmada Türkiye'de ortalama tuz tüketiminin günde 14,8 gram olduğu belirtilmektedir. Çalışmaya göre, günlük tuz tüketimi kadınlarda 14,1 gram, erkeklerde ise 15,7 gramı buluyor. Tuzun çoğunlukla yemeklerden; özellikle ekmek benzeri ürünlerle birlikte ve sofrada yiyeceklere ekerek alındığını saptanıyor. Günlük tuz alımının ortalama 7,22 gramı yemeklerden, 1,27 gramı işlenmiş besinlerden, 0,25 gramı doğal besinlerden, 5,7 gramı eklenen (ekilen) tuzdan, 3,81 gramı ekmekle alınan tuzdan, 1,57 sofra tuzundan elde ediliyor. Zeytin, turşu, peynir gibi salamura besinler de sodyum alımına önemli ölçüde katkıda bulunuyor.''

ÇOCUKLARDA TUZ TÜKETİMİ ARTIYOR

Çocuklarda tuz tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Aslan, ''Son yıllarda çocukların da tuz tüketiminde artış olduğuna dair bilgiler mevcuttur. Özellikle ayak üstü beslenme, abur cubur tarzı gıda tüketiminin yaygınlaşması çocuklar açısından bu riski gündeme taşımaktadır'' şeklinde konuştu.

Aslan, 9 aydan daha küçük çocukların gıdalarına hiç tuz eklenmemesi gerektiğinin altını çizerek, tuz alımının 18 ay-3 yaş arası çocuklarda günde 2 gramı, 7-10 yaş çocuklarda ise günde 5 gramı (bir çay kaşığı) geçmemesinin önerildiğini söyledi.

Tuz tüketimine ilişkin bilincin çocukluk çağından itibaren verilmesi gerektiğine işaret eden Aslan, damak tadı açısından tuzsuz yeme alışkanlığının çocukluk dönemlerinden itibaren kazandırılabileceğini kaydetti.

Aslan, aile bireylerine de fazla tuz tüketiminin olası risklerine ilişkin gerekli bilgilerin verilmesi gerektiğini ifade ederek, bu sayede çocukluk çağından itibaren farkındalık ve bilinç düzeyinin artırılabileceğini belirtti.

AŞIRI TUZ TÜKETİMİNİN ZARARLARI

Aşırı tuz tüketiminin sağlık açısından bir çok riski bulunduğunu anlatan Aslan, ''Fazla tüketim, içeriğindeki sodyumun vücüt sıvı-elektrolit dengesi ile ilişkisinden dolayı hipertansiyona neden oluyor, hipertansiyon ise kalp hastalığı ve inme ve son dönem böbrek hastalığı için önemli bir risk oluşturuyor'' ifadesini kullandı.

Aslan, bunun ayrıca mide kanseri gibi hastalıklara neden olabildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

''Fazla tuz tüketiminin idrarla kalsiyum atımını yükseltiyor, kemiklerden kalsiyum kaybının artışı da kemik erimesi (osteoporoz) ve kemiklerin kırılma riskini arttırır. Erişkinler için günde DSÖ tarafından önerilen 5 gram tuz tüketimi miktarının üzerine çıkılmadığında kalp damar hastalıkları, inme ve kalp krizi geçirme riskinin azaldığı ifade edilmektedir. Bu şekilde dünya genelinde her yıl 2,5 milyon ölümün önüne geçilebilir''

''YEMEĞİN TADINA BAKMADAN TUZ SERPMEYİN''

Olası risklerinden korunmak için tuz tüketiminin azaltılması gerektiğini vurgulayan Aslan, salça, konserve, turşu gibi tuzu fazla gıdaların olabildiğince az tüketilmesi, yemeklerde tuzsuz ekmeğin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.

Dilek Aslan, sofrada tuzluk bulundurmak geleneğinden de vazgeçilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, ''Yemeğin tadına bakmadan tuz serpme alışkanlığından da vazgeçilmesi önerilmektedir'' dedi.